Cumhur Bumudur: Gezi Parkı Eyleminden İzlenimler

Gezi Parkı Eyleminden  İzlenimler

Herkes zaten biliyor ya ben de tekrar edeyim;  eylemlerde  gördüğüm insanlar ne çapulcu ne de marjinal. Gençliğimde eylemlere katılmışlığım var.  Çapulcuyu da marjinali de tanıyacak tecrübeye sahibim. Bu insanlar günlerdir yedikleri  gaz ve yüksek tazyikli ?ilaçlı? su yüzünden harap ve bitap düşmüş olsalar da birilerinin gazına gelmiş değiller. Gaza gelenler bu kadar gaz yemeye dayanamazdı zaten!

Eylemdekiler her kesimden halk. Lüks arabasını yakınlarda bir otoparka bırakıp katılan da var, yaşadığı uzak mahallelerden toplu taşımayla ulaşanlar da. Bir zamanlar denize düşen yılana sarılır deyip  ?ordu göreve? yürüyüşlerine de katılanlar var aralarında, ordu bu işe karışmasın, ben bu zulmü çekip ülkeyi demokratikleştirmek için eylem yapmaya hazırım diyenler de.

Heyecanlı olmaya heyecanlılar, ama birisi kendini tutamayıp şiddetten yana bir serzenişte bulunmaya görsün, hep beraber susturuyorlar. Toplumun huzurunu kaçırmak en son istedikleri şey, aksine toplumun huzuru bozulduğu için sokaktalar.

Sokaklarda olduğum süre boyunca, Gezi Parkı girişindeki parti bayrakları dışında bir parti bayrağı taşıdıklarını görmedim. Daha çok pet şişelere doldurulmuş ?talcid? karışımları, ?viks? kutuları, maskeler, gözlükler  gibi ?savunma? gereçleri var ellerinde.

Sokaklarda, toplumu yönetenlerden  sağduyulu ve  uzlaşmacı açıklamalar, uygulamalar bekleyen onuru kırılmış insanlar var. Bunca yıldır kandırıldıklarını düşünüyorlar. Kimsenin tavuğuna kışt demediğini idda eden  ülke yöneticilerinin bırakın tavuğu, kendilerini bile bir kaşık suda boğacak nefret dolu açıklamalarıyla şoke oluyorlar. Yönetenlerin ?ekonomik kalkınmayı tamamladık şimdi sıra manevi kalkınmada? yollu açıklamaları tüylerini diken diken ediyor. Yönetenlerin birbiriyle çelişkili, sanki toplumu uyutma, kandırma  amacıyla yapılmış  gibi görünen açıklamaları devletin kurumlarına ve düzenine olan güveni sarstı, sarsmaya da devam ediyor.

Bütün bu keşmekeşte  insanlar maruz kaldıkları yalan ve iftiradan korkuyorlar. Yönetenlerin toplumu kutuplaştırma amaçlı açıklamaları sokakları sakinleştirmiyor, kızdırıyor. Yönetenler sadece kendi seçmenlerini değil tüm ülkeyi yönetmeye başlasınlar, kendilerine oy vermeyen çoğunluğun da sesini duysun istiyorlar.

Kafasını kuma gömmekte ısrar eden  ?yandaş? ve ?yandaş olmaya mecbur bırakılmış? medyanın yazıp gösterdikleriyle, sokaklarda yaşananlar arasında çok büyük bir tezat var. Aynı zamanda sokaktakilerin barışçıl amaçlarıyla,  bu amaçları sanki tanklı tüfekli bir orduyla savaşırmış gibi bir kuvvetle, ve gözü dönmüş, insancıllıktan uzak bir şiddetle bastırmaya çalışan güvenlik kuvvetleri arasında da aynı tezatı gözlemek mümkün.  Dahası, yönetenlerin uzlaşmaz ve kavgacı açıklamalarıyla, alanları dolduran insanların mütevazi beklentileri de tezat.

Ne yazık ki tüm bunlar,  insanin aklına,  1930?lar Almanyası?nı yönetenlerin toplumun gözünü kör eden propaganda manevralarını,  sansürle kontrol altına alınmış gazetelerini, kahverengi gömleklilerin kanunsuz şiddet eylemlerini, bir toplumun adım adım karanlığa  savrulduğu günleri getiriyor. Teşbihte hata olmaz derler ama ben bu teşbihte hata olmasını tüm kalbimle diliyorum. Allah sonumuzu hayır etsin.

ilgili bir haber…

 


Discover more from Erkan's Field Diary

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.