Cengiz Aktar: Kürtçenin eğitim sistemine katılması

Kürtçenin eğitim sistemine katılması


Başbakan 12 Haziran Meclis AK Parti grubu toplantısında ?öğrencilerimiz, Farklı Dil ve Lehçelerin Öğrenilmesi Hakkında Kanun kapsamında, yaşayan diller ve lehçeler adı altında, yerel dil ve lehçeleri öğrenme imkânına kavuşuyorlar. Örneğin, yeterli sayıda öğrenci bir araya geldiğinde, Kürtçe bir seçmeli ders olarak alınabilecek, öğretilecek ve öğrenilecek? dedi. Teklifin, son derece temkinli olsa da anadilde öğretim tartışmasını başlattığı açık. Sözünü ettiği yasa ilk adıyla Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi Kanunu ve darbe döneminin son yasalarından biri. 2002 ve 2003?te AB uyumu amacıyla adı ve iki maddesi değişti, yabancı dil yanında memleketteki farklı dil ve lehçelerin okutulması yasaya girdi.

 

Yasa bu haliyle Kürtçe veya başka bir dilin Millî Eğitim sistemi içinde seçmeli ders olarak dahi öğretilmesini kısıtlıyor. 2a fıkrası bunun adresini hepimizin bildiği özel kurslar olarak veriyor.  Hâlbuki dil öğretiminin kamusallığı hayatî bir nokta. Başörtüsünün kamusal alanda varlığı ne ifade ediyorsa Kürtçe ve diğer dillerin de sade ?özel? değil kamusal alanda varolmaları da öyle.   

 

Aynı fıkra ?eğitim ve öğretim kurumlarında, Türk vatandaşlarına Türkçeden başka hiçbir dil, ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez? maddesiyle Anayasa 42. maddeyi tekrarlıyor. Sözün özü Kürtçenin ve diğer dillerin Millî Eğitimin kapsamına girmesi için dünya kadar hukukî düzenleme lâzım.  

 

 İşin hukukî boyutu dışında bu dillerin Millî Eğitim sistemine nasıl dâhil olacağının o kadar çok tartışılacak yanı var ki. Konu üzerine düşünen ve çözüm üretenlerin vurguladıkları temel noktalardan biri anadil öğretimiyle anadili temelli öğretim arasındaki fark. Anadil öğretimi derslerden sadece bir tanesi demek. Anadili temelli öğretim farklı. Yaklaşım anadilini öğretmekle sınırlı olunca ?yabancı dil? öğrenilen ?özel kurs? veya ?seçmeli ders?in de çare gibi durması normal. AK Partiye oy veren Kürtler de dâhil Kürt ebeveyn, Kürtçe öğretim talep ediyor. Keza mesele Türkçe tedrisatın Kürtçeye tercümesi de değil.

 

 Üzerinde düşünülen modellerde amaç ?Türk Millî Eğitimi?ni ?Kürt Millî Eğitimi? ile ikame edip paralel bir tedrisat yaratmak da değil, anadille başlayarak çocuğun öğrenme kapasitesini layıkıyla değerlendiren çokdilli bir tedrisat yaratmak. Çocuk, mâlum, 3-5 yaş arası 3-4 dili aynı anda öğrenebiliyor.

 

Türkiye gibi fevkalâde tekdilli bir ülkede Kürtçenin yepyeni bir anlayışla eğitimde kullanılmasının genç dimağlara ?Atatürkçü millî terbiye? aşılamaktan ibaret olan çağdışı öğretimimize, diğerini anlamaya, hatta Türkçeyi öğrenmeye olacak katkısı küçümsenmemeli.Goethe ?başka dil bilmeyenin kendi dilinden haberi olmaz? demiş ya? Kürt, Rum veya Ermeni çocukları nasıl çokdilli olabiliyorsa diğerleri de bunu bal gibi başarabilir. ?Birbirinin dilinden anlamak? dediğimiz şeyin bundan daha somut bir uygulaması herhalde olamaz.  

 

 Dilbilimciler birden fazla dilli insanların tekdil konuşanlara kıyasla daha yüksek entelektüel düzeye sahip olduklarını söylüyor. Farklı sözcükleri akılda tutmak ve ayrıştırarak telaffuz etmek için beyin daha fazla kullanılıyor. Çokdillilerde daha geniş bir algılama ve öğrenme kapasitesi olduğu ve bu sayede onların yeniliğe, değişime daha açık ve uyumlu oldukları söyleniyor. Tekdillilerde ise diğerlerini anlama kapasitesi daha sınırlı olduğundan olumsuz hatta saldırgan tepki gösterme yatkınlığı daha fazlaymış. Vazgeçtim işin faydasından, dil herşeyden önce beşeriyetin ortak zenginliği.

 

 Hatırı sayılır bir birikim

 

 Özellikle Kürtçe tedrisat konusunda epeyidir çalışılıyor. Not edebildiklerim: 1992?den beri İstanbul?daki Enstîtuya Kurdî?nin çalışmaları ve hazırladığı ?Dil hakları ve dil politikaları?; Eğitim-Sen?in  ?Anadilde Eğitim Sempozyumu? bildiriler kitabı; Tarih Vakfı?nın   ?Ortaöğretimde Kürt Dili ve Edebiyatı Ders Kitabı? ile ?Alan Araştırma Raporu?; Eğitim Reformu Girişimi?nin hazırladığı ?Türkiye?de Çiftdillilik ve Eğitim? raporu; Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü-DİSA?nın çalışmaları.

 

15 Haziran tarihli Agos?ta DİSA?dan Şerif Derince şöyle yazıyor: ?Öğretmenler, uzmanlar ile yapılan çalıştaylar ile aileler ve öğrencilerin talepleri göz önünde bulundurularak Türkiye?de farklı ihtiyaç ve özelliklere sahip Kürt öğrencilerin eğitimlerinde kullanılabilecek anadili temelli çokdilli eğitim modelleri sunan bir rapor hazırladık. (?) Okulöncesi eğitimi ile birlikte dokuz yıllık bir eğitim sonucu öğrencilerin Kürtçenin Zazaca ve Kurmancî lehçeleri ile Türkçe ve bir dil daha (İngilizce, Ermenice, Arapça, Fransızca gibi) öğrenebileceklerini savunuyoruz.?

 

Kürtçe anadil temelli eğitim veren Türkiyeli kurum burada yok. Buna mukabil Antep merkezli Dünya TV gayet kapsamlı Kürtçe eğitimi veriyor. Okul eğitimi ise yurtdışında hem de yanıbaşımızda mevcut. Hizmet?in Irak Kürdistanındaki okullarında ana müfredat ve tarih, coğrafya, edebiyat Kürtçe, fen dersleri İngilizce. Türkçe de öğretiliyor. Bu altyapılara Hollanda, Irak ve İsveç?te onyıllardır verilen Kürtçe tedrisatı eklediğimizde ortaya yabana atılmayacak bir birikim çıkıyor. Namevcut olan Millî Eğitim uzmanları ki onlar olmaksızın Kürtçenin eğitim sistemine katılması mümkün değil.

Bu yazı ilk defa Taraf’ta yayınlandı, yazarın izniyle burada da yayınlanıyor… 


Discover more from Erkan's Field Diary

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.