Beyoğlu Sokak Savaşları: Masalı, Sandalyeli
Yaklaşık on gün önce belediyenin başlattığı bir uygulamayla, araç trafiğine kapalı alanlarda dahil olmak üzere bütün sokaklardaki masa sandalyeler toplatılmaya başlandı. Bazı sokaklarda hiçbir bildirimde bulunulmadan masa, sandalyelerin toplatılması hem esnafı hem de sıcak ve bunaltıcı havalarda sokakta oturmayı tercih eden müşterileri oldukça rahatsız etti ve bununla beraber bazı tartışmalar başladı.
Öncelikle Beyoğlu?ndaki işgaliye uygulamasının dününü ve bugününü ele almak gerekiyor. İşletmelerin kapı önlerindeki kullanılabilir alanlara masa, sandalye koyarak bu alanları ticari olarak kullanması ve bunun için belediyeye masa başına belirli bir ücret ödemesine işgaliye deniyor. Masa başına bir ücret ödense de bunun bir sınırı var ve vatandaşın sokağı kullanma hakkının hiçbir şekilde gasp edilmemesi gerekiyor. Sorunda tam bu noktada başlıyor. Bazı sokaklarda karşılaştığımız manzara ise insanların yürümesine yetecek kadar bile yer bırakılmıyor, biraz daha fazla para kazanmak için her yere masa, sandalye atılıyordu. Daha fazla kazanma hırsıyla bazı sokaklar esnaf tarafından tam anlamıyla işgal ediliyordu, mafyavari davranışlar sergilenip, hem belediye hem de esnaf tarafından sokaklar rant kapısı haline getirilmişti.
Bu işgaliye uygulamasına bir düzenleme getirilmesi herkesin ortak kanısıydı. Daha fazla masa, sandalye atan esnaf, buna göz yumarak daha fazla işgaliye parası alanda belediyeydi.
Ama her ne olduysa ki bununla ilgili pek çok rivayet var Beyoğlu Belediyesi bir anda işgaliye uygulamasına son verdi. Sokaklara saldığı onlarca zabıta ve polis resmen terör estirdi. Masa, sandalyeler bir daha kullanılamayacak hale gelecek vaziyette kamyonlara yüklendi, itiraz eden esnafa, müşteriye itekleyerek diklendiler.
Yukarıda da belirttiğim gibi bir düzenleme yapılması gerekiyordu. Bu işgaliye meselesi pek çok kişiyi rahatsız ediyor, belediye konu ile ilgili şikayetler alıyordu. Ama belediyenin bunu bir fırsata çevirerek masa, sandalyeleri tamamen yasaklaması, insanların yaşam tarzına müdahale etmesi, meseleye politik-rövanşist yaklaşması, Ramazan öncesine denk getirmesi oldukça tepki topladı. Belediyelerin görevi uygulamaları düzenlemek, denetlemek hem esnafın hem vatandaşın rahatını sağlamaktır. Bunların üzerine birde Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş?ın ?kurunun yanında yaşta yandı? diye açıklaması, Beyoğlu Belediyesi?nin oldukça sert ve esnafı karşısına alan açıklamaları her iki belediyenin de sorunun çözülmesi konusunda hiçte iyi niyetli olmadıklarını gösteriyor.
Masa, sandalyelerin toplatılmaya başlama tarihinin, bir gün önce yani Beraat Kandili akşamı Galata Mevlevihanesi?ne gelen Başbakan Erdoğan?ın aracının çıkışta Asmalı Mescit?in alt tarafında trafikte sıkışması ile aynı tarihe denk gelmesi de belediyeye bu emri Başbakan?ın verdiği iddialarını ortaya çıkardı.
(Bu mesele il ilgili sokaklarda karşılaştığım bazı manzaralar)
* İstiklal?in ara sokaklarından birinde sokağa pat diye dalıveren zabıtalar hiçbir şey söylemeden masaları toplamaya başladılar ve sonrasında biraz kargaşa çıktı. Ne yapıyorsunuz bir dakika diye itiraz edenlerle sanırsam komiser olan bir görevli arasındaki konuşmalar;
– Sen kimsin?
– İşletmeci
– Alın bunu!
– Hooop noluoo? (garson)
– Bunu da alın!
– Beyler ne yapıyorsunuz, ne hakla?
– Sen kimsin?
– Müşteri
– Alın, alın bunu da alın karakola!
– Sende o rakını eline al (müşteriye), siz de toplayın bu masayı(zabıtaya)
– ?
* Uygulamaların başlamasından iki, üç gün sonra Mis Sokak?ta bulunan Sokak kahvesi ve Kırmızı adlı mekanlar kapısının önüne birer, ikişer masa atmışlardı. Sokağa kontrole gelen sivil zabıta ve polis ekipleri direk bu mekanlara yöneldiler. Ama bir anda mekandaki müşteriler alkışlarla ve ıslıklarla görevlileri protesto etmeye başladılar, yan dükkanlardan da alkış sesleri kopunca görevliler oldukça sinirlendi ve kafa sallayarak neyse görüşeceğiz diye gittiler.
Ve dedikleri gibi iki gün sonra daha kalabalık bir ekip ve kamyonla geldiler. Müşterileri yiterek altlarındaki tabureleri almaya kalktılar ama sert kayalara çarpmışlardı. Müşteriler karşı koyup kendi tabureleri olduğunu ve vermeyecekleri söylediler, sonrasında polis karşı koyanlara gözaltı yapmaya çalıştı ama onu da yapamadılar. Yaklaşık 2 dakikalık bir sürede bütün Mis Sokak dolmuştu ve inanılmaz bir tepki başlamıştı. Kalabalık alkış ve ıslık seslerinin arasında görevlileri sokağın çıkışına kadar uğurlayarak elleri boş yolladılar.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.