Avrupa Roman Hakları Merkezi (ERRC) desteğiyle hazırladığımız,”Suriyeli Dom Mültecilerin Türkiye’de ki Durumu: Çaresiz Kamak” Dom Mültecilerinin Türkiye’de ki mülteci yaşamlarını ve karşılaştıkları sorunları ele alan yeni rapora dair haber ve görseller ektedir. Okumanız umuduyla…
Raporun İngilizce tam metnine ulaşmak için tıklayın…
Suriyeli Mültecilerin Ötekileri: Domlar
Domlar, Ortadoğu ülkelerinin nerdeyse hepsinde yaşayan, tahmini sayıları 5
milyon civarında etnik topluluklarından biridir. Hint-Avrupa dil ailesinden Domari
olarak adlandırılan dili konuşan bu topluluk, Yüz yıllarca, demircilik, kalaycılık,
dericilik, sepetçilik, dişçilik, sünnetçilik, müzisyenlik, falcılık, gibi zanaatları icra
eden Domlar, bu gün artık bu zanaatların geçerliliğini yitirmesiyle mesleksiz
kalmışlardır. Bu meslekleri icra etmek için göçebe olarak yaşayan bu topluluklar,
Ortadoğu’nun tüm kentlerinde, derme çatma evlerde, kışı geçirmek için, 3-4 aylığına
yerleşik hayata geçer, yılın diğer aylarında göçebe olarak mesleklerini yapmak için
konup göçerlerdi. Yüzyıllardır birlikte yaşadıkları halkların, iş aletleri, mutfak
eşyaları, gibi ihtiyaçlarını karşılamak için çalışan bu halk, nüfusun artması, sanayiinin
ve seri üretimin gelişimiyle, atalarının zanaatlarını yapamaz duruma düştüler.
Özellikle Ortadoğu’da ki çalkantılı siyasal ve toplumsal yaşam, iç-savaş ve çatışmalı
ortam bu insanların yaşamlarını gün geçtikçe zorlaştırmaya başladı.
Suriye’de, 5 yılına giren iç-savaş, bu ülkede yaşayan tüm etnik gruplar ve dinsel
azınlıklara “zor günler” yaşatıyor. Suriye için de rejimin ve cihatçı grupların
ölümcül şiddetine maruz kalanlar, canlarını kurtarmak umuduyla diğer ülkelere
sığınmak zorunda kalıyor. Özellikle bu ülkede yaşayan Dom grupları
çatışmalarda taraf olmamalarına rağmen çatışan taraflarca şiddet ve dışlanmaya
Avrupa Roman Hakları Merkezi (ERRC) desteğiyle hazırlanan yeni bir
rapor Dom Mültecilerinin Türkiye’de ki mülteci yaşamlarını ve karşılaştıkları
sorunları gözler önüne seriyor.
Suriye’den Türkiye’ye sığınan Dom mülteciler konusundaki geniş
kapsamlı araştırma projesinin bir parçası olarak yayınlanan bu rapor,
araştırmacı Yeşim Yaprak Yıldız tarafından yazılmış. Uzun yıllardır Ortadoğu’da
Dom gruplarla ilgili çalışmalar yapan Kemal Vural Tarlan, proje danışmanlığını
Suriyeli Dom Mültecilerin Türkiye’de ki Durumu: Çaresiz Kalmak, adıyla
yayınlanan raporda; Suriye’de yaşayan Domların tarihsel arka planına da ışık
tutuyor, savaştan önce yaşadıkları şehirler, yaptıkları işler, geçim kaynakları,
toplumsal hayatlarını bölümler halinde veriyor.
Raporun saha çalışması: Adana, Ankara, Antakya, Batman, Diyarbakır,
Gaziantep (İslahiye ve Nizip ilçeleri), Kilis, Osmaniye, Kahramanmaraş, Mardin
(Kızıltepe ilçesi), Mersin ve Şanlıurfa (Akçakale, Birecik ve Viranşehir
ilçelerinde) 12 ilde, Eylül 2014 ile Ocak 2015 arasında yapılmış. Araştırmacıların,
Domlarla, bire bir yaptıkları görüşmelerde, savaşın başlamasıyla birlikte,
Domların nasıl “iki ateş arasında kaldıklarını”, bir yandan radikal cihatçı
grupların bu topluluğa “yeterince Müslüman olmadıkları” gerekçesiyle evlerine
ve mallarına el koyup, tehdit ve şiddet maruz bırakıldıklarını, diğer yandan Baas
rejiminin, yıllardır yok sayıp, dışladığı ve büyük bölümüne kimlik dahi vermediği
bu topluluğu, çetin iç savaş koşullarında, kıt kaynaklara ortak etmemek, göçe
zorladığı, örneğin Halep’de Haydariye semti gibi tarihsel olarak Domların,
yüzlerce yıldır, yaşadığı yerleri tamamen boşalttığını öğreniyoruz. Bu grupların
geleceğin belirsizliğinden sakınmak ve korunmak amacıyla çatışmalardan uzak
durmak, tarafsız kalmak istemlerine rağmen artan çatışma ve kaosun
büyümesiyle, çatışan grupların ortak hedefi haline geldiklerin, evlerini, yurtlarını
terk etmek zorunda kaldıklarını, bozulan yaşam şartlarıyla açlık, barınma, can
güvenlikleri ortadan kalkmış, tek çare yolara düşmüşler. Diğer yüz binler gibi
sınırları geçip, derme çatma çadırları ve bir kaç kap kacak yaşamlarını
sürdürmeye başlamışlar.
Rapora göre, Türkiye’de yaşayan Domlar Suriyeli mültecilerin yaşadıkları
sıkıntılara ek olarak, etnik kimlikleri ve yaşam tarzları nedeniyle gerek yetkililer,
gerek yerel halk ve diğer Suriyeli mülteciler tarafından ayrımcılığa uğruyor.
Suriye’den ülkemize sığınan Domlar, çoğunlukla kentlerin yoksul semtlerinde
derme çatma evlerde, barakalarda yaşamaya çalışıyor. Büyük bir çoğunluğu
Mardin’den Antakya’ya sınır boyunca kentlerin, kasabaların ve köylerin
çevresinde derme çatma çadırlarda yaşamaya çalışıyor. Bir şekilde kamplara
girebilmeyi başaranlar, kendilerini bildikleri dillere göre Kürt, Türkmen, Arap
olarak gizlemeye çalışsalar da, kampın Arap, Kürt ve Türkmen sakinleri
tarafından dışlanıyor ya da hırsızlıkla ve ahlaksızlıkla suçlanıyorlar. Diğer
yandan kamp yönetimlerinin de önyargılı tutumlarına maruz kalıyorlar ve
kamplarda barınamaz hale geliyorlar. Pek çoğu da, tel örgüler içine
hapsolmamak, aşağılanmalara uğramamak, dışlanmamak için kamplardan uzak
duruyor ve yeniden göçebe hayata dönüyor. Mevsimlik işçi olarak Akdeniz ve
Orta Anadolu bölgelerine ucuz işgücü olarak gidiyor.
Rapor, “istenmeyen misafirler” olarak tanımladığı Dom mültecilerin yaşadıkları
zorlukları, sınırdan geçiş, kayıt, kamp yaşamları, konaklama, beslenme, sağlık,
eğitim, işsizlik, kadın ve çocukların özel ihtiyaçları açısından ele almış. Bu
sorunların aşılası için Türkiye ve Uluslararası kamuoyuna tasfiyelerde bulunmuş.
Raporda ayrıca Türkiye’de ki medyanın, Dom mültecilerin ağırlıklı olarak
‘Suriyeli dilenciler’ ya da ‘Suriyeli Çingeneler’ konulu negatif haberlerle gündeme
getirmesi zorlu hayat koşullarını Dom mültecilerin kendi tercihleri ve hayat tarzı
gibi sunmasına da eleştiri getirerek, bu üslupla yazılan haberler Dom
mültecilerinin maruz kaldıkları ayrımcılıkların daha da körüklenmesine neden
oluyor, tespitini yapmış.
Rapor görsel olarak, aynı zamanda belgesel fotoğrafçı olan Kemal Vural Tarlan’ın
fotoğraflarıyla zenginleştirilmiş.
Raporun İngilizce tam metnine ulaşmak için tıklayın…
Kemal Vural Tarlan -ERRC Proje Danışmanı
KEMAL VURAL TARLAN Social Documentary Photographer
Middle East Gypsies
Ekphrasis Blog
Syria in Transit
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.