Ayşe Özer: “Özgecan’ın katili kim?

Özgecan’ın katili kim?

Onu ilk kez bir yolculukta otobüsün mola verdiği konaklama tesisinde tuvaletteki otomatta görmüştüm. Otomatta böyle bir malzemenin bulunması hayli üst düzey bir konaklama tesisinde olduğumuzun sinyalini veriyordu. Hijyenik pedlerin yanı başında -ki bunlara bağzı erkek arkadaşlar kadın bağı diyesiydi- kadınlara ayakta işeme olanağı veren kartondan külah biçiminde bir aparattı. Umumi tuvaletten tiksinen, kendi hijyeni için sifonu çekmeden çıkan kadın arkadaşlar için uygundu esasen. Hatta belki ileride bir girişimci kadın tuvaletleri için pembe pisuarlar da tasarlardı. Aşk isimli kitabın kadınlar için pembe kapaklısı çıkmıştı. Neden olmasındı? Pembe bir ciciş rengiydi, ağaçlar ayakta ölür, cicişler ayakta işerlerdi belki de.

Bir anatomi dersi artığıydı kafamdaki, “Y kromozomu daha dayanıksız olduğundan erkek çocuk sahibi olabilmek için tam bir birleşme gerekir”. Ancak tam bir birleşmede Y kromozomu kendini güvende hissedip anne rahmine doğru ilerleyebiliyordu. O tek bilinenli denklem de isterdi ki, tam bir birleşme yaşansın. Erkek gibi olsun kadınlar. Bir “Kadın ve Adalet” toplantısında Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan bir kadının kadın cinayetleri hakkındaki sorusu daha sorulmadan “arkadaşı dışarı alın” diyebilirdi erkek gibi kadınlar. Biat etmeyen hemcinsine meczup muamelesi yapmak kadınlığın fıtratında vardı. Tam bir birleşme yaşanınca kendini çok güvende hissederdi Y kromozomu. “Başörtümü çıkararak bir daha kirlenmek istemiyorum” diyebilen kadınlar kıydılar 20 yaşında Narlıkuyu’nun denizinde bir çakıl taşı güzelliğindeki Özgecan’a. Tam bir birleşme yaşandı yine. En az 3 çocuk, en az 400 milletvekili diyerek harladılar Özgecan’ı yakan ateşi. Ne ekersen o biçilirdi bu topraklarda, bir yanık ekinin tınazıydı Özgecan’ı kavuran. Namuslu bir sosyolog bekledik umutla, muktedirlerin beyanatlarıyla dal gibi genç kızların ölümlerinin illiyet bağını kuracak. Kamuoyu araştırmaları yarın seçim olsa %50’nin yerinden hiç kımıldamayacağından başka bir şey söylemedi.

Ayakta işemek, inanıldığı iddia edilen dinen caiz değildi oysa ki. Bir Ramazan programında, en küçük ölçekte söylediklerini hayata geçiremeyen bir hocaya bin kere soruldu, cevabı sakız ve oruç ikilisinden sonra en popüler cevap oldu. Kendi hijyeninden başkasını düşünmediğinden sifona dokunmak istemezdi kimi titiz kadınlar. Onlardan sonrası tufan. Havada pis bir gaz kokusu. Eyyy hanım kardeşlerim, ne kadar da bayansınız. Ya siz sevgili bayan, soğuk ve şehirlerarası otobüslerde mi vazgeçtiniz kadın olmaktan? Hanımlar, beyler, Özgecan’a nasıl kıydınız?


Discover more from Erkan's Field Diary

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.