Yıllarca çalıştık, didindik, vergi verdik de, ne oldu bu vergilere? Nereye harcandı? Bizim mahallenin kaldırımları neden hala güdük? Belediyeye başvuru bile yaptık. Muhtarla konuştuk, mahallede imza topladık, ne oldu bu başvuruya? Alt komşumun görme engelli babası bu sokaklarda nasıl yolunu bulacak? Niye her yağmur yağdığında bizim kanalizasyon taşıyor? Yirmi birinci yüzyılda hala derdimiz kanalizasyon mu yani? Kimse niye sormuyor bunun hesabını? N’oldu bu fezlekeler? Soruşturma? Bir de yayın yasağı getirmişler. Bu ne biçim yönetişim arkadaş? Zaten olan bitenden hiç haberimiz yok, bir de yasak?! Ne kadar kolay oldu bir şeyleri yasaklamak! Her şey daha açık olsa fena mı olur? Sizin de kafanızı kurcalamıyor mu? Bu sonu gelmeyen sorular sizin de zihninizi kemirmiyor mu? Ne yapmalı, kime gitmeli, kimden sormalı diye düşünmüyor musunuz? Bu kadar zor mu hesap vermek, kamuyu bilgilendirmek, şeffaf olmak? Bi’ şey yapsak da devleti ve kamu yönetimini şeffaf olmaya zorlasak nasıl olur? Ama bi’ dakika, şeffaflık nedir, nasıl olunur, bu düşündüklerimi yapmış olan var mıdır, önce biz bir irdeleyelim. Zira, şeffaflık tarifi basit fakat tanımı karmaşık bir kavram.
“Şeffaf” sözcüğünün anlamıyla başlayalım: Gerçek anlamının Türkçe karşılığı “saydam/saydamlık” olan Arapça kökenli sözcük “şeffaf”ın Türkçe yazılı kaynaklardaki ilk kullanımının, Sevan Nişanyan’ın yazdığı Çağdaş Türkçenin Etimolojisi sözlüğünde, Sultan III. Murat döneminde kaleme alınmış “Kitâbü’l-Menâmât (1590)” olarak kaydedildiğini görüyoruz. İngilizce karşılığı olan “transparency” sözcüğünü Wikipedia’da arayıp anlam ayrımı sayfasına bir girmek gerekir. Matematikten, bilgisayar bilimlerine, sosyal bilimlerden pazarlamaya kadar birçok yan ve terim anlama genişlediğini görüp bir şaşırmak gerekir.
Bu yazının ve bahsi geçecek projelerin dayandığı şeffaflık kavramı ise yönetim/yönetişim (governance) ile doğrudan bağlantılı bir tanıma, hatta tanımdan öte yönetsel bir davranışa, siyasal bir anlayışa dayanıyor. İlk kavramsallaştırmalarına ve günümüzdeki anlamını yükleyen ilk kişiye baktığımızda 18. ve 19. yüzyıllarda yaşamış Birtanyalı filozof Jeremy Bentham’a ulaşıyoruz. Faydacılık akımının (utilitarianism) kurucusu olarak da bilinen Bentham şeffaflığı, gizliliğin yaratacağı kaygının ortadan kaldırılması, toplumsal rızanın sağlanabilmesi ve toplumun daha iyi bir yaşam sürebilmesi için bir önşart olarak görüyor. 19. yüzyıldan bugüne halkın ve sivil inisiyatiflerin yükselen talebi haline gelen şeffaflık, bugün modern demokrasilerin “demokratiklik ölçütleri”nden biridir.
Politik anlamda şeffaflık, genel hatlarıyla, kamu yönetimi gücünü elinde bulunduran kişi veya kurumların bilgi paylaşımına açık, erişilebilir ve hesap verebilir olmasını idealize eder. Kimi akademik makalelerde, “bilgi şeffaflığı” olarak özelleştirilen ve kamu adına karar verme yetkisinin kamunun kendisiyle paylaşılması anlamını taşıyan bir kavramdır. Şeffaflığı tek bir tanıma sığdırmak zor bir iş olmakla birlikte çeşitli anahtar sözcüklerle konuya yaklaşım yapılabilir: Açıklık (openness), bilgi edinme (freedom of information) veya bilgiye serbest erişim (right to information); bilgi yayabilme, veya diğer bir deyişle ifade özgürlüğü (freedom of speech), kitle iletişim (mass communication); hesap verilebilirlik (accountability), yolsuzlukla mücadele, etik (özellikle bilgi etiği [ethics of information], kamusal etik, yönetişim etiği [ethics of governance]) …
Birçok ülkede devletin kendisini, hükümeti ve kamu yönetim mercilerini ve bu mercilerin hesap verme kabiliyetlerini denetleyen ve düzenleyen bağımsız kurumlar mevcuttur. Örneğin Türkiye’de kamu kaynaklarını ve yapılan harcamaları denetleyen Sayıştay, idari mahkemelerin kararlarını denetleyen Danıştay, özel sektörü inceleyip adil bir rekabet ortamının sağlanması için çalışan Rekabet Kurumu, ihaleleri denetleyen ve düzenleyen Kamu İhale Kurumu gibi oluşumlar vardır. Ne var ki, bağımsız addedilmiş olmalarına rağmen bu kurumların yolsuzlukların önüne geçemediği de aşikardır. Bunun farkında olan ve çözümü yurttaş hareketlerinde ve örgütlenmede arayan sivil inisiyatiflerin sayısı her gün artmaktadır. Sözgelimi, küresel düzeyde yolsuzluk araştırmaları, şeffaflık hakkında lobi faaliyetleri ve kamuoyu bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yürüten Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency International) bu tip yapılara önemli bir örnektir. Örgütle işbirliği içinde etkinliklerde bulunan Türkiye kolu Şeffaflık Derneği de Türkiye’deki çalışmaları yürütmektedir. Ayrıca, 2014 Türkiye yerel yönetim seçimleri ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gönüllüler aracılığıyla sandık denetimine çıkıp şeffaf ve yasalara uygun bir seçim olması için çabalayan Oy ve Ötesi, kamu adına yapılan bütçe harcamalarını araştırıp okuryazar yurttaşın anlayabileceği bir forma sokan Kamu Harcamaları İzleme Platformu ülkemizdeki örgütlenmelere önemli örneklerdendir. Dünya çapında örnekler çoğaltılabilir. Bu yazı serisinin amacı ise, gelişen teknolojileri kullanarak sosyal değişimi şeffaflıkta arayan vaka örneklerini Türkçe yayımlamak ve sosyal girişimcilere bu konuda fikir vermektir.
Birkaç yazıda özetleyeceğimiz projelerin ilki Doğu Avrupa ülkelerindeki bazı projelerle ilgili olacak. İlk örneğimiz Macaristan’dan.
Képmutatás (Hypocricy/Takiyye), Macaristan
Képmutatás, Transparency International Macaristan kolu, K-Monitor adlı kamu harcamaları izleme platformu ve bir araştırmacı gazetecilik inisiyatifi olan atlatszo.hu işbirliği ile Macaristan’da parti ve kampanya finansmanlarına şeffaflık sağlama ve kamuoyu ile paylaşma amacıyla başlatılmış bir web projesidir. Yasalarla sınırları çizilmiş olan kampanya harcamaları ve bütçelerinin kamuya yansıtılandan çok farklı ve yüksek olduğunu iddia eden inisiyatif, gerçek harcamaları araştırmakta ve haritalamaktadır. Képmutatás’ın araştırmaları, seçim kampanyalarına harcanan paranın söylenenin on katından fazla olduğunu iddia etmektedir. Hükümetin yönetme gücünü elinde bulundurduğu tüm kamusal kaynakları da seçim uğruna seferber ettiğini öne sürmektedir. Partilerin bu konuda bir fikir birliğine girerek gerekli yasa değişikliklerini yapmaktan imtina ettiklerini söylemekte ve çözümün Uluslararası Şeffaflık Örgütü Macaristan kolunun yayımladığı ideal kampanya ilkelerine uymakla olacağını belirtmektedirler.
Organizasyon, kampanya harcamalarının çetelesini tutar. Propaganda amaçlı yapılan harcamaların miktarını, neye, nerede ve ne zaman yapıldığını, hangi kaynaktan bu bilginin elde edildiğini liste halinde partilere özelleştirilmiş şekilde websitesinde yayımlar. Bilgi toplama işi hem yurttaşlar hem de profesyonel araştırmacılar aracılığıyla yapılır. Veritabanında toplanan veriler kaynakları kontrol edilerek sınıflandırılır ve yayımlanır. Websitesine giren yurttaşlar/gazeteciler/meraklılar harcamaları tipine göre (gazete/dergi/tv/ reklamları, yayınlar, SMS, konferans vs) süzerek hangi tip propaganda yöntemine/gerecine ne kadar para harcandığı bilgisini elde edebilir. Aynı zamanda partilerin karşılaştırmalı grafiği de anlık olarak güncellenir. Veri sayfaları isteyen kişiler tarafından indirilebilir, çoğaltılabilir ve yeniden görselleştirilebilir.
Fair Play Alliance (Slovakya)
Bilgi yayma özgürlüğünün bulunduğu ancak bilgi edinme hakkının bulunmadığı, özellikle gazetecilerin bilgiye erişiminin yasalarla garanti altına alınmadığı bir ortamda Slovak gazeteci Zuzana Wienk, sorumlu, açık ve hesap veren bir siyasetçi profili oluşmasını sağlamak için bekçi gazeteciliğine (watchdog journalist, doğrudan çeviriyi mazur görün) soyunur. İlk projelerinden biri siyasetçilerin mali durumlarını ve mal varlıklarını kamuya açtıkları bir veritabanı oluşturmaktır. Bunun için siyasetçiler ile görüşürler. Özellikle seçim öncesinde adaylar hem profillerini internet üzerinde duyurmak hem de güven vermek amacıyla bilgilerini bu veritabanına girerler.
Örgütün amacı olarak “etik, şeffaf, profesyonel ve etkili bir kamu yönetimi” düsturunu dile getiren Wienk, 2010 yılında Şeffaflık için Teknoloji Ağı araştırmacılarına verdiği ropörtajda üç hedeften bahseder: (1) siyasetçilerin kişisel yetkinlikleri ve artyetişimleri ile birlikte, mümkün olan tüm kamu harcamalarının girildiği; bu bilgilerin görüntülenip taranabildiği şeffaf bir veritabanı oluşturmak, (2) yasamanın yapacağı değişikliklere binaen ortaya çıkabilecek ciddi sorunları araştırmak ve siyasetçiler üzerinde baskı kurulabilecek somut davaları kamuoyu tartışmalarına açmak, (3) örgütün edinimlerini paylaşmak ve fikir savunuculuğu ile kampanyalar yapmak.
KoHoVolit.eu (Çek Cumhuriyeti ve Slovakya)
Bir veri gazeteciliği örneği var karşımızda. Kamu harcamalarının yazılı olduğu uzun, sıkıcı ve anlamsız belgeleri alıp anlamlı hale sokan ve görselleştirip kamuoyu ile paylaşan bu web projesi iki ülkeye birden hizmet veriyor. Bunu yaparken veri gazeteciliğinin temel taşlarını harekete geçiriyorlar: Dağınık verileri derliyor, temizliyor ve analiz edip okuyorlar; ardından görselleştirerek anlaşılır kılıyorlar.
Aynı zamanda websitelerinde ziyaretçilerin anketler aracılığıyla önemli konulardaki görüşlerini saptayarak bunu partilerin önerileriyle karşılaştırıyorlar. Ek olarak, partilere de çeşitli konulara yaklaşımlarını ve bu konulara sundukları çözüm önerilerini sorarak bilgiyi seçmenlere sunuyorlar. Böylelikle seçmenlere hangi partinin kendilerini daha iyi temsil edeceğine karşılaştırmalı olarak bakabilecek bir alan yaratıyorlar.
Okurlarımızın bildiği başka projeler varsa yorumlarda konuyu derinleştirebilir, tartışmaya devam edebiliriz.
Şeffaflık için Teknoloji yazı serisinin ilk bölümünü bitirmiş bulunmaktasınız. Yazının konusu olan projeleri, Technology for Transparency Network’ün 2010 yılında yayımladığı ve editörlüğünü David Sasaki’nin yaptığı “Technology for Transparency” raporundan ilhamla Türkçe’ye aktardım. Tam bir çeviri olmamakla birlikte projelere yazdığım metinler, rapora, örgütlerin websitelerinden derlemelere ve taramalarımla bulduğum diğer medyaya dayalıdır. Bahsettiğim raporun kendisine şuradan ulaşabilirsiniz.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.