Bir Yurttaş Gazeteciliği güzellemesi. @140Journos

Citizen-Journalism

Geçen hafta Dağhan Irak’ın bazı yurttaş gazeteci pratiklerine cepheden bir eleştirisi oldu. VivaHiba nasıl cevap verdi, takip edemedim, zaten o meşum yurttaş gazeteciliği sertifika programına yönelik eleştirilerde ben de bulunmuştum. O konuda diyebileceğim fazla birşey yok. 140Journos cephesinden de bir cevap gelmiş. Kendilerine de söyledim, uzun ama üretim tarzlarına da pek uymayan bir üslup olmuş. Bu kadarına gerek yoktu. Olgusal meselelere cevap verilse yeterli olurdu.

Aklıma gelen bir takım notları düşeyim ben de.

1- @140Journos Türkiye’deki en iyi yurttaş gazeteciliği pratiklerinden birini gerçekleştirmektedir. Buna hala kefilim. Fırsatımız olduğunda Yurttaş Gazeteciliği seminerlerini beraber yapmaya devam edeceğiz. Enformasyon doğrulama için gösterdikleri çaba, ülke çapında ortaya çıkardıkları güvenilir haber kaynağı ağı, bizzat haber yapımına katıldıkları olaylar, kendilerince geliştirdikleri ilkeler vb sayılabilecek bir çok nokta var. Kendilerinden sonra ortaya çıkan bir çok kolektif ya da bireysel yapıya da ilham kaynağı oldular.

2- Örnek ve hatta en iyilerden biri olmak tabi ki hatasız oldukları anlamına gelmez. Bu konuda eleştiriye açık olmaları gerekir. Zaten bu açıklık bittiği anda eski düzene dönülür. O yüzden Dağhan’ın eleştiri noktalarından duygusallığa kapılmadan kendilerine çıkarabildikleri dersleri çıkarmalarını umarım. Dağhan tanıdığım en iyi medya eleştirmelerinden biridir memlekette. Ondan faydalanmak lazım.

3- Bilebildiğim kadarıyla Bahçeşehir Üniversitesi ile bahsedilen pratikler arasındaki maddi ilişki o kadar derin, sürekli ve daha önemlisi gizli değil. Journos’un bazı kurucu üyeleri zaten aynı üniversitede öğrenci oldukları için, üniversiteyi kendi kişiliği üzerinden yöneten Enver Yücel’den böyle bir imtiyaz koparmışlar. [Aslında bahsedilen tarihi bina mahkemelik olduğundan zaten kullanılamıyordu, bu durumda Enver Bey büyük bir jest de yapmış sayılmaz] Son zamanlarda da kendilerine ayrılan bu yerden ayrılarak bağlarını kopardılar diye biliyorum. Bunlar da zaten bilinen bilgiler. Bizzat böyle bir şeyi yapmış olmaları da eleştirilebilir elbette, ama kurucu üyelerin öğrenci oldukları ve arkalarında bir siyasi ya da ekonomik güç olmadığı düşünüldüğünde çok da büyük bir ayıp olmayabilir.

4- Ayıp olan şey öyle ya da böyle bir bağlantı olan üniversiteye dair haberlerin bizzat yapılmaması olabilir. Dağhan bu konuya ağırlık verip daha büyük iddialarda bulunmasa idi bence daha güzel bir tartışma ortamı olabilirdi. @140Journos bunu kendince açıklamış, yayınlarını takip eden biri olarak açıklama bana makul geldi. Tabi ki bu açıklama yine de eleştirilebilir. Ama tartışma burada kalmadı. Prensip olarak şeffaflık vurgusu ve talebine katılıyorum. Bilebildiğim kadarıyla Journos ekibinin gizli saklı bir ilişkisi olmadı, sponsorlarını her zaman ilan ettiler. Ancak yaptıkları iş daha popüler hale geldikçe ve daha büyük kitlelere ulaştıkça bu konuda şeffaflık düzeyini daha da korumada yarar var. Demek ki yeterince belirgin olmayan bir durum var, o zaman bunun üzerine çalışılmalı. Yayın ilkelerini de Journos’çular çeşitli vesilelerle anlatıyorlar. Ama bunun da derli toplu bir şekilde belirtilmesi iyi olur. Yurttaş gazeteciliği pratiklerinde bir dağınıklık olması şaşırtıcı değil ama iddialar arttıkça bu konuda da daha iyi bir örneklik oluşturmak gerek. Şunu da belirteyim ki yayın ilkelerini sıralamanın kendi başına yeterli olmadığını da özellikle Türkiye’de aşikar. Doğan Medya Grubunun çok yıllar önce yayınladığı meslek prensiplerinin kendi yayınlarına ne kadar etki ettiğine bakarak başlanabilir. Ama nolursa olsun güzel bir örneklik varsa, uygulanmalı…

5- Yurttaş Gazeteciliği pratikleri birbirini tamamlayan, herkesin heryere yetişemediği bir medya üretim tarzı. İşten atma vakasını Twitter timeline’ımdan takip edebildiğime göre, birinin durduğu yerde diğeri devam edebilmiş ve bize haber ulaştırılmış oldu. Burada hayati konu bu kadar çok sayıda işten atılmanın anaakım medyada haber olmamasıdır. Muhtemelen reklam baskısı ile bu kadar büyük çaplı bir işten atma media blackout’a uğrayabiliyor. Burada kendimiz gibilere kızmak yerine bu derin ilişkiye daha çok zaman ayırmalı.

Dağhan’ın yazısı bir noktadan sonra Yurttaş Gazeteciliği’ne reddiyeye dönüşmüş gibi geldi, ben de savunusuna girişeyim…

6-  Yurttaş gazeteciliği gücünü biraz da muallak bir kavramsallaştırma olmasından alıyor. Bir şemsiye kavram olarak yurttaşların haber yapım sürecine katıldığı birçok pratiği içine alıyor. Bu durum da kavrama yönelik eleştirilerin miktarını artırabiliyor. Yurttaş gazeteciliğine kafa yoranların bu eleştirilerden güç alarak kendilerine dersler çıkarmaları, daha iyi pratik koymaları ideal olan şey olacaktır. Tabi ki bu kavramı sömürenler de var ama özellikle Türkiye’de bundan ciddi bir maddi fayda kazananı henüz görmedim. Aksine hem anaakım profesyonellerinden hem de geleneksel medya modeline göre kurgulanmış alternatif medya çevrelerinden de sürekli eleştiri altında kalıyor. Ama bu birbirine düşman gibi gözüken iki kesim de yurttaş gazeteciliği nimetlerinden faydalanıyor.

7- Yurttaş gazeteciliğinin kaynağını vatandaş ya da vatandaş kollektifleri oluşturduğundan kontrol edilmesi çok daha zor bir yapıya dayanabilir. Bir pratikin teslim alındığı noktada başkaları devreye girecektir. Bir pratiğin başarılı olması,başkalarının ortaya çıkmasına da engel olmayacak, birçok karmaşık ağ yapısı belirecektir (bunları yazarken aklımda Gezi Direnişinden sahneler var). Bununla ortaya çıkan ürünün her zaman kaliteli olacağını iddia etmiyorum, aksine vatandaşa dayanan ürünlerin çoğu profesyonel gazeteciliği ürünlerinin altında kalacaktır, ama bağımsızlık konusunda alternatif medya diye genellikle sol siyasetlerle özdeşleştirilen yapılardan daha bağımsız bir sahiplik yapısına sahip olabilirler…

8- Son olarak, Gezi direnişinden sonra yurttaş gazeteciliği yapılamaz argümanı büyük ölçüde bitmiştir. Ama hep daha iyi pratikler ortaya konabilir. Yapılanlar sertçe de eleştirilebilir. Ama her halükarda elimden geldiği kadarıyla takip ettiğim ve şimdiden bir çok güzel örnek yaratan yurttaş gazeteciliği pratiklerinin evrilerek ve artarak daha iyiye doğru ilerleyeceğine inanıyorum.

SosyalKafa’da 140Journos ile iki defa görüşmüşüz: 

https://www.youtube.com/watch?v=jUJDgZ-vUfA

Dağhan Irak’la da bir kez.

VivaHiba’nın kurucularından Hıdır Geviş’i de konuk etmiştik.

 


Discover more from Erkan's Field Diary

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.