Kömür öldürür, süründürür
Yarın cennet vatan TMMOB Maden Mühendisleri Odasının düzenlediği, üç gün sürecek Türkiye 19. Kömür Kongresi?ni idrak edecek. Websitesindehttp://komur.maden.org.tr/ şu bilgi var: ?Türkiye Kömür Kongresi 1978 yılından beri iki yılda bir yapılmaktadır. Ulusal bir toplantı olarak başlayan bu kongre, kömür madenciliğinin hemen hemen her yönü ile ilgilenen ve dünyanın her yerinden madencilerin katıldığı uluslararası bir organizasyona dönüşmüş bulunmaktadır.? Akabindeki paragrafta: ?Kongre ve sergi belirtilen tarihlerde düzenlenecektir. Kongre programında herhangi bir değişiklik bulunmamaktadır.?
1978?den bu yana ?kömür madenciliğinin hemen hemen her yönü ile? ilgilenilmiş lâkin madenci güvenliğiyle pek olması gerektiği gibi ilgilenilememiş zahir. Çünkü mesele teknik yetersizlik değil, hırs ve vicdansızlık.
Üç veri kâfi: T24?ün haberinde kurtarma ekibinden bir İmbat A.Ş. çalışanı şöyle diyor: ?Ocağa girdiğimizde gaz sensörleri çalışmıyordu. Madende görev yapan işçilere sensörlerin neden çalışmadığını sordum, üretimi yavaşlattığı için kapatıldığını söylediler?. Katliam mahali Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.?de çalışan bir diğer madenci: ?Denetleme yapılacağını bir hafta önceden haber alıyorduk. Ocak içerisinde her şey bir hafta içerisinde mevzuata uygun hale getiriliyordu?. Üçüncü veri: TBMM başkanlığına 23 ekim 2013?te verilen Soma maden ocaklarıyla ilgili önerge geçen 29 nisanda AKP sayesinde reddedildi.
Başta inşaat olmak üzere iş kazalarında dünya üçüncüsü ve Avrupa birincisi olan, özellikle kömür madenlerinin tümünde, devletin alım garantisi dolayısıyla hiçbir kural dinlemeden azamî kömür çıkartma peşinde olan bir ülkede kömür kongresi ne işe yarar acaba?
Türkiye?nin enerji bulimisinin sınırı yok. Fosil enerji fakiri ama güneş ve rüzgâr sayesinde yenilenebilir enerji zengini. Ama baş tacı kömür! Üretimde bugünkü dağılım %48 doğal gaz, %17-21 ithal ve yerli kömür, %21-27 HES ve eser miktarda rüzgâr, güneş ve jeotermal. 2023?te kömürün payının %30 olması ve vasıfsız yerli kömüre öncelik verilmesi öngörülüyor. 2012 mâlum ?Kömür Yılı? idi! Kömür, sözümona enerjide millî bağımsızlığın adresi. Oysa kömür madenleri ve besledikleri termik santraller yerine geniş istihdam sağlayan doğa dostu tarım ve turizm ile güneş enerjisi tercih edilse maliyet-kâr ne olur diye merak eden yok. Unutmayalım Somalı madenciler işçileşmek zorunda kalan çiftçilerdir.
Kömürün diğer karanlık yüzü iklimin sonunu getirmekte olması. Küresel ısınmanın baş sorumlusu karbondioksit salınımının yüzde 40?ı kömür kaynaklı. Hâlihazırdaki gücü 60 GW olan millî şebekede güneş enerjisinin 600 MW ile sınırlı tutulması ise hükümetin güneş enerjisine soğuk bakışının kanıtı. Güneş enerjisine getirilen sınırlama teknik değil, siyasî ve malî bir tercih. Kömür ve doğalgaz yatırımlarına benzer bir sınırlama hiçbir zaman getirilmedi. Fiyatı giderek düşse de güneş enerjisinin nisbeten pahalı olduğu biliniyor ama hem temiz, hem çevredostu, hem insan dostu, hem de yenilenebilir enerji kaynağının bir bedeli var. Eğer yaşanabilir bir dünya istiyorsak?
Türkiye?nin muradı kalkınmak, büyümek, zenginleşmek, tüketmek, har vurup harman savurmak, yarınından yiyerek gününü gün etmek. Böylesi bir dünyevî, maddiyatçı hırsla yürüdüğünüzde göz hiçbir şeyi görmez. Her yol, her araç mubahtır. Dolayısıyla iş cinayetleri, doğa katliamı, kent ve kültür yağması, canlı olan herşeye saygısızlıkta çoğumuz, bilinçli ya da bilinçsiz suç ortağıyızdır. Soma katliamıyla kışın dış mekânda sigara keyfini sağlayan ısıtıcı arasındaki ya da Bosna?daki sel felâketi arasındaki ilintiyi aman atlamayalım.
Bu yazı ilk olarak Taraf’ta yayınlandı. Yazarın izniyle burada da yayınlanıyor.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.