İstediğimiz örgütten başlayabilir miyiz amirim?
Bütün o kişisel gelişim kitaplarının tarif ettiği, hani o pek modern insanın olmazsa olmazı diyerek dayattığı özgüvenin, birden patladığı, korku duvarının aşıldığı sokaklarda bir ?büyük oyun? oynanıyor. Yıkanmak istemeyen, Pazar banyosuna direnen çocuklar, AVM?de büyümüş, park yüzü görmemiş çocuklar o meşhur üç-beş ağaç için daha önce oynayamadıkları sokaklarda, o sokaklardaki plastik oyuncaklı parklarda buluşup çocukça, muzipçe, muzırca yeni bir dil öğrettiler büyüklerine. Evet, benden sonra tekrar edin: bu gaz bir harika dostum. Bir nesil sonrası onlarla çocuklaştı, yeni bir dil öğrenmenin coşkusuyla pekişsin diye tekrar etti içinden öğrendiklerini. Cümle içinde kullandı ki unutmasın. Zihinlerinde taşıdıkları yazılacak bir metindi devrim, unutmamak için sürekli ezber ettikleri, unuttuklarında şaheserlerini kaybetmiş gibi oldukları. İşte bu büyük oyun erken bir baş yapıt gibiydi artık. Ayakta alkışlanası. Sivilleşme diye dayatılanın aslında yeni bir militarizm olduğunun farkına varan gençlik direnmeyip de ne halt edecekti ki?
Bu büyük ve çok oyuncuyla oynanan bir oyundu artık, kentlerimizin sokakları bizim oyun bahçemiz. Kardeşime dokunma sloganı atıldı Lice?deki Kürt kardeş için ve onun dilinde, esas büyük oyun böyle bozuldu. Oyuna dahil olmak için değil, güzel bir oyunu bozmak için oyun alanına gelmiş karşı mahallenin kötü çocukları yaptıkları mızıkçılık yüzlerine vurularak gönderildi oyun alanından. Ya bu yeni oyunun kurallarını öğrenip kardeş kardeş oynamayı öğreneceklerdi, ya da kendi mahallelerinde kendi oyunlarını oynamaya devam edeceklerdi. Kaç canımız kalmıştı ki geriye, özgürlüğümüz yoksa? Güce tapmayan, az lafla çok şey söyleyen bir kuşak özgürlük talep ediyor bir aydan bu yana sokaklarda. Bir kuşak olarak tanımlayacaksak 13?lüler diyebiliriz onlara. Rakamın çağrıştırdığı uğursuzluk kimlerin başındaysa vay haline, zira zeka tavanda.
Aşk ve iradenin aynı cümle içinde kullanılması garip geliyor ama aşkı kaybetmiş bir kuşak ?bu akşam benimle gaz yer misin?? diyor karşı cinse. Bu bir teklif mi? Hem de nasıl. Aşkı direnişle olgunlaştırıyor, mizahla süslüyor. Bütün boş karizmalar yerle yeksan oluyor bu mizahla. Provokasyon için yerlere dizilen taşları toplarken twitter?a şöyle bir mesaj gönderiyor Ankara yakınlarından: ?Belediye çalışmıyor, bunca direnişin arasında bir de yerdeki taşları temizledik?
Köy derneklerinde bile ayrışan, bir köy derneğinden ayrılıp onun çağdaş ya da demokrat versiyonunu kuran fraksiyonlaşmayı mücadelenin mütemmim cüzü zanneden kitle gitti, yerine taban tabana zıt düşündüğü arkadaşını kolundan tutup Toma?dan kurtaran yeni bir devrimci tipi geldi. Mücadele ve eylem pratiği içinde otuz yılda öğrenemediğini üç günde öğrendi herkes. Şu anda aydınlandık.
Normal şartlar altında bir araya gelemeyecek beş benzemezin kol kola yürüdüğü meydanda ertesi gün genel merkezi basılıp bertaraf edilebilecek bir örgüt de bulunamayınca, ezelden beri mimli olanların listesi konuldu gözaltındakilerin önüne. Zaten ?bunlar? terör örgütü var her ulusa terslenişte adı geçen, ülke nüfusunun yaklaşık %70?i civarında vatandaş bu örgüte üye. Ayrıca çoğul şahıs olarak ?onlar? diye ötekileştirilmeleri beklenirken, maazallah tarihin öznesi filan olmasınlar diye nesneleştirilerek bunlar diye bahsediliyor kendilerinden. İstediğimiz örgütten başlayabilir miyiz amirim? Hooop bir dakika, polisimiz sizin yaptığınız şakaları anlıyor! İyi bari, biz de seyirci Japon diye üzülüyorduk. Acıktık abi, napsak şu yandaş medyayı arayıp iki lahmacun bir ayran mı istesek? Ayran kapalı olsun ama. Ne biz kullarınız, ne de sen padişah, kederli bir akşam, ayran içmişsin, iktidar sarhoşusun, hepsi bu.
Gezi?den çıkanları bir prezervatifin içine doldurmak istedi sonra birileri. O kadar küçüktü işte bulunanlar. Hemen kötü düşünme belki de öyle demek istedi. O değil de, duran adamın durduğu yerden de bir sürü kullanılmış prezervatif çıkmış. Öyle duydum ben. Çadırların içinden çıkan atom bombası tarifleri, eylemcilerin zekasına övgü müydü? Atomu parçalayacak zekaları vardı bu çocukların, evet. ?Oğlum, öğlen oldu nerde kaldınız?? diye aranabiliyordu 155, ?polis, dün gece yine çok çeviktin? denilebiliyordu yerdeki bir sloganda. Ama polisimiz artık evine dönmek istiyordu. Bu tempo ona ağır gelmişti. Eşlerini, çocuklarını göremiyorlardı artık. Öyleyse ?bir sonraki isyan sevip de kavuşamayanlara gelsin?di. Tırnak içinde yazılanlar sokağın kolektif zekasıdır, telif hakkı halkın. ?Kime sorsan gösterir?. Halk kendini telef hakkını alır muktedirin elinden, bayrağını diker barikatın ortasına. Çantasında baret olanlar mühendis olsalar da alınırlar içeriye. Bu direnişi ne doktorlar, ne mühendisler istedi de, vermedik. Bizim bu, turşusunu kurarız gerekirse.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.