Bestekar Sokak?a doğru barikatı göreceksin, çöz saçlarını
İkiz kardeşlerin önce doğmuş olanı olduğundan büyük ağabey olmak durumunda kalmıştır Ankara. Devletin gri yüzünün her yerde kendini gösterdiği, her köşe başında bir Bakanlık binasının, bir devlet kurumunun bulunduğu payitahtta bir kadın göstericiyi peşinden on kişilik bir polis güruhunun kovaladığına tanık olunabilir. Herkesin devlet dairesindeki işini kaybetmekten korktuğu memur kentidir burası. Ara sokakların ve apartman kapılarının güvenilir olmadığı, polisten kaçan göstericinin bulvardan yürümek zorunda kaldığı belki de tek coğrafyadır Ankara. Gözünü ve olmayan siluetini sevdiğimiz şehrin, sokaklarında ancak ilhamın aranabileceği ve mutlaka bulunacağı şehrin yeni yetme devrimcileri şimdilerde o yeni dili hem ağabeylerine, hem de polise öğretmekle meşgul. ?Biber gazı oley!? diye bağıran kitlenin üzerinde ne elinizdeki biber gazı, ne cop, ne TOMA ne de alimlerinizin elindeki kavram seti işe yarar. Buradan buyurun, yeni başlayanlar için ?çocukça?. Çocukça çünkü, ne istediğini söyleyebilmeyi yeni öğrendiğinden, her şeyi göstererek istemeyi yeni bıraktığından dilek ve temenniler bölümü üçüncü sınıf bir STK?nın genel kurulundaki gibi kafiye olsun diye değil. Dile getirmenin ötesinde dilekleri, umutları fakirin ekmeği olmaktan çıkaran, orta sınıfı araftan çıkaran, halkı halkla buluşturan akıllı çocuklar devrimi bu. Ankara?nın kalbur üstü semtinde yeni adıyla Tomalı Hilmi?de Bestekar Sokağa doğru barikat görebilirsin, sakın şaşırma. Üzerinde memur kılığı olsa da, o barikatı görünce tepesinde yurt müdiresi gibi toplayıp topuz yaptığı saçlarını çözer insan. Artık ölse de gam yer mi? Ahir ömrünün en güzel Haziranıdır bu.
?Bozkırın ortasında bize deniz gözlüğü taktıran tavrına hayran olayım?. Ankara?ya deniz mi geldi? Her yerde ?evinizin önünde deniz olacak? reklamları da vardı. Sonunda seçim vaatleri gerçekleşti demek ki, herkesin gözünde deniz gözlüğü. Herkes çapulcu yanığı olmuş, göz çevresinde ve ağız bölgesinde maske ve gözlük izleri. Orta sınıf Bodrum?dan değil, direnmekten geliyor bu kez.
Taşradan üniversite okumak için Ankara?ya gelmiş bir çocuk karşıdan karşıya geçerken bile bir toplumsal hareketin içinde hissedebilir kendini. Hava toprak gibi gebedir, Yüksel Caddesinde sürekli dolaşan biri ertesi gün devrim olacağını sanabilir. ?Ay resmen devrim? yazıyor yerde şimdi, direnişin en güzel sloganı. Tam üstüne bastın dostum.
Sakarya Caddesi?ne kıvrılma Yüksel?den çıkışta, müdahale var, artık çiçek değil, gaz kokuyor orası. Kendi hacminden büyük sokaktan dolan, Konur Sokak?tan, hani esnafının göstericiyi polisin elinden aldığı sokak. Çok çeviksin ama sen bu sokağın delisini de velisini de alamazsın. Meşrutiyet Caddesinden karşıya geçersin, üst geçitten geçme, havuzların etrafındaki zincirler yok artık, bulvardan geç. Ben çapulcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim. Belediyenin önündeki fışkiyenin orada toplanacaklar bugün, forum orada. Hanginiz kırdıysanız söyleyin, kızmıycam valla bak.
Trafik kapanmazsa müdahale de olmaz. Olursa da ucube Kızılay AVM binasına sığınılır. Bir AVM ancak içine sığınılabildiğin zaman anlamlıdır ne de olsa. Ethem Sarısülük Parkı?nda ortak sofra varmış, dolmuş duraklarının oradan simit alalım biz de. Oradan da Dikmen?e çıkarız. Ben de bu Dikmenlilerin gazına geldim. ?Gardaş, direnmiyek mi la?? İyi geceler Gezi, her nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsan.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.