Dostumuz Rusya?
Ama önce Kürdistan?dan başlayalım. Geçen perşembe İMC televizyonunda Diyarbekir buluşmasının, ne olursa olsun barış inşasını tekrardan konuşturtacak olması bile kâfi demiştim. Pazar Başbakan Bismil?de ?tek millet, tek bayrak, tek devlet? diyerek denge arasa da bir eşik daha aşıldı. Erdoğan, Barzani, Şivan Perwer, BDP, AKP gibi beş benzemezin biraraya gelmesi, ?Kürdistan? sözcüğünün bir T.C. Başbakanınca telaffuzu, Erdoğan?ın belediye ziyareti ve affın daha başlangıç olduğunu söylemesi azımsanacak şeyler değil. Kürt siyasetiyle müzakere ve barış inşasından başka yol yok.
Gelelim konuya. Türkiye – Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi toplantısı perşembe ve cuma Başbakan?ın Moskova ziyareti münasebetiyle yapılacak. Rusya uzmanı değilim amahükümetin Rus muhipliği epeyidir hayretle izliyorum.
Rusya ile elle tutulur ilişki ticaret. Sanayi ve yatırım daha yavaş. Ticarette ezici pay doğalgazın; toplam gaz ithalatının %60?ı. Turizmin payı da kayda değer. TÜİK?e göre ocak-eylül 2013 arasında 18,4 milyar dolar ile Rusya ithalatımızda birinci, ihracatımızda 5 milyar ile dördüncü. Ticaret hacmi yılda 33-35 milyar dolar seviyesinde. Ticaret dışında ağırlık inşaatta. Türkiyeli firmalar 1988?den bu yana Rusya?da 20 milyar dolarlık 1423 proje gerçekleştirmiş. Rusya?dan Türkiye?ye doğrudan yatırım hacmi ise 2002?den bu yana 2.7 milyar dolar. Şimdi fosil enerji devi Lukoil?in benzin istasyonları ve esas Akkuyu?daki kâbus nükleer santralle faaliyet artacaktır.
Bakalım ikili siyasî ilişkilere. Burada işler aksi yönde ilerliyor. Tarihten akıp gelen husumetin farklı biçimlerde ama özünde aynen sürdüğünü görüyoruz. Balkanlar, Kıbrıs, Ortadoğu, İran, Kafkaslar ve Orta Asya?da Rusya ile hiçbir konuda ortaklıktan söz etmek mümkün değil. Kısaca göz atalım.
Balkanlarda gizli gizsiz rekabet Soğuk Savaş?ın bitiminden bu yana sürüyor. Bu coğrafyadaki Ortodoks dayanışmasını ve İslavcılığı ciddiye almak gerekiyor.
Kıbrıs?ta Rusya çözümden yana değil. Nisan 2004?te yapılan Annan Planı referandumunun olumsuz sonucunun nedenlerini kayda geçiren BM raporunun Güvenlik Konseyi?ne gelmesi hâlâ Rusya tarafından engellendiğini hatırlamak kâfi.
Ortadoğu ve Arap dünyasında Rusya ile Türkiye arasında, önce Libya şimdi Suriye?nin geleceği konusunda derin bir uzlaşmazlık mevcut. Rusya Ortadoğu?da da Türkiye?nin açık rakibi, ortağı değil.
Sadece Batı ve İsrail?in değil Türkiye?nin de başını ağrıtan İran?ın atom bombası yapmasında teknik destek Rusya?dan geliyor. Bu stratejik ortaklığı hafife almak mümkün değil.
Kafkaslarda Gürcistan savaşından bu yana Rusya hükümranlığını tamamen yeniden tesis etmiş durumda. ?Tavşana kaç tazıya tut?, ?böl ve yönet? taktiklerini kıyasıya uyguluyor. Azerbaycan ile Ermenistan ve Türkiye ile Ermenistan arasındaki anlaşmazlıklarda belirleyici güç. Çözüm yanlısı değil. Şu açık ki Rusya?nın arkabahçesi Kafkasya?da Türkiye?ye yer yok. Kafkasya?nın Rusya tarafındaki Müslüman topluluklar konusunda iki ülke arasında asırlardır süren husumet ise berdevam.
Orta Asya?da Şanghay İşbirliği Teşkilâtı ile başlayan ilişkinin akıbeti meçhul. Siyasî İslâm?a neredeyse savaş ilân etmiş altı ülkeden oluşan Teşkilât en son Suriye konusunda hükümetin tamamen zıddı bir tavır aldı.
Bunlara rağmen süren muhabbeti izah edebilmek için geriye tek bir nokta kalıyor: Her iki ülkenin içerisi ve dış ilişkilerinde otoriterlik zemininde şekillenen güç politikaları ve bu bağlamda Putin?in Erdoğan?dan önde olması.
Son bir basit soru: Her Türkiyeliden sorumlu Başbakan doğa hakkı tanımaz Rusya hükümetini protesto etmekten iki aydır tutuklu olan 30 Greenpeace aktivistinden biri olan vatandaşı Gizem Akhan ve arkadaşlarının salıverilmelerini talep edebilecek mi?
Bu yazı ilk olarak Taraf’ta yayınlandı. Yazarın izniyle burada da yayınlanıyor…
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.