Emre SEVİMBİGE (@fable_edgar): “Her Tatil Dinlendirmez

Emre SEVİMBİGE (@fable_edgar) 

1

Her Tatil Dinlendirmez

Tatil… İnsanın uğruna 11 ay 3 hafta çalışıp, belki de 1 hafta yapabildiği ve bunun hayaliyle 11 ay 3 haftasına katlanabildiği güzel bir hayal. Elbette çok daha uzun tatil yapanlar, hiç tatil yapamayanlar, tatil köyünden kendi köyüne gidene kadar bir dünya çeşidi var bunun da. Ama tatil deyince ortak hayal aynıdır. Yenilenmek.

İşini ne kadar seversen sev, dinlenmek gerekir bazen. 11 ay, 2 haftayı geçtikten sonra, artık yorgunsundur. Deniz, kum, güneş, akşam eğlenceli bar, güzel gezilecek yerler… Bol bol dinlenme ve eğlenmenin hayaliyle yüzünde bir tebessümle beklersin. Ve nihayet gelir o an. Ne kadar tatiller hızlı geçiyor da deseler, bence o süreç, en dolu dolu, her en anı özel olan süreç. Ve önemli olan da hafızada yarattığı ?anı? kısmı. İşte bu konuda, yıl içindeki temcit pilavı gibi yaşamdan sıyrılıveriyor.

3

Ama her tatilde dinlenemezsin. Hayalindeki tatili tam olarak yaşaman imkansız. Daha doğrusu, hiç bir hayalini kurduğun şeyin hayalindeki kadar mükemmel olması mümkün değil zaten. Ama yine de belli bir standart bekliyorsun. Bu hafta ?gezi olaylarını? düşünmeyeyim, bu hafta ?palalı?ları düşünmeyeyim, bu hafta ?bu kadar kayıplar verdik, direnme boşa mıydı?? diye düşünmeyeyim, bu hafta beni ?geren arkadaşlarımı? düşünmeyeyim. Maddiyatı düşünmeyeyim, ne yapacağımı düşünmeyeyim, gündemi düşünmeyeyim… Sadece yenileneyim. Şezlongda uyayayım. Bira?mla patates kızartmamı yiyeyim. Bolca yüzeyim. Serinleyeyim, ısınayım, dinleneyim. Uyayayım. Yeni insanlarla tanışayım. Ya da herkesten uzak kalayım…

Olmuyor. Her zaman öyle olmuyor işte. Kafandaki düşünceler seni fıtık ediyor. Atamıyorsun. Bu hafta gezi parkı olaylarını düşünmeyeceğim diyorsun, gözünü kapayınca ?Ali İsmail Korkmaz? geliyor aklına. Dinleneceğim sadece diyorsun, birlikte tatile gittiğin kişiler geriliyor, tüm huzurun kaçıyor. Halbuki sen kulaklığından gelen müziğe konsantre olmak istiyorsun sadece, ya da deniz dalgasına, kuş cıvıltısına, kum uçuşmasına… Ama kararıyor etraf. Dinlenemiyorsun. Güneş kavurmaya başlıyor. Çişin de geliyor. Deniz fazla soğuk! Giresin yok, mayışıksın. Güneşin açısı şemsiyenin koruma alanından çıkmış. Sıkıntı var…

4

Sonra düşünüyorsun… Herkesin kendine göre derdi var. Ben mesela yeni mezun oldum. Ne yapsam? İş mi bulmaya çalışsam? Askere gidip aradan mı çıkarsam? Ben askere gitmek istemiyorum ki? Bu döneme has değil. Genel olarak, bir ömür bazında gitmek istemiyorum. Neden özgür değilim? Hem ben askere gidersem, beni sevenlerden, önemlilerimden, değerlilerimden kopacağım. Kopmayacak mıyım? Bir dakika. Aslında beni bağlayan net hiçbir şey yok! Bunu farketmek daha da tüyler ürpertici değil mi? Ama o 6 aylık süreçte herşey daha da mı tüyler ürpertici olur, yoksa yenilenip, yeni bir hayata mı başlarım. Tom Hanks?in ?Cast Away? filmindeki gibi… Onlar sadece film!

Yok ya, bu kadar olumsuz olmaya gerek yok. Ama hayatta birşeyler yaparsan birşeyler değişiyor. Oturup bekledikçe, sihirli bir değnekle hiçbir şey değişmiyor. Bir de her değişim her zaman olumlu olmuyor tabii. Sahi sen yaptın mı tatilini? Memnun musun işinden, eşinden? Hayatından? Herşey tamam mı? … Merak etme, yalnız değilsin.

 

Enhanced by Zemanta

Discover more from Erkan's Field Diary

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.