Dün yaşanan Lice olayından sonra AKP apolojistleri kendilerince Kemalistlerin çelişkilerini vurgulamaya başladı. Kendi içlerine düştükleri çelişkileri de vurgulasalardı bir entelektüel dürüstlük göstermiş olacaklardı ve de belki kendilerini dikkate alabilecektik. Ama o çok eleştirdikleri Kemalistlerden daha fikri sabit hale geldiklerinden böyle bir şey beklemek ancak hayal olurdu.
Efendim, burada bir kaç not: Her tür ideoloji/ideolojik grup incelemesi gibi tek tip bir Kemalizmden bahsetmek mümkün değil. Bir bloglama kolaycılığı ile Kemalizmi tek tip bir bütün olarak kabul ediyorum geçici olarak. Bu tek tiplik de aslında AKP apolojistlerinin atadığı tektipliktir. Zaten bu tek tiplik içinde kullanım sorunları vardır. Bazen Kemalizme doğrudan saldırmak riskli olacağından CHP hedef alınır. Çoğunlukla birbiri yerine kullanılan bir kavramsallaştırma durumu var. Tıpkı Atatürk‘ü doğrudan hedef almak zor olduğundan İsmet İnönü‘ye okları yöneltmek gibi.. Bu rezervasyonlarla birlikte tek tip olarak algılanan Kemalizmin eleştirileri üzerinde yorumda bulunacağım.
İkinci nokta, her ne kadar ideolojik eleştiri yapılıyor gibi olsa da AKP apolojistlerinin bitmeyen sosyal hıncı da bu eleştirilerde gözükebilir. İdeolojik olmaktan çok sosyal psikololojik bir sürecin yansımaları. Kendilerinden sosyal ve ekonomik olarak imtiyazlı bir sınıf tahayyülü içinde “Yaz geldi, artık tatile giderler, eylemler biter zaten” gibi dalga geçme çabaları da bunun bir tezahürü, boğaza karşı viski içmeler de…. Bu tip stereotipler azınlıklara karşı da sık sık kullanılan bir yöntem. Zaten bir sonraki adımda bu hayal edilen kemalistlerin gayrı müslim azınlıklarla bağı da kurulur…
Kemalizm adına yapılan zorbalıklara şahit olarak büyüdüm. Kaldı ki benden önceki kuşaklar eminim benden de çok şeyler gördüler. O yüzden de referandumda yetmez ama evet derken içim rahattı. O bağlamda hala da doğru şeyi yaptığımı düşünüyorum. Ne yazık ki Kemalist kaygılar nesnellikten o kadar uzak oluyordu ki AKP ile ilgili iddiaları inandırıcılıklarını kaybediyordu.
Dönüşüm süreci ayrı bir analiz konusu ama şu ana geldiğimizde bin yıl sürecek denen 28 Şubat süreci bitmiş, aktörleri hapiste. 3-4 yıldır yapılan hak ihlallerini artık Kemalizme dayandırmak ancak şöyle denirse olabilir: “Evet Kemalist kalıpları aldık, kendimize mal ettik.” Bugün laf yetiştirmeye çalışan AKP apolojistlerinin böyle bir perspektife sahip olduklarını iddia etmek zor. Kemalizmi demonize ederek varolan hak ihlallerine meşruiyet kazandırıyorlar. Tıpkı batının işlerine yarayan örneklerini alıp kullanmak gibi, Kemalizmin kötü örneklerine işaret ederek kendi konumlarına haklılık kazandırmaya çalışıyorlar.
Öyle gözüküyor ki 80’lerin 90’ların dersine iyi çalışmış AKP apolojisti entelektüelleri, sonradan iktidar olmanın çekiciliğine kapılmışlar. Entelektüel çaba durmuş, eski derslerinden öğrendikleri kalıplarla bugünü -bazen samimi olduklarına inanıyorum bu arada- anlamlandırmaya çalışıyorlar… AMA birşeyler oldu. Toplumsal dönüşüm hepimizin öngördüğünden daha hızlı gerçekleşiyor. Bu dönüşümü anlamak, özellikle Gezi Direnişi sonrasında, daha da hayati bir uğraş olmalı…
Bu düşüncelerin ilki burada.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.