WİN WİN?CİLERİN KUMBARASI
Çocukken ahşaptan yapılma ev şeklinde bir kumbaram vardı. Tutumlu bir çocuk olarak harçlıklarımdan hayli para biriktirmiştim. Lakin kendime kendi boyumda bir lahana bebek almak için hazırladığım bu birikimim ağabeyim tarafından bir öğleden sonra benim okulda olmamdan faydalanılarak, kumbaram kırılmak suretiyle halka arz edilmiş, o parayla muhtemelen mahalledeki arkadaşlara gazoz ısmarlanmıştı. Ağabeyimin aydınlanmama sunduğu bu katkı sonradan bütün düşünce dünyamı şekillendirecekti. İnsanın kardeşi gibisi yok.
Alamanya?dan gelen çiroz Barbie bebekle avunurken, çocukken de tombik olduğumdan-ne zaman değildim ki- bu bebeklere gıcık oluyordum ya, birikimim olmadığından lahana bebek hayalim, bir başka bahara kalmıştı. Birikim yapabilme yeteneğim çocukluk yıllarında hain bir saldırıyla bertaraf edilmiş olduğundan yıllar geçtikçe bu hususta kendimi yeniden terbiye etme ihtiyacı hissetmemiş, bütün paramla mahalledeki arkadaşlara gazoz ısmarlama fikrine daha yatkın hale gelmiştim.
Yeni çalışmaya başlayan her insanın tepesinde biten konuşma baloncuklarında büyüklerin ?her ay bir çeyrek altın al? dayatmaları hala sonuç vermemektedir çoğu orta yaşlı gencin üzerinde. Benim refleksimin müsebbibi bu çocukluk çağındaki travma mıdır bilinmez. Velakin şimdilerde her ay bir çeyrek altın alıp yastığın altına atma meselesi yerini ?bankada altın hesabı açtır? dayatmalarına bırakmıştır. O kadar altının üstünde rahat yatamaz insan tabii, son derece mantıklı. Altınlar yastığın altında güvende olmadığından bu yol hem bu açıdan, hem de bankaya verilen otomatik ödeme talimatıyla her ay düzenli olarak birikim yapılacağından daha güvenlidir büyüklerimize göre. Altın sesi, dinlemeye doyulamayan tek ses haline gelmiş güzel yurdumda. Üçlemedeki su sesine hatta navigasyondaki kadın sesine ise kimsenin tahammülü yok. Cahit Zarifoğlu, ?halk aşksızsa sokaklar banka dükkanlarıyla doludur? dememiştir boşuna.
Bankaların yaptığı, karşılığı olmayan bir altın alım-satım furyası kuyumcuların işini hayli aksattı. BDDK?nın önünde toplanan kuyumcular bankaları protesto etmek için binanın önüne siyah çelenk ve pos cihazları bıraktılar geçen hafta. Başbakan?ın da bir zamanlar kuyumculuk yaptığından bahisle-ona gönderme yapılmadan hiçbir sorunun çözülemeyeceğinin farkında artık necip milletim- sorunlarına çözüm istediler ve bankalara ?kazan kazan? anlayışı çerçevesinde her iki tarafın da kazanacağı bir çözüm yolu önerdiler. Buna göre kuyumcular artık bankaların altın bayisi olacak, böylece alan razı satan razı olacaktı. Bir zanaatın sahipleri, zanaatlarından vazgeçip rahatlamış, ?buna razı olmayan bankalarla çalışmayız artık? diyerek aba altından sopa gösteriyorlardı. Köyden indim şehire filminde altın sayarken sürekli taciz edilen en büyük ağabeye seslenir gibi seslensek belki kafaları karışır da sayamazlar altınları: Himmet ağabeeeey! Her ağabey benimki gibi değil elbet. Birileri çıksa da şu ? win win? cilerin kumbarasını kırsa.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.