ARAF NE GÜZELSE
Bu koltuk hep burada mı duruyordu böyle mavi? Bu komşu çocukları hep mi böyle uçuk mavi sessizdiler? Ya bu köşe yastıkları neyle bir arada yıkandılar da böyle yeşil, yok yok petrol yeşili oldular? Tavana lacivert lamba asmak kimin aklına geldi? Yormaz mı bir insanın gözünü bu kadar mavi, bu kadar yeşil? Bu ev bu renk değildi, sonradan oldu biliyorum ben. İnsan evini böyle döşemeyi akıl edemez. Bu nasıl bir renk skalası? Bir boyacıda olsa her birine ayrı bir isim bulunamaz da, şampanya filan gibi tuhaf isimler verilir. İlahi, hiç mavi ya da yeşil ya da lacivert şampanya olur mu? O boyacının adını da Nilli Boya koyabiliriz, hep mavi, hep yeşil, hep lacivert boyalar satsın. Adıyla müsemma. Devrimci çocukların duvarlara yazı yazdığı zamanlarda bu renk boya yoktu herhalde. Yoksa bütün duvarlara kırmızı yerine bu renkle yazarlardı ?kahrolsun faşizm? diye. Başka hangi renkle yazılırsa yazılsın bu renk kadar güzel ve etkileyici olmazdı, bilirlerdi. Aralarında para toplarlardı ?abi o renk boya alıcaz? diye. Belki de kendileri yaparlardı boyaları karıştırıp. ?Biraz da gök mavisi kattık mıydı tamamdır?. Duvarlar denize ulaşan bir nehir gibi boyanırlardı. Belki ulaşırlardı da o zaman. Boşluğa atlasa biri gözlerini kapatır mı? Kapatınca bu renk geliyordur aklına kesinlikle. Hiç atlamadım boşluğa oradan bilmiyorum. Ama sanki boşluğa atlarken insanın gözünün önüne bu arafın rengi olan renk gelir. Mavi, yeşil, lacivert, petrol yeşili mi ne? Göz boyamakla ilgisi yok. Bunun adı gözle boyamak olabilir ki bunu o kıvırcık saçlı ressam adam bile yapamazdı. ?Şurada bir yeşillik vardır belki, belki yanında da lacivert bir göl? diye düşünemezdi. Bir çift göz yapabilir bunu ancak. Arafın rengi bu kadar güzelse cennete gitmek istemez insan belki de. Tanrı düşünsün bunu.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.