Leyla ile Mecnun’da 3. Sezon Başlarken: ?Mecnun’un Yolu? (spoiler içerir)
Leyla ile Mecnun 3. sezonunun ilk bölümünü, Kireçburnu’nda, açık havada, yönetmen, oyuncular ve 600’den fazla izleyiciyle beraber izledik. Leyla ile Mecnun takip ettiğim bir dizi değildi aslında. Ancak dizi ekibi ve izleyicinin beraber çekirdek çitleyip dizi izleyeceği bir etkinliği kaçıramazdım. Görebildiğim kadarıyla dizi oyuncularının çoğu ve yönetmeninin yanısıra, organizasyona katkıda bulunan Sarıyer Belediye başkanı da ellerinde çekirdekleriyle oradalardı. Bu katılım durumu aslında çok önemli, zira organizasyonu yapan ne televizyon kanalı ne de dizi ekibi, tek başına bir Leyla ile Mecnun hayranıydı. Veysi Elban, dizide gördüğü bir sahneden ilham alıp, Leyla ile Mecnun izleyicisi de diziyi açık hava sineması tadında izlesin diye bir hayal kurmuş. Sandalye ve teknik ekipmanlar için Sarıyer belediyesinin desteğini almış. İlk organizasyonu 2. sezonun finali için yapan Veysi, bu sezonun ilk bölümü için de gerçekten büyük bir işin altından kalktı ve 600’den fazla izleyiciye eğlenceli bir gece yaşattı.
Gerçekten de ortam hoş, hava serin, önden arkaya doğru paylaşılan çekirdek paketleriyle Veysi’nin hayal ettiği gibi (aslında hiç görmediğim) yazlık sinema tadındaydı. Dizi başlamadan hemen önce ortama oyuncuların da gelmesiyle tezahüratlar yapıldı, flaşlar patladı, twitler atıldı. Dizinin oyuncularının çoğu ordaydı. Herkes o kadar eğleniyordu ki ilk 15-20 dakika ses ve görüntünün yer yer bozulmasına da kimse aldırmadı.
Ben biraz erken gidip izleyicilerle sohbet etme imkanı buldum. Dizi izleme işini tabii ki en iyi izleyicisi bilir. Hem diziyi hep birlikte izlerken, hem de yaptığım görüşmelerde, diziyi izlemeyenlerin pek vakıf olamayacağı bir ?jargon? olduğunu, mesela İsmail abi ?Ho!? deyince gülüneceğini onlardan öğrendim. Çok bilmediğim bu Leyla ile Mecnun hikayesinin, aslında Leyla(lar)ın değil Mecnun(lar)ın hikayesi olduğunu da, komik olduğu kadar acılı bir hikaye olduğunu da bana onlar söyledi. İki genç erkek izleyici, bu diziyi neden beğendiklerini sorduğumda ?erkeklerin acısını izliyoruz, beraber acı çekiyoruz? diye cevap verdiler. Onlara göre Leyla’ya zaten gerek yoktu, kadınlar ise erkeklerin acısını izlemekten zevk aldıkları için diziyi izliyorlardı.
Senaristler de Leyla’ya pek ihtiyaç duymuyorlar olsa gerek ki, geçmiş sezonlarda yaşanan karakter/oyuncu kaybı sonucu, dizinin bir Leylası kalmadığı gibi, başka bir kadın-öznesi de yok. Geçen sezonun sonunda hem Leyla’yı hem de Şirin’i gönderen Mecnun’a, bu bölümde ak sakallı dedenin öğüdü: ?senin hikayen daha bitmedi? oldu. Leylalar gelip geçer, ama Mecnun’un hikayesi bitmez. Tabii ki arkadaşlarının da… Kadınlar karşısında kaybeden ve mahalleden dağılan bu erkekler, tam sevgililerini yeniden buldukları anda onlardan yeniden vazgeçip mahalleye, erkeklerin dünyasına, Mecnun’un yanına dönerler. İsmail abi bütün yaz aradığı Şekerpare’ye tam kavuşacakken, Mecnun’un çağrısına dayanamayıp mahalleye döner. Ayrılırken karşısına koyduğu Şekerpare kuklasına (kadının kendisi bile orda değildir) : ?Mecnun’un bana ihtiyacı var. senin de ihtiyacın olsa kalırdım ama, senin bana hiç ihtiyacın olmadı ki!? derken, Şekerpare’ye kendi sözünü söyleme fırsatı vermez. Kendisine ihtiyaç duymayan bir kadın, hikayede özne olma hakkını da kaybetmiştir.
Diğer erkekler de benzer sahnelerle bu hikayenin özneleri olarak mahalleye, Kireçburnu’na dönerler. Kadınlar sanki hikayeden buharlaşmıştır.
Tabii ki Leyla ile Mecnun bir komedi dizisi. Öyle gözüküyor ki bu erkekler bir yandan (Leylalarını) kaybetmenin kitabını yazarken acı çekiyor, bir yandan da kendi hikayelerinin içinde son derece eğleniyorlar, izleyiciyi de eğlendiriyorlar. Aslında acı çektiklerini söylerken bile kendilerini hikayenin, mahallenin, acının, güldürünün sahipleri olarak konumlandırıyorlar, kadınlar ise kalplerinin ve Kireçburnu’nun geçici misafirleri olarak kalsın istiyorlar. Bu sezon diziye giren Melis Birkan da sanırım bu yeni misafir-Leyla’lardan biri olacak. Bakalım bu acılı güldürünün erkek-özneleri, bu Leyla’yı nasıl misafir edecekler?
Dizinin kadınlar hakkında da, erkekler hakkında da sürekli erkekleri konuşturmasını bir yana bırakırsak, bu bölüm için beğenimi belirtmeden geçemeyeceğim sahneler vardı. Şekerpare’nin tam da o sahnede susturulduğunu düşünsem de; İsmail, Mecnun ve Şekerpare’nin hikayesinin anlatıldığı kukla tiyatrosu ve sonrasında İsmail abi’nin kuklalarla konuşma sahneleri hoştu. Bir de arkamızda Boğaz, önümüzde Kireçburnu’nun ?Toki değmemiş? sokaklarına bakarak diziyi izlerken, konut/yaşam merkezi projelerine yapılan göndermelere de on üzerinden on verdim.
Feyza Akınerdem
05.09.2012
Not: Benimle beraber Kireçburnu?na gelip izleyici görüşmelerine ve dizi seyrine eşlik eden Elif Çelebi?ye ve başlık için fikir veren @noktalivirgul?e teşekkür ederim.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.