Fransız kaldım: Ayakkabı boyacısının fırça numarası
Bu hikayeyi İstanbul?a gelen birkaç turist arkadaşımdan duydum. Geçen gün Eminönü?nde aynı olaya şahit olduktan sonra onunla ilgili kısa bir yazı yazayim dedim. Yabancı tipiniz yoksa veya bu şehirde hiç turist olmadıysanız nereden haberiniz olacak ki, ayakkabı boyacılarının fırça numarasından?
Turist, turistik bir yerde yürüyor. Boyacı, boya sandığıyla birlikte önüne geçiyor. O sırada boyacının fırçası yere düşüyor. Boyacı, bunu fark etmemiş gibi yürümeye devam ediyor. Turist bunu görünce fırçayı yerden alıyor ve boyacının peşinden koşuyor. Boyacı fırçasını görünce çok seviniyor, on kere ?thanks? edip turistin ayakkabılarını göstererek, ?free? yani ?bedava? boyamak istiyor. Turist kabul etmeyebilir ve numara burada bitebilir. Ama kabul ederse hikayenin devamı belli: boyacı işin sonunda parasını isteyecek. Turist reddederse boyacı kızacak ve sonunda turist, olay çıkarmamak için cüzdanını çıkaracak. İşte İstanbul?un ayakkabı boyacılarının fırça numarası.
Bu hikayeyi anlatan bir arkadaşım, boyacıya yirmi lira ödedi! Anlatınca çok kızgındı: hem adamın fırça numarasını yedi, hem de ona on kat fazla para verdi. Haklı tabii de… Bence böylesi durumlarda, ?beni bir kez kandırırsan bu senin ayıbın, beni iki kez kandırırsan bu benim ayıbım?!
Anne Andlauer
Foto: garycycles7, Flickr, CC
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Benzerini bana Üsküdar’da sigara isteme bahanesiyle yapmışlardı. Sigara istedi, verdim, gel abi bedavaya boyayacağım dedi. “La olum hava yağmurlu, nereye boyuyon?” dedim. “E bi sileydim bari.” dedi. Ben de yedim. 20 değildi de, 3 liraya mal olmuştu.