FİYAT ETİKETİ
Sernur Yassıkaya
Her şeyin bir fiyatı var. Barkod?lu, etiketli ve şeytani… Her şeyin fiyatlandırıldığı bu dünyada, kitaplar da bu fiyatlandırmadan elbette nasibini aldı. Sonuçta bu işin yazarı var, matbaası var, mizampajcısı var, editörü var, yayıncısı var, dağıtımcısı var, kitabevi sahibi var; var da var. Ama kitap kapaklarının arkasındaki o fiyat etiketi yok mu; en kötüsü o… Bir kitabın tüm güzelliğini, rastgele vurulmuş bir etiket gölgeleyebiliyor. Diyeceksiniz ki, kitabın güzelliğini bir etiketle mi sileceksin? Her kitap kapağı benim için özeldir, o nedenle üzerinde fiyatı yazan kitap kapaklarına karşı çok da anlayışlı değilim… Özellikle de kitaba asalak gibi yapışıp, çıkartmak istediğinizde, kapağı yaralayan cinslerine karşı tamamen tavizsizim. Bu tarz etiketler, işlenmiş birer cinayettir! Hele ki, birkaç tane üst üste basılmış etiket ki, aslında sizin nasıl kandırıldığınız gösterirler, taammüden cinayete girer! O etiketi satsan satamazsın, atsan atamazsın… Çıkardığında bırakacağı lekeyi size hemen sezdirir; öyle de tehditkardır hani! O nedenle, hiç olmazsa ben, etiketin kitapla birlikte rahatsız edici birlikteliğine, dayanmaya çalışırım. Onu görmemezlikten gelirim. Kitabımdaki bir yaradır o kabuk bağlamış, dokunmadıkça kanamaz, hatta bir süre sonra alışırsın zaten… Sonuçta bir leke olmasındansa, etiket kalması iyidir…
İşte bazı insanlar da hayatımız için öyledir; etiket misali yapışmışlardır bize. Aslında dışarıdandır, bizim hayatımıza ait olan bir şey değildir. Hasbelkader, hayatın bize fiyatlandırdıklarından biridir. Bilirsin ki, hayatından çıkarsan da, o bir şekilde seninle yaşamaya devam edecektir. Köşesini kıvırsan, izini gösterecektir. Burada elbette dikensiz gül bahçesi aramıyorum sevgili okuyucu. Ama dikenler dahi gül?ün doğal parçasıdır; hatta dikensiz gül olmaz, olamaz… Bir güzelliğe ulaşmanın acısız, zahmetsiz olamayacağının ve elbette nezaketin, zarafetin, o güzelliğe ulaşmada temel mesele olduğunun doğadaki sunumudur güller! Halbuki fiyat etiketi insanlar, sana eklemlenmiştir, doğal değildir, sakil durur, rahatsız edicidir… Neden ben bir fiyat etiketi ile yaşamak zorunda kalayım?
Ey sevgili okuyucu, etiketsiz bir hayat hepimizin, kitabın, hakkı değil midir? Doğal yollardan, bir kitap gibi, sayfalarımız kıvrılabilir, satırlarımız çizilebilir, boşluklarımıza notlar alınabilir, ilk sayfamıza birisi kendi adını ve soyadını, tarihiyle birlikte yazabilir hatta kimi sayfalarımız buruşturulur, yırtılır, nihayet bir köşede,, kütüphanenin tozlu raflarında unutulabilir; ama bunlar, kitabın doğasında olan hatta onu yıllandıran, hatıralaştıran, özelleştiren şeylerdir ne var ki fiyat etiketi değer katmaz, sıradanlaştırır, metalaştırır… eğer çevrenizde ?fiyat etiketi? insanlar varsa, onları fazla dikkate almayın, kıyısından köşesinden dahi geçmeyin; biraz dokunursanız, biraz etiketin ucundan çekeyim dersiniz, size bırakacakları izi gösterirler ki, hiç de güzel bir manzara değildir. Arka kapaktaki yerinde kendi değerinde kalsınlar…
İyisi mi artık kitaplara fiyat etiketi vurmasınlar!
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Ellerine sağlık çok güzel bir yazı olmuş.