Aslı TUNÇ’dan EFD’ye özel film eleştirisi: “Derimi Değiştirebilirsin Ama Ruhumu Asla” (İçinde Yaşadığım Deri)

Derimi Değiştirebilirsin Ama Ruhumu Asla

Aslı TUNÇ

İçinde Yaşadığım Deri
Orijinal Adı: La Piel Que Habito

Yönetmen ve senaryo: P. Almodovar

Oyuncular: A. Banderas, E. Anaya, M. Paredesjan
Yapım: İspanya, 2011
Süre: 117 dk.

 

Almodovar?ın aykırı öyküsü, İçinde Yaşadığım Deri, iç ferahlatıcı bir Toledo görüntüsü ile başlar. Yeşillikler içindeki bu enfes şehir görüntüsünün izleyicide uyandırdığı huzurun ne kadar aldatıcı olduğunu anlamamız uzun sürmeyecektir. Kentin dışındaki görkemli malikanede tekinsiz bir şeyler olduğunu sezeriz. Estetik cerrah Robert Ledgard (A. Banderas), bu mekanın bir kısmını deneylerini de gerçekleştirdiği bir ameliyathaneye çevirmiştir. Malikanenin bakıcısı Marilla aşağıda kapalı tutulan kadın hastaya asansör sistemiyle yemek göndermektedir. İlk bakışta çıplak gibi görünen oysa üzerinde tüm vücudunu ikinci bir deri gibi saran tulumuyla Vera?nın çok geçmeden bir tutsak olduğunu anlarız. Doktor Ledgard?ın adeta bir deney faresidir güzel Vera. Ledgard onun her hareketini kameralarla izlemektedir. Öykü ilerledikçe Ledgard?ın geçmişindeki trajedileri öğreniriz bir bir. Aşığıyla birlikte kaçarken arabası alevler içinde kalan, ama ağır yanıklarla kurtulan karısı tanınmaz haldeki yüzünün yansımasını camda görüverince intiharı seçmiştir. Ledgard?ın acıları burada da bitmez. Kızının uğradığı tecavüzle geçirdiği ruhsal travma da cabasıdır. Almodovar o eşsiz öykü anlatıcısı kimliğiyle sarsıcı olayları ince ince metaforlarla donatarak sunar bizlere. Kamerasını önce Ledgard?ın sonra Vera?nın dramına odaklar, sırlar ortalığa dökülür. Anlatılan bir yandan sarsıcı bir intikam öyküsü, öte yandan çağdaş bir Frankestein ve Marquis de Sade anlatısıdır. Bir noktadan sonra cinsel kimlik algısı, beden, insanın Tanrı rolü oynama arzusu, röntgencilik üzerine felsefi, karanlık ve bir o kadar da şiirsel bir destana dönüşür film.

Burjuvazinin plastik cerrahi ile tedirgin edici ilişkisini sorgulayan televizyon dizisi Nip Tuck?tan sonra bedenimizi saran derinin ruhumuzu tanımlamaktaki yetersizliği üzerine yapılmış en sarsıcı filmlerden biri Almodovar?ınki. Dikiş dikerek, kumaş parçalarını birbirine ekleyerek yaşamını kazanan tecavüzcünün, ona giydirilmek istenen elbiseleri lime lime ederek ortalığa savuran Vera?ya dönüşmesi ve ruhların, cinsel kimliklerin parçalanmışlığı ancak bu denli başarılı görsel bir kışkırtıcılıkla sunulabilir.

Almodovar?ın bu Kafkaesk filmi size alışılmadık bir 2 saat vaat ediyor. Vera rolündeki Elena Anaya?nın duru güzelliği ve Antonio Banderas?ın donuk bir poker oyuncusu suratıyla çizdiği muhteşem Ledgard karakteri hafızalardan uzun süre silinmeyecek. Ruhumuzun karanlık derinlikleri hakkında düşünmek isteyenlere..

 

 


Discover more from Erkan's Field Diary

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.