Geçen haftasonu Rusya?da Duma seçimleri vardı. Tıpkı Sovyet döneminde Komünist Partisi?nin seçimleri devamlı kazandığı gibi bugünkü Rusya?da da seçimleri Birleşik Rusya Partisi (BRP) kazanıyor. Tek fark Sovyet döneminde tek bir parti olmasıydı.
BRP?nin 2007?deki Duma seçimlerindeki %64?lük oyu bu seçimde %50?ye düştü. Komünist Partisi oyunu %11?den 20?ye yükseltti. Medyatik faşist Jirinovski?nin, adıyla hiçbir rabıtası olmayan Liberal Demokratik Parti?si %12 ve Adil Rusya Partisi ise %13 oy aldılar. Hiçbiri BRP?ye alternatif değil. Ülkedeki tek ciddî muhalefet, liberal Yabloko Partisi ise %7 barajını geçemedi. Liberallerin, sonucu belli bir seçimde oy atmaya gitmedikleri belirtiliyor. İş dünyası, hükümet programı dahi olmayan BRP?nin müstakbel icraatını bekliyor. Bu arada Rusya?da hem beyin hem de sermaye göçü sürüyor. 2011?de kaçan sermayenin 2010?dakinin iki katı ve 80 milyar dolar mertebesinde olduğu belirtiliyor.
Bu seçimde yabancı gözlemciler Putin?in partisi BRP?nin 1999?dan bu yana en kötü skoru elde etmesiyle Duma?da mutlak çoğunluğu kaybetme ihtimalini ve Putin?in sonunun başladığını öne çıkardılar. Sonuçta BRP 450 sandalye üzerinden 238?ini kazanarak mutlak çoğunluğu yeniden elde etti. Ancak BRP mutlak çoğunluğu kaybetmiş de olsaydı Duma?nın artık tamamen işlevsiz bir yasama organı olması ve Putin?in son derece şahsi yönetimine bir nevi noterlik vazifesi görmesi değişmeyecekti.
Putin iktidara geldiğinden beri ülkeyi yeniden merkezileştiriyor, iktidarı da şahsileştiriyor. 2004?te bir yasayla parlamentonun bölgeleri temsil eden üst kanadı Federasyon Konseyi?ndeki temsilciler bölgelerinde seçilmek yerine devlet başkanlığı tarafından atanmaya (ve kovulmaya) başlandılar. Bölge valileri de öyle. Böylece ?Rusya Federasyonu?ndaki federasyon çoktan gitti, sade Rusyası kaldı.
Bugünkü Rusya?da Sovyet gizli servisi KGB?nin yeni modeli olan FSB?nin, tamamen başına buyruk ve Sovyet Komünist Partisi?nin kontrolünde olan KGB?den de bağımsız olduğu uzmanlarca belirtiliyor. Eski bir KGB?ci olan Putin?in bu ayrıcalıklı zümreyi yeniden ayağa kaldırdığı ve ilk başkanlık döneminin sonunda Rusya?yı idare edenlerin yüzde sekseninin FSB kökenli ve elbette Putin?in kontrolünde olduğunun altı çiziliyor. Bu zümrenin Rusya?nın tek ciddî iktidar kaynağı olan enerji sektörünü tamamen kontrol altında tuttuğu söyleniyor.
Medya da Putin?in ilk döneminde zapt-ı rapt altına alındı. Önce televizyonların sahibi ?oligark? tabir edilen büyük sermayedarlar televizyonlarını devrettiler. Gazeteler birkaç marjinal ve etkisi olmayan yayın organı dışında tamamen hükümete biat etmiş durumda.
Adalet sistemi ise FSB?nin emri altında. Mahkemelerin itirafı somut delillere tercih ettiği, sanıkların gözaltılarda çok zor şartlarda bulunduğu, gözaltının aslında çoktan verilmiş bir ceza olduğu, halk jürisi bulunmayan mahkemelerde beraat kararının çok ender verildiği belirtiliyor.
Sovyetlerin dağılması ve komünizmin çökmesi sonrasında Rusya?da filizlenen demokrasi arayışları Putin?le birlikte yerini giderek derinleşen bir otoriterliğe bıraktı. Bu anlamda Rusya, Putin?in iktidara geldiği 1999 yılından beri restorasyonda. Geçen Pazar yapılan seçimler ve Putin?in önümüzdeki Mart ayında yeniden başkanlık koltuğuna oturacak olması restorasyonun konsolidasyonu niteliğinde. Başkanlık süresi iki kere dört yıl ile sınırlıyken Putin tarafından iki kere altı yıla çıkarıldı. 4 Mart 2012?de seçilmesi kesin olan Putin ilk altı yıl sonunda muhtemelen yeniden seçilecek. Böylece 24 yıl ile iktidarda Sovyetlerin diktatörü Brejnev?den fazla kalmış olacak.
Putin?in ustalık dönemi
Putin Mart?ta geri geldiğine Rusya?nın Batı ile olan ilişkilerinde epeyidir süren gerginliğin tırmanması mümkün. Yeni Rusya Batı ile artık pek çok konuda ters düşüyor: Ukrayna ve Gürcistan?ın Batı ile olan ilişkilerine şiddetle karşı; NATO?nun füze kalkanı sisteminde yer alması olasılığı giderek azalıyor; İran?ın nükleer programına verdiği desteği hiçbir zaman azaltmadı; Suriye?ye, ondan önce Libya?da olanlara ve genel itibariyle Arap dünyasındaki değişimlere bakışı tamamen Soğuk Savaş?tan kalma reflekslerle belirleniyor.
Avrupa kıtasındaki tehditkâr duruşu doğu Avrupalılar, gaz şantajı alışkanlığı ise batı Avrupalılar açısından endişe verici. Ayrıca Putin NATO ve AB?ye rakip bir Avrasya Birliği yaratmak ve tabii başına geçmek istiyor.
Putin Rusyasının politikaları en az üç konuda Ankara?nın politikalarına ters: Kıbrıs, Kafkasya ve Arap uyanışı. Önümüzdeki onyıllarda dünyanın başınabuyruk, tehditkâr ve otoriter bir Rusya ile yaşayacağı açık.
Yangın Var
Hikâye gerçek: Karadeniz?de biçare bir belde belediyesi Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi?nden bir itfaiye kamyonu ister. Trabzon istikametinde seyreden, üzerinde Diyarbakır yazan, 21 plakalı bir kırmızı kamyonun başına neler gelebileceğini hele bir düşünün ve bugün gösterime giren, Kürt meselesine akıl ve hicivle bakan Yangın Var?ı seyredin.
Bu yazı ilk olarak Vatan gazetesinde yayınlandı. Yazarın izniyle burada da yayınlanıyor…
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.