Cengiz Aktar: İnsanî gelişme ve Türkiye?nin sıralamaları

 İnsanî gelişme ve Türkiye?nin sıralamaları

1990?dan bu yana yıllık yayımlanan BM Kalkınma Programı UNDP?nin Dünya İnsanî Gelişme raporu aybaşında açıklandı. Türkiye geçen yıl terfi edebildiği Yüksek İnsanî Gelişme düzeyindeki yerini korumuş ve üç basamak da yükselmiş. 187 ülke arasında 92. sırada (http://hdr.undp.org/en veya undp.org.tr ). Ancak bu görece başarı yanıltmasın. Çünkü bulunduğumuz düzeyin üstünde bir düzey daha var. Ve esas genel sıralamada güneyimizde bulunan ülkelerinin dışındaki civar ülkelerin hepsi ?ki bunların bir kısmı millî gelir babında bizden geride? ve elbette bütün Avrupa ülkeleri önümüzde. Demek ki banka performansı ve inşaat furyası insanın gelişmesi için yeterli değilmiş.

Zira insanî gelişmen bir ülke vatandaşının millî gelirden aldığı payın yanısıra yetişkinlerin ortalama eğitim süresi, çocuklara gereken asgarî okullaşma, okuma-yazma oranı, kızların eğitimi, kadınların aktif hayata katılımı, uzun ve sağlıklı yaşam, bilgiye erişim, istihdam, basın özgürlüğü, insan haklarına saygı, yolsuzlukla mücadele, âdem-i merkeziyet, yenilenebilir yakıt kullanımı, koruma altındaki doğal alanlar, gıda güvenliği, konvansiyonel silâh ticareti, mültecilik ve yerinden edilmişlik hali, mal ve can güvenliği gibi hayatımızı etkileyen kıstaslarla belirleniyor. Diğer bir deyişle saadet sade parayla olmuyor!Nitekim bu konularda uzmanlaşmış endeks çalışmalarında Türkiye?nin sırasına göz atınca insanî gelişmede neden 187 ülke arasında 92. sırada olduğumuz ortaya çıkıyor. Pek çok veri arasından birkaçına göz atalım.

·         153 ülkenin askeri harcama, insan haklarına saygı, terör riski, cinayet oranı, yolsuzluk, siyasi istikrar, uluslararası ilişkiler, ilköğrenime erişim imkânı, bireysel silahlanma düzeyi (100 bin kişiye düşen silah sayısı), güvenlik güçlerinin büyüklüğü (100 bin kişiye düşen polis ve asker sayısı) gibi 24 farklı kıstasa göre sıralandığı Küresel Barış Endeksi (GPI) sıralamasında Türkiye 127. sırada! (www.visionofhumanity.org). ?Bu neden böyle? diye soracak olanlara basit bir hatırlatma yapalım: Mesela memlekette çoğu ruhsatsız olmak üzere 7 milyon silâh yani, kadın ve çocukları muaf tutarsak, her 3 erkekten 1?inde ateşli silah var ve yılda 3000 kişi ateşli silahlarla ölüyor.

·         Freedom House (Özgürlükler Evi) kuruluşunun 2011 Basın Özgürlüğü Raporu?nda Türkiye 196 ülke arasında yarı-özgür kategorisinde ve 116?ıncı sırada. Senegal ile Uganda arasında. Hani bazılarının aklı sıra adından ötürü alay ettiği Uganda! Avrupa sıralamasının ise sonuncusuyuz. (www.freedomhouse.org)

·         Kuruluşundan bu yana üye olduğumuz OECD?nin her üç yılda bir yayımlanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirmeçalışması (PISA) mevcut. Çalışma, 15 yaş grubundaki öğrencileri kapsıyor ve okuma becerileri, matematik ve fen okuryazarlığı alanlarında öğrencilerin yeterliliklerini ölçüyor. PISA klasik başarı testlerinin aksine bilgi odaklı değil. Edinilen bilgi ve becerilerin günlük hayatta karşılaşılan zorlukların üstesinden gelmede ne derece kullanılabildiğine odaklanmış bir sınav. 2010?da yayımlanan raporunda Türkiye?nin aldığı puanlarda bir iyileşme görülse de gençlerimiz 34 OECD ülkesi öğrencileri arasında ancak 31. sıraya çıkabilmiş. (www.pisa.oecd.org)

Tablo açık ve net: Önceliği pek de insan ve doğa olmayan, demokrasi fakiri, körkütük tüketim sevdasıyla mustarip bir Türkiye?Van depremi sonrasındaki derin beceriksizlik ve deprem bölgesine inşaat fırsatı gözüyle bakan utanç verici zihniyette açıkça görüldüğü gibi. Bu zihniyet ve hayat tarzının uzun vadede kime ne hayrı olur?

?Hrant Dink Davası? oyunu

Dink ailesinin avukatları aylardır ?Akbank Pangaltı Şubesi ve Şafak Sokak?ta bulunan Saray Kumaşçılık önünden görülen slaytla belirttiğimiz bazı noktalardan cep telefonuyla konuşan şüpheli kişi/lerin saat 11.10 ile 11.25, 14.45 ile 15.00 aralıklarında bu mevkiye hitap eden baz istasyonlarından yapılan telefon görüşmelerinin içeriğine müdahale edilmeksizin iletişim araçlarının diğer iletişim araçları ile kurduğu iletişime ilişkin arama, aranma, yer bilgisi ve kimlik bilgilerinin tespiti için TİB?e müzekkere yazılmasını talep? ediyor. Sonunda mahkeme heyeti talebi dikkate alarak bilgileri birkaç kez istemiş olsa da verdiği cevaplarda TİB kayıtları vermemek için elinden geleni yapıyor. Çünkü kayıtlar cinayetten beş yıl sonra yani 18 Ocak 2012?de silinecek. Şimdi avukatlar mahkemenin taleplerine rağmen bilgilere ulaşılamamasının adaleti engellemek olduğunu belirtiyor ve kanıtlar tamamlanmadan esas hakkındaki mütalaa verilemez diyorlar. Ve telefon görüşmeleri gibi daha ne kanıtlar eksik.

Bir cürm-ü meşhutun yani şahitli bir suçun davası olduğu kanısının yaygın olduğu, doğuştan kötürüm bir dava bu.,

Bu yazı ilk defa Vatan gazetesinde yayınlandı. Yazarın izniyle burada da yayınlanıyor…


Discover more from Erkan's Field Diary

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.