Simge Tezel: Saraçoğlu?ndaydım ? Bölüm 1: Yaşam Mücadelesi

Saraçoğlu?ndaydım ? Bölüm  1: Yaşam Mücadelesi

Bildiğiniz gibi dün gece hanım kadına, çoluk çocuğa Şükrü Saracoğlu Stadı?nda oynanan Fenerbahçe-Manisaspor maçındaydık. Bu uygulamanın çok tartışılan seksizm, feminizm, fanatizm, erotizm vs. ile bağıntılarını bir kenara bırakıyorum, zaten herkes böhür böhür tartışıyor. Büyük merak içinde kalktım gittim. Ne de olsa kadınlar çiçekti, stadı da çiçeklendirecekti. ?Öküz adamlar? orada olmayacaktı, böylece kimse bir yere sokamayacak, koyamayacak, annelerimiz rahat bırakılacaktı. Taciz zinhar yoktu. Tabii gürültü de doğal olarak daha az olacaktı. Mis.

Her şey maçın girişinde belli olmaya başladı. Metrobüse binerken gerilip gerilip koşa koşa kalabalığı iten ve sıra bekleyen 7 kişiyi devirmek dünyanın en normal şeyiymiş edasıyla boş koltuğa kurulan, ekseriyetle önünde de bi çocuk itekleyen teyzeyi bilirsiniz. Veya ortaokulda ?Alın top. Futbol oynayın? denilen kızların, sanki takım halinde hiç başka oyun oynamamış gibi bi topun peşinde deli gibi, hem de çığlıklar atarak koşup üst üste çıkıp birbirlerini paralamalarına şahit olmuş olabilirsiniz. Bir de aklıma, ana haber bültenlerinde izlediğimiz bir sahne geliyor: Amerika?de filanca gelinlikçi, modelleri 250 dolara satıyordur. Mağazanın açılış saatini cama yapışmış bekleyen ve cam kapı açıldığı an içeri bağırarak düşüp/saçılıp avazı çıktığı kadar çığlık atarak gelinliklere saldıran ablaları bildiniz mi?

İzdihamı anlatmaya tasvir yeteneğim ancak bu kadar yetiyor. Hayatımda hiç o kadar ezilmedim, savrulmadım, darbe yemedim. Çocuklar ağladıkça, anne eve götür beni istemiyorum maça gitmek eziliyorum canım acıyor dedikçe kadınlar daha da ittirdi küçücük çocukları kalabalığın içine, çocuğum bayıldı çekilin be diye herkese kafa göz dala dala. Sıraya girmeye çalışanları iterek dağıtanlar, merdiven trabzanlarından önce çocuğu yukarı fırlatıp sonra kendi tırmananlar, bağıranlar çağıranlar, tribüne ulaşmayı başarınca oturan kişilerle ciyak ciyak kavga edenler, ?hayatım sen şuna kim olduğunu bi söyle de sussun? diye çemkirenler?

Burada tabii biletsiz izleyicinin girişine izin veren ve her zamanki gibi kapasiteden fazla bilet dağıtan yönetimin payı çok büyük. Hadi nazik olmayayım, tamamen yönetimin hatası. En son 23 numaralı Türk Telekom girişindeki korkunç merdiven izdihamında (ki önce sırtımdaki çantam sonra koluna yapıştığım 21 yaşındaki kızkardeşim akıntıya kapılıp gittiler kollarımdan) tepedeki havalandırma borusundan simsiyah yoğun bir gaz üfletildi dışarı doğru ve tüm o izdihamda çil yavrusu gibi kaçmak isteyen herkes birbirlerini önce düşürüp sonra üstüne basarak harika sahnelere imza attılar. Bu sırada kimse birbirine avaz avaz bağırmaktan geri durmuyordu, aynı esnada yine çocukları popolarından ite ite demir trabzanlara tırmandırmaya çalışanlar faaliyete devam ediyordu. Stadın en tepesinde dehşet içinde bizi izleyen kişiler belki de yönetim kurulundandı, bilmiyorum ama kimse durumla ilgili iyileştirme yapmayı düşünmedi bile.

Şu medeniyet meselesi, sanılanın aksine, sanırım tam da cinsiyetle olmuyor. Hele ki kendi koşa koşa içeri girecek diye değil senin benim, çocuğunun bile kemiklerinin ezilmesine razı kadınlar.

 

Yarın: Statta Dişi Kanarya Pratikleri

 

fotolar: Habertürk’ten…


Discover more from Erkan's Field Diary

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.