Fransız kaldım: Türk futbolunda hep ofsayttayım
Farkındayım, çok hassas bir konuya değinmek üzereyim. Kusura bakmayın, Türkiye?de yaşıyorum, futboldan bahsetmem lazım. İstemesem de zaten günlük hayatımında sık sık futboldan bahsediyorum. Hepsi tek bir soru yüzünden. Üç kelimelik bir soru. Defalarca cevaplamamaya çalıştığım bir soru… ?Hangi takımı tutuyorsun??
İlk zamanlarda samimiydim. ?Aslında… şey… tutmuyorum? diyordum. ?Ne? Tutmuyor musun? Nasıl yani? Türkiye?de mi yoksa genel olarak bütün dünyada tuttuğun bir takım yok mu?? Esprili cevap: ?Benim için futbol, 1998?de bitti.? (Lütfen benimle alay etmeyin ve ?1998?de ne oldu?? diye bana sormayın.) Samimi cevap ise: ?Bütün güneş sisteminde tuttuğum bir takım yok. Açıkçası futbolla pek ilgilenmiyorum…?
Büyük hata. Çok büyük bir hata. Muhatabınız kişi ciddi bir futbol hayranıysa, o zaman yandınız. Sizi bir daha ciddiye almaz. Güneş sisteminden değil, size başka bir galaksiden geliyorsunuz gibi bakar. Bu yüzden samimiyet yerine, küçük pembe bir yalan öneriyorum. Yabancıysanız, bu avantajı kullanın! Memleketinizin bir takımını tuttuğunuzu söyleyin. Neden Türk bir takım değil? Çünkü aklınıza gelen ilk takım ismini söylüyorsanız, arkadaşınız bununla yetinmez, mutlaka yorum yapma gereği duyar, şampiyona hakkında düşündüklerini söyler. Yalnız değil. Televizyonunda her gün, gece yarılarına kadar canlı yayında futboldan konuşuluyor. Hayatımda ilk kez bunu Türkiye?de gördüm!
Şimdi… İstanbul?da yaşıyorum. Normalde İstanbul?u tutmam gerekiyor, değil mi? Keşke bu kadar kolay olsaydı! İFT, yani ?İstanbul futbol takımını? seve seve tutardım. Öyle bir şey yok maalesef, üç büyük takım arasından seçmem gerekiyor. Tamam, Beşiktaş?ta oturuyorum diye, Beşiktaş?ı tutarım. Olmaz. Nişanlım Galatasaraylı, Galatasaray?ı tutacağım. Ama arkadaşlarımın çoğu Fenerliymiş. Fenerbahçe?yi mi tutacağım? Komik olan şu ki, hepsi beni ikna etmeye çalışıyor. Sanki birini seçsem ne fark edecek?
Herşeye rağmen Beşiktaş?ı takip ediyorum. Hem de maç takvimine, televizyona ve maç sonuçlarına bakmadan! Çok kolay: Bir gün sokakta Beşiktaş formalı insanlar geziyorsa, çarşı heyecanlanıyorsa, demek ki bu akşam maç var. O gün saat 23 civarında şarkıları duyuluyorsa, muhtemelen Beşiktaş kazandı. Üstelik bazen sadece penceremi açarak maçı takip edebilirim. En azından golleri, kırmızı kartları ve Çarşı grubunun akıl dolu tezahüratlarını dinleyebilirim.
Gördüğüm kadarıyla Türkiye?de futbol, inanılmaz bir sosyalleşme aracı. Bunu kaçırdığım için biraz üzülmem gerekiyor. Aslında o kadar duyarsız bir insan değilim. Fransa milli takımının yada Türkiye milli takımının önemli bir maçı olduğu zaman, genelde izliyorum. Ama ikisi karşı karşıya geliyorsa, o zaman bir tarafı seçemem. İlgilenmediğim için değil, kalbim artık bu iki ülkenin arasında yaşadığı için…
Anne Andlauer
Foto: Onur çoban
http://fransizkaldim.wordpress.com/
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.