Uluslararası Hak İhlalleri Merkezi şeklinde iddialı bir isimle ortaya çıkmış oluşum, Sosyal Paylaşım sitelerine soruşturmasına biraz “old school” denebilecek bir alıntıyla başlamış. Sanırım kalkış noktalarını beğenmediğimi belirttiğim cevaplarımı raporlarına koymaya gerek görmemişler, ben de saçma deme hakkımı kullanıyorum.
Rapor şuradan indirilebilir. Cevabı yayınlanmış sevdiğim insanlara sözüm yok tabi. Ama tipik islamcı tarzının altını da çizeyim bu vesileyle. Kendi argümanlarını destekleyecek sözler kimden gelirse alırlar ama tersinde yok sayılırsınız…
Zamanında bana gelmiş sorular ve verdiğim cevaplar:
Sorular
1) ?Utanma? duygusu üzerine uzun yıllar araştırmalar yapan Rowland Miller, ?Facebook ve Twitter gibi sosyal paylaşım sitelerinin utanmayı unutturduğu?nu iddia ediyor. Sözkonusu iddiadan hareketle, siz, sosyal paylaşım sitelerinin bireysel/toplumsal değerlerin yitirilmesine zemin hazırladığını düşünüyor musunuz? Neden?
2) Sosyal paylaşım sitelerinin toplumsal yaşam ve bireyler arası ilişkilere dair olumlu/olumsuz yönleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Not: Yanıtlarınızı info@uhim.org adresine gönderebilirsiniz.
1) Düşünmüyorum. Miller?in Utanma üzerine uzun yıllar araştırma yapmasına rağmen daha çok yeni olan sosyal medya araçları hakkında çok sığ bir perspektife sahip olduğuna ve de yeterince çalışma yapmadığına inanıyorum. Her medya aracını olduğu gibi sosyal medya araçlarını da hala öğrenme süreci içindeyiz. Bu yüzden paylaşılan bazı ?utandırıcı kişisel? şeylerin çoğunlukla nerelere ulaşabileceği bilinmeden paylaşılıyor. Öğrenildikçe daha çok kişinin ?privacy? ayarlarını güncellediğini ve sergilediği şeyleri azalttığını görüyoruz. Facebook?ta arkadaş sayım 1500?e yakın. En az 5 yıldır kullandığım Facebook?ta utanma duygusunun kaybolduğuna dair bir işaret görmedim.
Başka bir açıdan bakarsak, aslında tüketim toplumunun gelişmesiyle paralel olarak dönüşen mahremiyet kavramının kazandığı yeni anlamların işaretleri sosyal medya araçlarına yansımaktadır ama burada sosyal medya daha çok yansıtma işlevine sahiptir.
2) Literatür ve kamuoyu daha çok olumsuz yönler üzerine yoğunlaştığından ben olumlu tarafları vurgulamak istiyorum. Kişisel görüşüm de olumlu yönlerin daha çok oluşu yönündedir. İddiaların aksine sosyal paylaşım siteleri insanları online bir dünyanın içine hapsetmiyor. Online ve offline arasında giderek artan bir entegrasyon sağlıyor. Varolan ilişkilerin paylaşımlarla daha zenginleşmesini sağlayabiliyor. Ya da bireyselliğin yanında kolektif üretimi mümkün kılacak bir potansiyeli ortaya çıkarıyor. Haber okumaz dediğimiz gençler, en azından paylaşım siteleri üzerinden paylaşılan haberleri görüyorlar, çeşitli düzeylerde medya üretimi yapıyorlar (video yapmak gibi), örneğin afet dönemlerinde konvansiyonel medyanın ulaşamadığı alanlardan vatandaşlar haber yapabiliyorlar, hak ihlallerinin duyurulmasında öncülük edebiliyorlar. Kısaca sosyal paylaşım siteleri katılımcı bir kültür için zemin sunuyorlar, bundan sonrası vatandaşlara kalıyor?
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.