Cengiz Aktar: Israr ve dayatma

http://imggaleri.hurriyet.com.tr/LiveImages%5CFoto%20Haber%5C839%5CHrant%20Dink%20davas%C4%B1%20duru%C5%9Fmas%C4%B1%5C29.jpg

Bahar yorgunluğunun yanında giderek ağırlaşan siyasetin yorgunluğu sırtımızda, beynimizde.  Hrant?ı öldüren tetikçilerin bugün yapılacak 17. duruşması bile kâfi. İçeride ve dışarıdaki gelişmeler yetmiyormuş gibi bir de siyasetçilerin insanı açıkça enayi yerine koyan beyanları.   İşte ?iç ferahlatıcı? bir potpuri daha.

Nükleer manzara

Japonya?daki felâketten herkes ders çıkarmaya çalışıyor. Japonya?nın tüm enerji altyapısını gözden geçireceği haberleri geliyor. Dünyanın en enerji oburu ülkelerinden biri olan Çin dahi endişeli. Üstelik ülkede ciddî bir kamuoyu baskısı filan da yok. Mevcut santraller gözden geçiriliyor, yeni santral kararları ise dondurulmuş. Bugün ısrarla ?nükleer santral yapacağız? diyen tek bir hükümet var, o da bizimki. Yabancı gazeteci ciddî ciddî bana soruyor: ?Türkiye?nin bilip de dünyadan gizlediği bir şey mi var?? Taner Yıldız?ın beyanıyla cevaplayalım: ?biz nükleerden vazgeçtik diye dünya da vazgeçecek değil. Bu nedenle, dünya 442 nükleer santrali kapatma kararı almadıkça biz de kararlılığımızı gözden geçirmeyiz?! Hükümetin anlamadığı bir şey var: Halk nükleerden korktu bir kere!

Fahrenheit 451

Başbakan Marmaray ile ilgili olarak ?çanak çömlek? itirazını yineledi: ?Ne yazık ki, Osmanlının torunu olduğunu zannettiklerimiz ?burada çanak çömlek var? dediler, önümüzü kestiler. İnsandan daha kutsal şey olabilir mi? Her şey insan için olacak. 3 yılımızı yediler çanak çömlekten. Yazıktır, günahtır. Bunun maliyet hesabını yapıyor musunuz? Bunların böyle bir derdi yok.? Şimşeklerine maruz kalanlar arkeologlar, kent korumacılar, kalkınma saplantısı sonucu memleketi boydan boya asfalt, beton, baraj haline getirmeye çalışan ideolojiye karşı bir nebze duyarlılık temenni edenler. İnsanın sade parayla yaşamadığını bilenler.

Kurgubilim ustası Ray Bradbury?nin 1953?te yayımlanan kült kitabı Fahrenheit 451 Ahmet Şık?ın kitabının toplatılan müsveddesi münasebetiyle hatırıma geldi. Kitap, o zamanlar yeni palazlanan ?Amerikan tarzı hayat?ın keskin bir gözlemidir. Gözünü tüketim hırsı bürümüş, otomobil ve televizyon müptelası, kitap düşmanı bir Amerika?yı anlatır Bradbury. Kitapları yakmak da kitabın kahramanı olan itfaiye erinin mutad görevidir. Bradbury?nin Amerikası ziyadesiyle gerçek oldu sıra AKP?nin Türkiyesinde.

Tehlikeli eşik

Nitekim geçen hafta temel hak ve özgürlükler konusunda çok önemli bir eşik geriye doğru aşıldı. Yayımlanmamış bir kitabın müsveddesini toplatmak üzere emniyet İthaki Yayınevi ve Radikal Gazetesi?ne baskın düzenledi. Savcının talimatında şu bölüm tüyler ürpertici: ?İmamın Ordusu isimli doküman ve tüm nüshalarına veya kitap taslağına, üçüncü kişilerde bulunan nüshalarına, kitap haline dönüştürülmüşse suretlerine içerik olarak aynı mahiyetteki evrak ve tüm nüshalarına el konulmasına ve muhafaza altına alınmasına şüphelinin avukatına da bir nüshasını verdiğini beyan ettiğinden avukatındaki nüshalara da el konulmasına mahkeme kararına rağmen vermeyen veya vermek istemeyenlerin ellerinde bulunan nüshaların temini için gerektiğinde arama ve el koyma kararı talep edilmesi, bulunması muhtemel diğer adreslerin tespit edilerek bu adresler için de arama kararı talep edilmesi aksine davranışın hem CMK 124 hem de örgüte yardım suçu oluşturacağının bildirilmesine…?

Bu manzara özgürlükçü bir anayasa hazırlığında olan Türkiye?den; Ortadoğu?nun ardı ardına infilâk eden ceberut rejimlerinden değil. Her türlü bilginin insanın üstüne neredeyse boca edildiği bir çağda bilginin gizlenilmeye, yasaklanmaya çalışıldığı Türkiye?den.

AB ile yapılan müzakerelerin çerçevesini belirleyen belgenin 5. paragrafında şu ifade var: ?Türkiye?de, Birliğin temelini oluşturan özgürlük, demokrasi, insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin ciddî ve sürekli olarak ihlal edilmesi durumunda, Komisyon kendi inisiyatifiyle veya üye devletlerin üçte birinin talebi üzerine müzakerelerin askıya alınmasını tavsiye eder?? Ne nükleer felâketi, ne kenti, ne doğayı, ne demokrasiyi ne de sonuçta insanı takan hükümet AB?yi takar mı? Ama hükümetin tek kıstası olan ?para? takar.

 

Bu yazı ilk olarak 27 Mart 2011’de Vatan gazetesinde yayınlandı. Yazarın izniyle burada da yayınlanıyor. E.S.


Discover more from Erkan's Field Diary

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.