Bilgililer cevap veriyor.

Burası Bilgililerin katkılarına açık…Yeni yorumlar geliyor…

http://farm3.static.flickr.com/2287/3541243343_4213c963f7.jpg

A Facebook etkinliği burada. VCD öğrencileri de şu blog etrafında örgütleniyor.

Göktuğ Özen:

“Okulumda ?Porno? çekilmiş?
Okulumda ?porno? çekilmiş ve inanın hiç rahatsız olmadım, çünkü aklıma FTV?den bir hocanın ?mezun olduktan sonra çıplak bacak gösterseniz dahi sansürlenir ama burası bunun yeri değil? cümlesi geldi.
Okulumda ?türban? hiç bir zaman tam anlamıyla yasak olmadı ve inanın hiç rahatsız olmadım, çünkü rahmetli İsmail Cem?in bu okulun hocasıyken söylediği ?İnsanların kafasının örtülü olup olmamasını dert etmeyin, beyinleri örtülü mü ona bakın? cümlesi aklıma geldi.
Bu okul Ermeni Konferansı da yaptı, Hocalı?da Ermenilerin ne yaptığına dair de konferans yaptı.
Bazılarına göre, bu okul Amerikalı?da oldu Amerikan düşmanı da; Sosyalist de oldu, Milliyetçi de.
Listeyi uzatmak mümkünse de, bana göre işin özünü anlatıcak kadar örnek var yukarıda. ?Düşünce ÖZGÜRLÜĞÜ? farklı düşüncülere yasaklar konulması değildir.
Bu okula girdiğim de okulun sloganı ?OKUL İÇİN DEĞİL, YAŞAM İÇİN ÖĞREN? idi, belki şaşıracaksınız ama inanın hiç üzerine günlerimi tüketip ne diyor acaba diye düşünmedim. Sadece durdum ve çevreme baktım.”

Berkay Büyükşener:

Türkiyenin en özgürlükçü üniversitesi olarak geçinen okulum BİLGİ ÜNİVERSİTESİ, son yasanan olaydan sonra 3 öğretim görevlisinin işine son verdi. Kürtçe seçmeli ders olarak seçilebilen, tüm tepkilere rağmen ermeni konferansı düzenlenen, hiç bir üniversite okula türbanlı girişe izin vermezken izin veren, lezbiyenler gayler ogrenci klubu olan bi üniversitede bitirme tezi porno film çekilmiş çok mu ?

Emre Erbirer:

“Üniversite tanımı itibariyle “bağımsız ve tüzel kişiliğe sahip”tir. “Üniversite, felsefi tartışma ortamında akıl sürecini duygusal sürecin önüne alarak kişilerin olayları görerek ve tartışarak farkına varılabilirliğini sağlayan ortamlardır.” Bu tanımdan yola çıkarsak özgürlük ve demokrasinin ayrıca ele alındığı ve en ateşli olarak savunulduğu bir platformda özgürlüğün bu kadar kısıtlanması ve yapılanların meşru kılınması için her türlü bahanenin bulunması kabul edilemez. Zira sivil polisler, soruşturma açılmadan kapanan ve kilitlenen kapılar, sökülen bilgisayarlar, okuldan atılan hocalar, kimlik soran güvenlikler bir üniversite ortamının unsurları değil. Bunun akademik bir proje olduğu unutulmamalı ve ona göre hareket edilmeli diye düşünüyorum.”

Eren Demir:

Tacizcinin, tecavüzcünün pervasızca sokaklarda turladığı bir ülkedeki iki yüzlü namus anlayışına katıldığı için Bilgi Üniv de sınıfta kalmıştır. Çocuk belki Türkiye’nin belki Avrupa’nın en büyük porno film yönetmeni olacak. Tezinde çekemeyecek de nerede çekecek?

Melis Büyükdumanlı:

Yaşadığımız ülkenin kimler tarafından yönetildiğini, kimlerin azınlığı kimlerin çoğunluğu oluşturduğunu, tarihi boyunca sürü mantığının en iyi örneklerinin sergilenmiş olduğu bir ülke olduğumuzu düşünerek bakınca, şaşırtıcı olan hiçbir şey yok aslında. Her yerde dolaşan ?olmaz olsun böyle üniversite? ya da ?vurun kahpeye? içeriğini aşamayan sığlıkta haberler ve okuyucu yorumlarını görmek, ?daha önce Bilgi?de neler yapıldı, bunu niye bu kadar büyütüyorsunuz? gibi yorumlarla tümden gelimci bir yaklaşımın yorumlarını okumak, olayı çağrışımsal bir şekilde hemen 900lü hatlarla bağdaştırmak, kötü porno esprileri, bilinçsiz ve gazetecilik etiklerine uymayan habercilik örnekleri, türban yasağı ile karşılaştırmalar yapmak ve hatta öğretim görevlilerinin işten çıkarılması?
Evet, ben 22 yaşında bir üniversite öğrencisi olarak bunlara şaşırmıyorum; sadece böyle şeyler yaşandığında şaşırabileceğim ve çoğunluğun ?bilincine? güvenebileceğim bir ülkede yaşıyor ve okuyor olmayı isterdim?

Yapılan şeyin gazetecilik olmadığı, toplumun düşünmeden verilmiş ?ahlaki? tepkiler içinde olduğu, bahsi geçen -özellikle- kız oyuncuya yapılanın gazeteler ve diğer yayın organları tarafından yapılan bir istismar olduğu bir gerçek; ancak ben bunlara göz yuman, yanlışlara arkasını dayayan, yaratıcılığı ve özgür düşünceyi savunmasıyla bilinirken bunları hiçe sayan ve hem öğrencilerini hem de öğretim görevlilerini bu duruma düşürenin benim 4 yıl önce mutlulukla girdiğim ve 4yıl boyunca bir çok yerde bulunamayan özgürlüklerin içinde okuduğum okulum Bilgi Üniversitesi olduğuna inanmak istemiyorum?

Elif Akgül:

Cüneyt Özdemir 02.01.2011 yazısında, okuduğum üniversitede (İstanbul Bilgi Üniversitesi) bitirme projesi olarak çekilen bir porno filmden bahsetmiş. O filmin çekilmeden önce tartışıldığı vize jürisinde ben de vardım. Hatta jüri esnasında katılımcılardan biri eleştirisini dile getirirken patriyarkal (kolayca erkek egemen diyelim) bir argo sözcüğü kullanmıştı. Bu olaya karşılık tepkimi dile getirdiğimde porno film çekilmesi ile ilgili bir problemim olmadığını söylememe rağmen akademik muhafazakarlıkla itham edilmiştim.  İşe bakın ki bu yazı ile pornonun içeriği değil kendisi demokrasi konusu oldu.

Cüneyt Özdemir?in yazısında  ?Porno, bir toplumun cinsellik denildiğinde en uzağa atılan taşıdır. Bir özgürlük barometresi, tahammül derecesi, muhafazakârlık terazisidir.? diye tanımlamış. Bense porno ve pornografiyi bir toplumun kendi cinselliği ile kurduğu en samimi dil olarak tanımlamayı seçiyorum. Bu dil aslında o toplumun cinselliğinin (ki cinsellikten kastım sadece seks, penetrasyon ya da  heteronormatif erotizm değil) en karanlık yönleri kadar aslında o toplumun cinsel açıdan neye ihtiyaç duyduğunu da gösterir.  Örneğin genel olarak ?heteroseksüel erkek cinselliği? hedef alınarak çekilen lezbiyen pornolarının lezbiyenlerden aldığı eleştiri bu pornoların kendi cinsellikleriyle hiçbir alakası olmadığı, sadece erkek tatminini hedeflediği yönündedir.  Bu yüzden aslında porno, izleyenin ve toplumun çoğu zaman kendi kendisine bile itiraf edemediği gerçeklerle yüzleşmesidir.  Heteronormatif, erkek, penetrasyon odaklı, kadınları dışlayan, lgbtt bireylere nefret duyan bir toplumda porno da olağan olarak en temelde erkek egemendir.  Tıpkı seksin, erotizmin, aile yapısının, akademinin,  devletin vs.nin olduğu gibi. Ama ne var ki insanlara kendi yüzlerini en gerçek gösteren alan olduğu için belki porno sinemanın üvey evladıdır. Hatta bazılarına göre sinema bile değildir. Çünkü bizim ideal dünyamızda (!) seks mutlaka bir erkek ve bir kadın arasında 2 kişiyi içerecek şekilde kapalı kapılar ardında yorgan altında yapılmadır. Ve mümkünse hakkında hiç konuşulmamalıdır.

Ne yazık ki Cüneyt Özdemir?in yazısı da bu ahlakçılıkla kaleme alınmış. Talihsiz ki yazıda ?her ergen erkeğin rüyası olan porno film yönetmenliği? diye geçen bir cümle de var. Bu noktada bir kadın olarak hem de film izlemeyi seven bir kadın olarak benim de Cüneyt Özdemir?e bir şey söylemem lazım. Cüneyt Bey kadınlar da porno izler. Hem de dalga geçmek için falan değil zevk almak için. Porno film yönetmeni de olmak isterler, porno yıldızı da. Çünkü kadınların da cinselliği vardır. Ve bir sinema öğrencisi olarak eklemek istediğim şey de bir filmi çekmek için 6 kişiye ihtiyaç vardır, filmin genresı istisnai bir durum yaratmaz.

Pornografinin demokrasi ile tahammül ile ilgisi yoktur. İnsanın ve toplumun cinselliğini kabul etmesi ile ilgisi vardır. Aslında bedene dair bir şeydir. Zevkin, ihtiyaçların ahlakla, kurallarla, dizginlenemeyeceğinin kanıtıdır. Ve toplumsal cinsiyetin aynasıdır. Sırf, ana akımı patriyarkal olduğu için pornografiyi yasaklayacaksak;  çoğu ırkçı, cinsiyetçi, militarist ve nefret yüklü olduğu için aksiyon sinemasını da yasaklayabiliriz. Ama aslında önemli olan aynaya bakma cesaretidir.  Sayın Cüney Özdemir eğer pornonun yansıttıkları hoşunuza gitmiyorsa, aynayı kırmak yerine yansımayı değiştirmeyi deneyin.

Aylin Turan:

Asil konusulmasi gereken yeni yonetimin bolumu kuranlarla olan derdidir. Bu sadece VCD’de degil, onemli bolumlerden bir digeri, Bilgisayar Bilimleri’nde, de gozlemlenebilir ( http://wp.me/p1gztl-E ). Bilgisayar Bilimleri ogretim uyeleriyle herhangibir uzlasma istegi yok. Kurulan Bilgisayar Muhendisligi Bolumu bastan kendi
politikalarina uygun davranacak ogretim gorevlileriyle olusturuluyor. Sosyal bilimler agirlikli ve her konunun cok kapsamli, kisitlama olmaksizin tartisilabildigi bir universiteyken Ferhat Kentel gibi onemli akademisyenlerin ayrilmasi ve muhendislik bolumleriyle MYO’nun acilmasi buyuk degisimlerin isaretleriydi zaten. Kendi kafasina uymayan ve universitenin sagladigi (saglamakla yukumlu oldugu) ozgurlugu sonuna kadar kullanan gruplar teker teker tasfiye edildi, ediliyor. Yeni yonetimle birlikte Bilgi’nin ovunc kaynagi olan ve benim de bu okula girip 2 bolumden mezun olmami saglayan burslarin degisen niteligi de ozgur universite, egitim yuvasi, firsat esitligi
gibi kriterlerin eskisi kadar onemli olmadiginin bir gostergesi. Cikan haberler bahane olmus, Ihsan Hoca’nin gorevine son verilmesi zaten okuldan uzaklastirmak istedikleri kisilerin isine son vermekten cekinmediklerinin gostergesi ayni zamanda. E-1 binasindaki odalarin kilitlerinin degistirilmesi, harddisklerin kopyalanmasi da geride
kalanlara gozdagi veriyor. Baska bir tutum takinip, tezin tartisilacak bi durumu yok, ciplaklik – cinsellik vs tabu degil, ozellikle sanat okullarinda sansur olmaz gibi
bir aciklama yapsa bu kadar olay cikmayacak, twitterda konuyla ilgili 3 ayri trending topic ( Bilgi Universitesi, Ihsan Derman ve #e1leaks ) olmayacakti. Bolumler kuruldugundan bu yana verilen emege yazik oldu. Bilgi’yi diger universitelerden ayiran, guzel organizasyonlari basariyla tekrarlayan bolumleri bitirdiler. Uzucu, kimileri icin de cok sinir bozucu

Yusuf Kasuto:

Asıl sebebi bence çok farklı yerlerde aramak lazım. Geçen sene yapılan sendika olaylarının bu sene bir anda sessiz sedasız kesilmesi, bu oluşuma büyük katkıda bulunan İhsan Derman’ın geçtiğimiz sene verilen bir tez üzerine geçen sene değil de şimdi gönderilmesi… Acaba geçen sene gönderilseydi başka sebeplerden olduğu anlaşılacak mıydı? Herhalde anlaşılacaktı.. Peki bu kıyım “soruşturma kapsamında” bahanesiyle devam edecek mi? Herhalde edecetir…

Elif Keskinkılıç

Bilgi Üniversitesinde porno çekilmesi haberi ile başlayıp budaklanan olaylar zincirinde, perde arkasında kalan, henüz ortaya çıkmayan bir boyutun kokusu burunları deliyor. Konu üzerine hiçbir uyarı ya da araştırma olmadan 3 akademisyenin görevine son vermek, yönetimin niyetleri ile ilgili şüphe uyandırdığı gibi üniversitenin şimdiye kadar çizdiği imajı da yerle yeksan etti. Daha öncesinde Fatih Özgüven, Tuna Erdem gibi isimlerin kaybına yol açan olaylar, yeni yönetimin endişesinin kaliteli eğitim olmadığının bir göstergesiydi zaten.

Şimdi esas gündeme getirilmesi gereken Bilgi?deki akademisyenlerin tavrı olmalı. Sadece öğrenci ve bölümdeki akademisyenleri ilgilendirecek bir mevzu olan bitirme projesinin içeriği ile ilgili yönetimin müdahalesine taviz verilmemesi gerekiyor. Böyle bir taviz, bundan sonrasında, en basitinden, projesinin normatif degerlendirmelere maruz kalacagını düşünecek öğrencinin yaratım süreci için bile çok sıkıntılı. Akademisyenlere sahip çıkılması gerektiği kadar öğrenciye de sahip çıkılması gerekiyor. Bir porno projesinin bu kadar olay olması, onca dosyası açılmamış, gizli kapalı tutulan tecavüz davalarının oldugu bir ülkenin iki yüzlü ahlakçılığını tekrar göz önüne serdi. Bu ikiyüzlü ahlak anlayışına göre esas tehlike tecavüz vakaları değil, bir kadının kendi rızasıyla pornoda oynaması, ve öğrencilerin ?biz porno çektik? diyebilmeleridir. Bilgi Üniversitesi yönetiminin, Reha Muhtar tarzı habercilik yolunda hızlı adım ilerleyen Cüneyt Özdemir gibi medyacıların yönlendirmesi ile harekete geçen ahlakçı ve gelenekselci tepkinin karşısında durarak, şimdiye kadar zihinlerde yarattıkları Bilgi Üniversitesi imajına uygun bir tepki vermesi gerekiyordu. Nitekim okula kilit vurma ve akademisyen atma projeleriyle transkriptlerinden bi ömür çıkaramayacakları bir “D” aldılar. Bizi bu kadar utandırmış olmanın hesabını nasıl verecekler bilmiyorum ama yaptıkları en iyi hesabın para hesabı olduğunu tahmin edebiliyorum.

Nazım Can Tunç:

Üniversite: Eflatun ve Aristo?nun hiçbir politik ve dini baskı unsuru olmadan öğrencileri ile felsefi tartışma yarattıkları ortamdan esinlenerek günümüze kadar evrensel ölçekte bağımsız ve tüzel kişiliğe sahip kurumlardır.(Wikipedia)

İnsanların hayatına, düşüncelerine ve tercihlerine bu derece karışılan, iyinin ve kötünün ayrımının hep başkaları tarafından yapıldığı, eğitimde ve ahlakta bazı düşüncelerin fanatiği olarak yetiştirildiğimiz canım ülkemde cübbeli gazetelere keyifle manşet olabilecek bir haber: ?Üniversitede Porno Çektiler.?

İçinde somut bir ?porno? kelimesi barındırdıgından birçok kesiminin ilgi odağı olmuş, kiminin eli hemen çüküne gitmiş, kimi kınamış ama link aramış, kimi de okumuş geçmiş.

Okul da hemen imajım zendeleniyor diye binayı ablukaya almış, öğretim görevlilerini atmış, kaygısını dile getirmiş. Demek ki bu kadar özgürlükçüyüm diye geçinmenin de bir sınırı var. Okul yönetimin bu olaya baktığı taraf, özgürlüğe ne taraftan baktığını da gösteriyor.

Bir bitirme tezi, proje, ödev, sunum adi her ne halt ise okulda yapılan bu ?şey?in akademik olmadığını, rezillik, kepazelik hatta haber altı yorumları ile; ?bunları cezalandıracaksın!!1, soyusuzlar bu mudur demokrasi özgürlünk anlayisiniz.? Diye dile getiren bir çok insanın da aslında üniversite mantığına ne kadar da uzak olduğu açıkça görülebilir.

VCD, POV ya da FTV öğrencilerinin kullandığı ekipmanların kutsal birer alet olduğu ve bunlarla sadece belirli bir sanatsal kaygı güdülerek,  ?burada varoluşçuluğu anlattım? gibi projeler yapıldığı kanısı varsa yıkılsın! Hergün binlerce porno, Boğazda martı resmi, düğün, sünnet, Plan 9 From Outer Space çekiliyor.

Bir hocamız derste sürekli ?Bilginin (üniversite olan değil) bir değeri kalmadı, önemli olan onu uygulayabilmek? der.

İnsan cinselliğinin en bayağı şekilde anlatıldığı porno filmlerden insanların bu derece korkması ya da bir diğer deyişle korkutulması ve bunun yasak, kötü olarak empoze edilmeye çalışılmasının arkasında, insanlara ne yapıp yapmayacaklarını söyleyerek ve bunları yasaklar ile pekiştirerek insanları kontrol edebilme arzusu yatmaktadır. Medya da bu arzunun esiri olmakta ve insanlar daha bunların tartışmasını yaparken bir grup kesim istediğini almaktadır.

Artık bazı şeylerin değişmesi lazım.

NOT: Bu yazıyı okurken lütfen DNS ayarlarınızı değiştiriniz.


Discover more from Erkan's Field Diary

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

5 thoughts on “Bilgililer cevap veriyor.”

  1. Universitede sabit diskler sokule, binalar kitlene, ogrenci ve akademisyenler binadan guvenlik nezaretinde cikarila! Laureate Cuntasi E2’de de gaz vanalarini mi acik unutacaksin.. Queer estetik dersinde catir catir porno izledik yarim yil!!!

    Reply
  2. http://www.facebook.com/#!/event.php?eid=187143067964258

    Görüşlerimizi http://bilgivcdogrencileri.tumblr.com/ adresinde toparlamak üzere bu etkinlik sayfasında ve bilgivcdogrencileri@gmx.com adresi ile paylaşabiliriz.

    02 Ocak 2011 pazar günü saat 18:30 sularında İstanbul Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı, Fotoğraf ve Video ile Film ve Televizyon bölümlerinin binası E1’in üniversite yönetimi tarafından boşaltılarak ablukaya alınmasıyla başlayan ve ardından bölüm başka ve iki ö…ğretim görevlisinin atılmasıyla devam eden olaylara karşı, ‘Bilgi VCD öğrencileri’ olarak, daha organize olabilmek ve neler yapabileceğimizi tartışabilmek için bu etkinlik sayfasından faydalanabiliriz.

    Reply
  3. Memleket üniversitelerinin sahip olduğu özgürlük ortamı ortalamasının çok üzerinde bir üniversitenin yönetiminin tipik medya tepkisine ve evhamlı ebeveyn e-maillerine karşı makul ve akademik bir tavır takınamamış olması utanç verici. Yarın başka derslerimizin, projelerimizin, toplantılarımızın benzer sığlıkta hedef gösterilmeyeceğinin garantisini kim veriyor? Çünkü evet Bilgi’de bugüne dek yeri olmayan şey tahammülsüzlük, gerekçesiz sınırlama ve akademik kısırlaştırmaydı. Cüneyt Özdemir’in mevzuyu ele alış şeklinin en az Rektörlük tepkisi kadar sorgulanması gerekiyor. ‘çocuğumu porno çekilen okula göndermem’ diyecek, bir üniversiteye çocuk gönderilen kindergarden gözüyle bakan potansiyel müşteriler için ‘şu güzel ortamı’ bozmaya kalkacaklarsa bilmelerini isteriz ki Bilgi’nin hedef kitlesi pornocu okul istemiyoruz diye ağlaşan insanlar değil şu ülkede nefes alabilecekleri akademik ortamı arayan insanlardır.
    Terbiyeci ellerinizi, yılan dillerinizi ve kem gözlerinizi üniversitelerden çekin.

    Reply
  4. Biz Bilgililer ve bu okulu “BİLGİ” yapan değerli hocalar, ahlaklarımız farklı, amaçlarımız farklı. Çoğumuz için gayet normal bu proje, ilk defa görmedik biz popoyu, memeyi ve daha nicelerini projelerde. Biz insanları yadırgamayız, yargılamadığımız gibi. Herkes istediğini yapmakta özgürdür, dönüp bakmayız herkesin garipsediği şeylere. Bizim ahlakımız, bu ülkede yaşayan çoğu insanın ahlakı gibi belden aşağıda değil çünkü. Bedri Baykam’ın da dediği gibi ” bu okulda hala Oğuz Özerden olsaydı, hançerlemezdi Bilgi kendini”. Hocasını bir dakikada satmazdı, arkasında dururdu. Sloganı buydu çünkü okul için değil hayat için öğreniriz biz. Rezalet, sapkınlık diyen gazeteciler var, araştırmadan, kopyala yapıştır haber yapan haberciler var. Görseler, taşlayacak olan vatandaş var. Bu kadar tepkilisiniz çünkü sizin ahlak anyışınız ters. Hani dedi biri “işte gözünü sevdiğimin özel üniversitesi” diye… Bilgi, o söylediği üniversite kapsamında biryer değilDİ. Oyuncak gibi sabahtan akşama kadar oynanacak bir konu olmadığını, herşeyi karıştırdıktan sonra anlamıştır belki. İçine girmeyen göremez, iletişim fakültesi kalbidir Bilgi’nin, VCD ve POV da iletişim fakültesinin. İşte bu kalbe hançer saplayan, değerli(!!!) Yeni Bilgi Yönetim’e de saygılar. Yıllarca ayakta kalan, parmakla gösterilen bir yuvayı, kendi ellerinizle tersine döndürdünüz, sizler bırakın yönetimi “Bilgi Ailesi” ne de yakışmıyorsunuz.

    Reply

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.