Aslı Telli Aydemir (@aslitelli)’den II. Ulusal Yeni Medya Kongresi Üzerine Ve bir ortak metin….

II. Ulusal Yeni Medya Kongresi Üzerine: Okuryazarlıkların Kesişimselliği ve Öğrenme Sanatları Diyalektiği [1]

Aslı Telli Aydemir

Mart 2015

Neden yeni medyayla uğraşıyorum ki ben?

Yoksa yeni medya mı benimle uğraşıyor?!![2]

Yıl 2001. Mustafa Kemal Üniversitesi’nde Türk Kütüphaneciler Derneği’nin düzenlediği “Dijital Kütüphaneler ve Arşivcilik” başlıklı kongresine “Elektronik Kütüphaneler ve Kronik Amnezinin Siber-Akut Tedavisi” adlı bir bildiriyle katılıyorum. Sunumum esnasında kavramlar tanıdık gelse de birçoklarına göre havada uçuşan bir hoş sada kıvamında…Bunun birkaç nedeni var aslında. En dikkat çekici olan birçok siber-jargonun Türkçe’ye kazandırılmamış olması. Hiç kuşkusuz biz araştırmacı-akademisyenler, bu konuyu ciddiye alıp alan yazınına Türkçe terim çevirileriyle, gerekirse tartışma platformlarında görüş paylaşarak katkıda bulunmalıyız. Ancak bununla kalmaması da şart. Zira terimlerin yerleşmesi, toplumun ta son kullanıcıya, deyim yerindeyse geç adapte olan teknolojiye uzak kişilere ulaşana kadar yeni ve farklı kullanımları sindirmesini sağlamalı. Bunun için de çapraz okur-yazarlık şart!

Çapraz okur-yazarlıktan (transversal literacy) ne kast ediyorum? Okuduğunu anlamakla kalmayıp, metin ya da çoklu medya hakkında eleştirel düşünebilen, sorgulayabilen bir toplumsal sermayeden söz ediyorum aslında. Başta Hasan Akbulut, Mutlu Binark ve Tuğba Asrak Hasdemir hocalar olmak üzere bu konuda ciddi emek harcayan ve izleyenlere düşün yolu açan engin zihinler vardı bu yılki II. Ulusal Yeni Medya Kongresi’nde. Tema Yeni Medya Okuryazarlığıydı. Mustafa Akgül hoca bize açılış konuşmasında, “Ben ilk bilgisayar ve internet Türkiye’ye geldiğinde de buradaydım. Meraklanmayın, hala ümit var. Direnmeye devam☺” mesajı verdi. Tüm dijital gözetim, engelleme, bloklama ve hukuk dışı müdahalelere rağmen, anlık da olsa rahat soluk almamızı sağladı deneyimi ve birikimiyle sevgili Akgül hoca. Burak Özçetin’in savunma sanatlarında önerdiği 4 ayrı kulvar ve yöntembilim bizi tekrar ayılttı ve mücadelenin çetin ama mümkün olduğunu hatırlattı.

Hiç unutmayalım, n’olur, hepimizin internet deneyimi kayda değer. Bir kısmı belki de hatırlamak istemediğimiz maceralarla, ilişkilerle, belki de yaftalamalarla dolu. Ama o kısmından öğrendiklerimiz, diğer kısmına değer katıyor olmalı. İşte tam da bu noktadaki diyalektik arzuları, kararsızlıkları, heyecanları, belki de pişmanlıkları paylaşmamız için bir yol açıldı milenyum sonrası: Adına Dijital Hikaye Anlatıları diyorlar. Transmedya öykülemesi diyenler de var. Çoklu medyanın, medyanın geçişkenliğinin ve birlikte varoluşunun adeta kutlandığı bir noktada, tam da kesişim noktasında üreyen bir yöntem. Burcu Şimşek’in bu bağlamda Türkiye’ye taşıdıkları çok değerli ve işte geçen hafta kongre esnasında yaptığı atölyeyle paylaşma olanağı buldu meraklılarıyla: http://yenimedya.org.tr/content/at%C3%B6lyeler

Şeylerin interneti kavramını sık duyar olduk literatürde; tam olarak üzerine eğilen ve geleceğe dönük getirilerin neler olabileceğini masaya seren ilginç bir atölye çalışması da Ahmet Sabancı’dan geldi. Eminim bundan sonra internetten konuşurken “şey” dersek, ifade zorluğu çekip araya sıkıştırdığımız kelimeden çok daha fazlasını kast ettiğimiz anlaşılacak(!) Mehmet Atakan Foça’nın “Dijital Çağda Doğrulama Atölyesi” de bir başka keyifliydi. Paylaşılan görsellerin teknik özelliklerinden tutun, olay anını belli fiziksel-coğrafi-tarihi-kültürel özelliklere bağlı olarak irdeleyip doğru olanın izini sürmenin yollarını hep birlikte aradık. Açık kaynak olarak varolan belli araçlar dışında özgür yazılım kullananlara yönelik de araç önerileri pakedi oluşturmak üzerine yapıcı eleştirimi atölyenin hemen sonrasında ilettim. Atakan’ın kısa zamanda bu konuda da kendini yenileyeceğine eminim.

Yeni medya sanatlarına farklı bir soluk getiren “Dalgalar” atölyesi, Veri Gazeteciliği ve her zamanki Crypto-Party etkinlikleri de farklı yelpazeye yönelik etkinliklerdi ve oldukça ilgi çekti. 480 tekil katılımcıya yüz-yüze ulaştığımız, sayısını bilmediğim oranda canlı yayını izleyen, bizlere tweetleriyle ve sosyal medya paylaşımlarıyla destek olan herkese müteşekkiriz. Bu alana gönül veren öğrencilerimiz bizi yalnız bırakmadı. Yerine göre basit gibi görünen ama düşündürücü sorularla bizleri başka boyutlara taşıdılar, sağolsunlar. ÇOÇA’dan Melda Akbaş’ın 2. günün ilk etkinliği Forum’da “Dünyaya seslenmek isteyen bir çocuk” üzerine söyledikleri yüreğime saplandı sanki ve tüm gün boyunca taşıdığım güçlü ses oldu☺ Nilüfer Timisi hocamızın engin dağarcığına, yeni medyayı pürüzsüz ifade etmesine ve moderasyon maharetine bir kez daha hayran kaldım. #yenimedya2015 etiketiyle üreyen zihin örüntülerine göz atmanızı öneririm.

Alternatif Bilişim Derneği üyeleri ve gönüllüleri olarak kongre hazırlık sürecinde öğrendiklerimizin deformasyona değil gelecekte yapacaklarımız için pozitif transfere dönüşmesi ümidiyle 1–2 satır karaladık. Bizleri ta Danimarka’daki minik ekranından izleyen ama sihirli enerjisiyle hiç yalnız bırakmayan Günseli Bayraktutan ve yeni medya için atan gönüllerin sevilen hocası Erkan Saka’yla birlikte aşağıdaki metni ürettik. Öz düşünümselliği biraz olsun terletebilir ama özünde ayrımcılığa karşı dayanışma, bizlere sürekli dayatılan hiyerarşiye kapılmadan dağıtık-yatay düşünmenin ve birlikte üretmenin önemine değinen birkaç meslektaş kelamı…Anlayışınıza ve sabrınıza sığınarak paylaşıyorum.

Yeni Medya Okuryazarlığını Tartışırken Üniversiteyi Yeniden Düşünmek

Ortak düşünmeye, sorgulamaya evrensel birikimin mutfağının, üniversitenin, en iyi ev sahipliği yapacağını düşündük ve işte 2. Ulusal Yeni Medya Kongresi kapsamında hep birlikteyiz. Hazırlık sürecinde eksik olan, enerjimizi sadece bu etkinliğe ayırmamızı engelleyen bir kıvılcım vardı sanki. Bir de üzerine organizasyon yapmanın yıpratıcı etkisi eklenince aslında akademinin, sosyal bilim yapmanın, kurumsal olarak üniversitelerin ve gerek araştırmacı gerek akademisyenlerin bireysel varlıklarının da yeniden sorgulanması gerektiğini düşünür olduk… Medyanın yeni halleri üzerine tartışmaların yapılacağı, bilimsel çalışmalarda akranlar arası sözlü iletişim pratiklerinin masaya serileceği ve paylaşılacağı bir ortamda, gelenekçi akademinin çetrefilli bünyesiyle karşılaştık…Bu bünyeye ait değiştirilmesi gereken yönleri anmak, üzerine düşünmemizi sağlamak, yaptığımız her işin hem kurumsal, hem görünür hem de vicdani düzeyde muhasebesini yapmak da birincil sorumluluklarımızdan diye düşünüyoruz….Aksi halde başta kendimizi, daha da önemlisi birincil hedef kitlemizi aldatmış, hatta ortak çalışmanın sağlayacağı olanakları reddetmiş olurduk. 1,5 yıllık ön hazırlığın muhasebesini beraberce ve yüksek sesle yapmak istedik. Bizce eksik olan ve ivediyetle düşünülmesi, tartışılması gereken unsurlar:

  • Ortak çalışma kültürüne sahip olmamak, bunu başarmış olanların deneyimine inanmamak, direnmek
  • Şeffaf iletişimin eksikliği (kanallar var ancak işletilmesi çeşitli nedenlerle mümkün olmayabiliyor)
  • Profesyonel deneyimin moderasyon ve iyileştirme amaçlı değil hiyerarşi kurma amaçlı kullanımı (bunu özellikle akademi-sivil toplum-gönüllülük paydasında somut örnekleriyle yaşadık)
  • Yatay iletişime direnme, daha da önemlisi bu iletişimin deneyimlenmesi sürecine yönelik güvensizlik
  • Herhangi bir bilimsel etkinliğin hangi amaçla yapıldığına dair uzlaşı (girişimci üniversite, YÖK akademisyenliği gibi bağlamların ortaya çıkması)
  • Hem sürece yönelik hem de bireysel anlamda sorgulama, bu ekosistemin akranlar/ eşler içinden geliştiğini bilmek ve ona göre adım atmak

Paydaşların nitelik ve nicelikleri çeşitlendikçe ortak çalışma yollarının daha da tıkanacağı endişesiyle, bu aşamada ve burada, hep birlikteyken müdahale etmek istedik. Umuyoruz, öz eleştiriden başlayınca gerisi daha yapıcı, paylaşımcı ve geliştirici bir deneyim ortaklığına dönüşür.

Emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler.

Günseli Bayraktutan, Aslı Telli Aydemir, Erkan Saka

[1] Kongre web sitesi: www.yenimedya.org.tr

[2] R.Stallman’ın İstanbul turu esnasında Hackerspace ve FSF gönüllülerinden Nermin Canik’e Facebook hesabı kullanıp kullanmadığı konusunda “You are not using Facebook; Facebook is using you,” şeklinde verdiği bilge yanıttan etkilenmiş olmalıyım (!)

 

Bonus: 

YMk2 Açılış konuşması tam metni


Discover more from Erkan's Field Diary

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.