Balkanlar Hakkında Hep Bilmek İstediğiniz ama Sormaya Çekindiğiniz Herşey
Bu yazı’nın öncelikle pratik bir rehber olmasına gayret edeceğim zira Balkanlara gitmeden önce şahsen çok araştırma yaptım, çok insanla konuştum ama kendi tecrübelerim çoğu zaman bunlarla örtüşmedi…O yüzden ben de kendi rehberimi hazırlamak istedim, sırasıyla Arnavutluk, Karadağ, Hırvatistan ve Bosna Hersek’e yaptığım bu yolculukta.
ARNAVUTLUK
Yolculuğum İşkodra (Shkoder), Arnavutluk’tan başlıyor, aslında Tiran’a indim elbette uçaktan ancak bu şehirde hiç oyalanmadan furgon (minibüs) ile İşkodraya geçtim.
Tiran Havaalanın’dan çıkar çıkmaz 80’li yıllardan kalma bir otobüs sizi şehir merkezine götürmek için bekliyor olacak, ama otobüs ağzına kadar dolu olmasına rağmen hala kalkmadığı ve bir sonrakinin de 30 dk. sonra geleceği söylendiği için bekleyen bir kaç kişiyle breaber taksi tutmaya karar veriyoruz. Şehre gidiş 15 Euro.
Taksiciye daha önce internetten aldığım bilgilere dayanarak İşkodra, furgon gibi anahtar kelimeleri verince zaten oarada indiriyor bizi…Furgon yani minibüsle 3 Euro’ya (Leke vermek lazım ama) 2 saatte İşkodra’ya ulaşıyoruz…yol güzel, sıkıcı değil, heryer yemyeşil…ben zaten gittiğim yerlerde yerel halk gibi davranmayı tercih ederim, her zaman değil tabii… :-p ….İşkodra’da daha önce internetten bulduğum Hotel Tradita’ya hayran kalıyorum, sırf bu otelde kalmak için burada gelinirmiş…otel’de herşey antika, tüm odalar ayrı dizayn edilmiş, çok otantik ve zevkli bir havası harikulade bir restoran’ı var…fiyatlar çok uygun, ne istersen ye iç!
KARADAĞ
…artık İşkodra’dan Kotor‘a doğru yolculuk başlasın… İşkodra’dan Kotor’a direkt vasıta olmadığı doğrudur. Şehrin tam merkezinde herdaim kapalı olan Information kulübesinin önünden Ulcinj‘e bir otobüs kalkar sabah 9:00 ve akşamüstü 16:00’da…tabii bu saatler turizm sezonlarına göre değişirmiş derler…Ulcinj’de otobüs istastonu (Autobuska Stanka) eski şehir merkezinde değil (bu arada Balkanlarda oldtown yani eski şehir hep Stari Grad). Bu yüzden şehri göremeden yine aynı istasyon’dan Budva‘ya giden başka bir otobüs’e bilet alıyorum, madem Kotor’a konuşlanacağım 2 gün, önce Budva’ya uğrayayım diyorum, çantam çok ağır değil…
Budva bence görmeye değer bir şehir, ama bir yerden sonra bölgenin tüm şehirleri birbirine de benzemiyor değil…deniz kıyısında, eski ve taş kalelerin içine yapılmış, dar sokaklı, sevimli Stari Grad’cıklar!
…Budva’da sadece bir kaç saat geçirmek yetiyor, yavaştan Stari Grad’dan yürüyerek yaklaşık 10 dk uzaklıktaki Autobuska Stanka’ya geri dönüyorum. Kotor’a bir bilet alıyorum..
Kotor, ömrümde gördüğüm en büyüleyici yerlerden biri ve benim için gezimin gözbebeği, zaten Quantum Solace’de James Bond’un trenle o dağların arasından Karadağ’a gelişi’ni gördüğümden beri aklımdan çıkmamıştı…ama neyse pratik rehber’den çok uzaklaşmak istemem, şöyle ki;
İşkodra’dan Ulcinj’e geliş: 5 Euro
Ulcinj’den Budva: 7 Euro
Budva’dan Kotor: 3.5 Euro
Büyülü Kotor’u görmenin size verdiği haz ise paha biçilemez!
…Bu arada Kotor’dan otobüse binip kıyı boyunca Dubrovnik’e doğru giderken yoldaPerast diye bir kasabaya rastladım…muhteşem bir güzelliği dünya gözüyle gördüm, bence bir google’layın bakalım ne göreceksiniz…
HIRVATİSTAN
…ben Dubrovnik’i pek de sevemedim, üzgün değilim…nedeni konusunda derin analizlere girecek de değilim, sadece beni etkilemedi…tabii bunda aşırı pahalı oluşunun etkisi yok değil. Herşey çok pahalı…evet bilmiyorum ayrı ülkeler ama İtalya varken ve her parçasıyla, doğasıyla, yemekleriyle, tarihi dokusuyla Dubrovnik’den güzelken niye buradayım diye düşünüyor insan…galiba Hırvatistanı genel olarak İtalya’ya benzettiğim için (yandan yemişi) belki… ve evet, yemek gerçekten önemli bir faktör, insanların da pek sevecen ve davetkar oldukları da söylenemez 🙁 …bir çok yerde Euro geçmiyor, özellikle uluslar ve şehirlerarası otobüslerde, marketlerde, börekçilerde…AB’ye henüz girmemiş Karadağ ve Arnavutlukta dahi daha fazla Euro geçiyordu..bi de magnetler çok çirkin, herşey çok zevksiz, estetik, dizayn, stil namına hiçbir şey yok… oh be yeterince bok attım ve rahatladım, buradan gidebiliriz artık…
Kotor’dan Dubrovik’e geliş: 14 Euro, aynı Otobüs İstasyonları’ndan şaşmadan…
Ancak söylemeden geçemeyeceğim, Kotor’dan sahilden Dubrovnik’e gelene kadar olan yol ömrümde gördüğüm en etkileyeci manzaraydı…Otobüs’ten fotoğraf çekemedim, üzgünüm…
Bosna-Hersek
Dubrovnik’den Mostar’a (artık adı Autobusni Kolodvor olan Otobüs İstasyonlarından) doğru yola koyulma vakti gelip çatıyor…mutluyum, Dubrovnik’ten gidiyorum artık! Yiyin, için acayip ucuz dedikleri Balkanlar’da son umudum Bosna Hersek…Türkiye’de son yıllarda pek bir moda olan Trileçe tatlısını da bulamamışım zaten, adını bile duymamışlar…
…Neyse Dubrovnik’ten Mostar’a sanırım 3 sınır polisi geçerekten varıyoruz…Yollar yine harikulade ama en muhteşemini Mostar’dan Saraybosna’ya giderken göreceğimi henüz bilmiyorum…unutmadan, otobüs biletini kuna ile alıyorum aşağı yukarı 16.5 euro…
ve Mostar, buyrun:
…geriyene aynı zaten, herkes çekmiş Mostar’ın bin tane fotoğrafını…bende çok özel duygular uyandırmadığından, neden bilmem, başka şehirler gibi etkilenmediğimden çok uğraşmıyorum kendisini fotoğraflamak için…açım bir de ve umutluyum ucuz ve güzel Balkan yemeği bulacağım sonunda! …ama maalesef bu da hüsranla sonuçlanıyor…adına cevapcici dedikleri superfresh’ten hallice bir inegöl köftesi yanında berbat patates kızartması, yanında standart risotto söylüyorum…başka da yiyecek pek bir şey yoktu zaten, güya şehrin en iyi restoranını sormuştum kaldığım otelin sahibine…yemek önemli demiştim…Mostar’dan da kalbim kırık, karnım aç güzel Saraybosna’ya doğru yola çıkıyorum, Autobusni Kolodvor’dan..
Saraybosna
Bazı şehirler vardır, insanı nedensiz (ya da nedenli) çok etkiler. Saraybosna beni çok etkiledi…Zaten şehir baştan aşağı 70’lerden kalma, herşey oldukça eski ama çok güzel! …Başçarşı dedikleri eski şehrin merkezinde kalacağım mini oteli buluyorum önce, hava soğuk, Akdenizde değiliz artık tabii, bayağı içerilere girdik…Saraybosna ise soğuk ve sisli aslında, önce hava kirliliği mi, sis mi, pus mu anlayamıyor, acaba şehir çok mu hüzünlü de bana öyle geliyor diyorsunuz… sonra hepsinden biraz olduğuna kanaat getiriyorsunuz… evet hüzünlü bir şehir Saraybosna ya da tüm yaşadıklarından sonra insan kalbi acımadan bakamıyor hiçbir şeye…hele de şehrin neredeyse tüm binalarındaki silah izlerini ve her kafanızı çevirdiğiniz yerde, neredeyse tüm kenti kaplayan mezarları görünce…
…neyse güzel şeylerden bahsedelim biraz da, mesela güzel ve ucuz yemek gibi… 🙂 …sonunda özlediğim şehre kavuşuyorum, yemekler ve kahve çok güzel, börekler nefis üstelik bu sefer gerçekten ucuz… (kahve tüm Balkan’larda güzeldi, eksi bilgi vermek istemem)…çok cici, dekorasyonları çok sevimli, özenli bir çok restoran ve kafe görüyorum şehirde…elbette mümkün mertebe hepsine azıcık da olsa uğramak, herbirinin havasını tatmak, kiminde sadece yemeğimle haşır neşir olmak kiminin ambiansına kendimi kaptırıp kitap okumak istiyorum…
…yolculuğum Saraybosna’da bitiyor…en kısa zamanda daha fazla resim yükleyeceğim.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.