EVDE KALMIŞ KIZ KURULARI VE ŞEN DULLAR APARTMANI
Evde otur, otur, otur e tabii kurudunuz kaldınız öyle. Bir de hepsi evde kalmış oluyor başka bir mekanda değil. Arabada kalamıyorsun mesela. O zaman kızlığından şüphe duyuluyor herhalde ondan. Arka koltuk tehlike arz edebilir. Arabada beş, evde on beş durumu olabilir. Amcalar fazla Amerikan filmi izlemişler, üstüne de Ankaralı Namık dinlemişler, devreler yanmış tabii. Hayal dünyaları geniş. Evin sınırları içinde kızlık bir bütündür, parçalanamaz. Dışarıda başına gelenlerden ve sarı saçlarından sen suçlusun. Evde kaldıysan kesinkes kızsındır, muayeneden yırtarsın. Bak ne söylesen yanlış anlaşılmaya müsait oluyor ki. Konu hayli netameli.
Simone de Beauvoir teyze buna bir şey dememiş. Zaten kadın bu zincirleme sıfat tamlamasını Fransızca söylemeye kalksa bir paragraf filan sürer. Google?a sorunca sana diyor ki: ?son of a spinster?. En meşhur Amerikan küfüründen bir kelime farklı yani. Kuruya ?son? diyor google. Simon?un kedisi gibi bakardı Simone teyzem bunları duysa. Kızın kurusu nasıl oluyor abiler diye. Anadolu?da bütün kalmış kızları nikahlamak diye tabir var, sen sokakta ?gelsin koca, gelsin devlet? diye istediğin kadar bağır. Feminizm güncel sorunlarımıza cevap veremiyor ablalar, azcık kaldıralım popoları desem, Jlo poposu korsesi alacak hatunlar var. İki dakika delikanlı olun kızım ya.
Kız tercih edilmeyi bekler, ona mesela hayırlı bir kısmet bulayım diye kapı kapı da dolaşamazsın, ayıp. Şöyle öğretmen filan olsun, 2-3 ay yaz tatili olur filan diye kriter de belirtemezsin. Onu hep ne doktorlar, ne mühendisler istemiştir de, biz vermemişizdir. 35 yaşından sonra ?ne olursan ol yine gel? demek zorundaymışsın gibi nerede armudun sapı, üzümün çöpü varsa önüne servis ederler. Belki sen Mevlana?dan hoşlanmıyorsun. Belki tipin değil. Olmaazz, kör satıcının kör alıcısı olmak zorundasın. Bari azcık alla pulla da ayağımız alışsın. Yer misin yemez misin? Sanki sen asal gazlıktan serbest radikalliğe geçiveriyorsun hemen 35?inden sonra. Yolun yarısına gelince bütün istikrarını kaybedip, Farmville?deki tavşanlar gibi kırkılmak için tepende yanan bir ampul oluşuyor. Üzerinde yüklü elektronunla her türlü reaksiyona açık geziniyorsun uzayda. Feysbukta ilişki durumuma bak bari, orada ne yazıyor? İlişkiye açık da anguta da, öküze de açık diyor mu? Demiyor. Belki benden çok iyi lahana turşusu olabilir, denemedik ki nereden biliyoruz? Ama senden bir kereviz olmaz yer elması. Ay bak nasıl sinirlendim elim ayağım boşaldı. Böyle olunca da histerik derler ha bunlar şimdi. Bir kadın sinirlenince ilk soru budur: sevgilisi filan var mı lan bunun? Eşinden mi ayrılmış? Haaa tamam o zaman. Hababam Sınıfı?ndaki coğrafya hocası Melahat gibi olası geliyor insanın. Ki o domates güzeli birçok filmde de evde kalmış kızı oynamıştı. Bir filminde annesini canlandıran Adile Naşit şöyle demişti: ?pek de güzel de değil?. Kirpi ve yavrusu teorisinin çöpe atıldığı gündür. Hani biz senin kuzucuklarındık. Duygularımızla oynadın kadın. Domates Güzeli ise, ?Demini almış gördüğümüz ne var ki şu hayatta? demişti bir filminde. Hay ben o biyolojik saatin zembereğine. Mahzunlaştım bak yine.
Ne diyordu Mahzun abimiz, ?anam bahan kız beyenmiş, evlenmem de evlenmem, bu genç yaşta kendimi inan heder edemem?. İstemem yan cebime koy oluyordu sonra gidişat. Iyyy hiç sevmem erkekte demagoji.
Tıp bile çaresiz kalıyor bu konuda. ?Adet sancım var ölüyorum doktor? diyorsun bilmem kaç lira muayene ücreti verdiğin kadın doğumcuya(toplumcu gerçekçi bir gönderme mi var orada) o da sana diyor ki ?evlenince geçer?. Böyle tedavi mi olur arkadaş? İnsanın bilmem neresinden doku alıp karaciğer yapıyordunuz hani noolldu? Sen on sene oku oku sonra tedavi: evlenince geçer. Reçeteye de yaz bari ?evlenme cüzdanı görüldükten sonra 3X1 sevişmesi? diye. Doktor sana tabii ?düzenli cinsel hayatın olursa geçer? diyemiyor, dese gider şikayet eder bazı hatunlar. Adam napsın(kadın doğumcular da hep erkek zaten) ?sen evlen bacım? diyor. Çocukların cinsel gelişimini engelleyecek bir şey söylemek istemiyor tabii, genel izleyici var karşısında. Mesela prostat olan adama diyorlar mı ? biz sana helal süt emmiş birini bulalım evlenirsin şıp diye geçer? diye. Napalım şifa niyetine mi evlenelim yani?
Yaşlı kadınların evlerinde yorganın gitmişliği ve kavganın bitmişliğinden kaynaklı bir huzur vardır. Gençliğinde saç saça baş başa kavga ettiği görümcesiyle birlikte oturan gördüm ben. Kocaları gömmüşler, her gün yeni bir pasta tarifi, her gün yeni bir paspas örneği, ohhh geçinip gidiyorlar işte. Onların evinde olan huzur yoktur evde kalmış kız kurularının evinde. Onların üstünde ?ulan bu kızın ne kusuru var ki kimse evlenmemiş bununla? bakışları. Dullar şen, çünkü onlar en azından bir kez tercih edilmişler, bir adam tarafından evlenmeye yaraşır bulunmuşlar. Hep şen oldukları düşünülür bu nedenle. Hepsi de aynı apartmana denk gelir. Ya da eskiden öyle olurmuş. İnsanlar bu kadar mobilize olmadığından, adamlar da kadınlardan daha önce öldüğünden- ki kesin hatunların dırdırındandır- hepsi aynı apartmanda dullaşırlar ve ?şen?lik ondan sonra başlarmış. Ha bu arada, dulun dulluğundan erkeğin, erkeğin emekli mayışından kadının faydalanmasına ikinci bahar denir. Bunları not et, sonra yarın bir gün bir izdivaç programında yorumcu ya da belki de seçici oluverirsin hayat bu, lazım olur. Mayışın var mı? Evin var mı? Araban var mı? diye soracaksın bir de unutma.
Kısmeti kapalı diye hocalara üfletilen mi dersin, kırk tane kilit açtıran mı? Evde kalmış kız kurusu kulübü kurayım sosyalleşeyim desen, ?vaay bunlar var ya oğlum acayip talepleri oluyormuş? diye apaçilerin uğrak mekanı oluverir. Kariyerist kadın sayısının artması falcı bacılara yarar. 35?inden sonra bir falcının acil girişinden sedyeyle giren gördüm ben.
-17 gün sonra arıycak seni.
-Abla 7 gün geçti, o dahil mi 17 güne?
-Hadi dahil olsun da ayağın alışsın.
En son kaç olur? Sen daha çok gelir gidersin nasılsa. Sen atomu parçala, sonra on kilo sürmeyle gözlerine kömürlük penceresi havası vermiş kadından medet um. Her şeyi biliyormuş. Bilse orada işi ne acaba? ?Valizini al gel kampanyası? başlatsa bu kariyerist kadınlar kapıda kuyruk olur belki. Hepsinde iş, güç, ev, araba ne ararsan var, bütün izdivaç kriterleri mevcut.
Hatta türküsü bile var. Oğlan durdukça koç olur, kızlar durdukça heç olur. Özgür iradenle de evde kalamıyorsun yani. İlla evleneceksin. Atomu da parçalasan, evrenin sırrını da çözsen, düz vitesli arabayı el frensiz ( bak çok iddialı konuşuyorum) yokuşta geri kaçırmadan kaldırsan da tekamül etmiş olmuyorsun evlenmeden. Yine oto sanayide ?anaa yazık lan başında bir beyi olmadığından yalnız yalnız gelmiş ya la? bakışlarına maruz kalıyorsun.
Kız tarafı düğünde bile öyle fazla oynamazmış eskiden, sonra topuzlu ve payetli teyzeler ?kız oynaya oynaya gitti ayol? derlermiş. Kendi düğününde spor ayakkabısını giyip masanın üstüne çıkıp oynayan kız gördüm ben. 35?inde evlenince masanın üstünden topluma nanik yapıyordu. Evde kalmış kız kurusuymuşşş! 80?lerde mi yaşıyoruz, e hani Serpil Çakmaklı topuzu nerede? Hani benim tozluklarım, kiraz ağacında yırtılan vatkalı gömleğim? Taytın üzerine mayo giyen Hülya Avşar vardı, o nicedir? Kimse elinden tutmadığından kendi ayaklarının üzerinde durmuyor ki bu hatunlar. Topuklu ayakkabıyla iki dakika sen dur da görelim.
Yedi kocalı Hürmüz hafif meşrep oluyor da, en eğitimlisinin bile kafasında haremim olsun fikri varken onlara bir şeycik olmuyor. Her sevgilisinden en az bir kez isteyen, ama ehli namus, temiz, el değmemiş, açılmamış bir goncagül, evde kalmış ama kurumamış kızla evlenmek isteyen matematik bilmiyorsa o işe Ali Nesin bakıyor, ben bakmıyorum.
Bak jargonda anlaşırsak problem yok. Evde kalmış kız kurusu değil de tuz kurusu dersek, eyvallah. Ahretlik kedinin mamasını verdiysen gel otur başladı program. Şu battaniyeyi de bana ver sana zahmet dizlerim ağrıyor yine, yağmur mu yağacak nedir? Bu sunucunun anası vardı Esra Erol, o daha iyiydi de, şimdi kitap yazıyor dediydiler. Uyy aman, kadın 60?ından sonra koca bulucam diye paha çiçeği gibi açıldı. Yanındakini görüyor musun? Kadın kızını avukata verdi, çorabı da çıkardı. 8 Mart diye kadınlara gül veriyor seçiciler. Bak bak ne diyor adam: Bağyanlar günün kutlu olsun.
Bu yazı ilk olarak Bayan Yanı Dergisinin 8 Mart özel sayısında yayımlanmıştı. Yazarın izniyle burada da yayınlanıyor…
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.