Şimdiden birçok analiz yapıldı, köşe yazısı yazıldı, akademik analiz yapılacak. Yeni birşey söyleyeceğimi iddia etmiyorum, ayrıca üşenip yazmaya devam da etmeyebilirim. Daha çok kendi fikirlerimi organize edebilmek için bir blog dizisine başlayayım dedim.
Bence Gezi Direnişinin en büyük sonucu Türkiye’de sivil toplumun güçlenmesine olan katkısıdır. Vatandaşlar şimdiden nasıl bir devam yolu olacak, bir parti olacak mı, birşey olmayacaksa ne kötü gibi durum gibi serzenişlerde bulunuyor. Oysa beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan bu hareketin böyle merkezi, ve de eski siyaset tarzı bir söylemi yoktur. İddiaların aksine ki- bunlar da ayrı yazı konusu- vatandaş gruplarının kendiliğinden kendi güçlerine dayanarak ortaya çıkardığı bir harekettir. Bu bağlamda sivil toplumun kendine güveni gelmiş, korku eşiği aşılmıştır. Gelecek ne gösterir bilemem ama en azından göründüğü kadarıyla varolan siyasi sistem içinde
büyük bir dönüşüm beklemek hayal olur, gereksiz de olur. Bu süreçte sivil toplum güçleri yaptıklarının boşa gitmediğini, toplumsal muhalefeti temsil edebileceğini, hatta yeni toplumsal pratikleri ortaya çıkarabileceğini görmüştür. Soyut bir fikir olarak bahsettiğimiz Kolektif Akıl’ın işlediğini görmüş olduk. Her toplumsal aktör kendi çapında katkıda bulundu ve ortaya Gezi fenomeni çıktı. Neredeyse bir korku toplumu yaratılırken birileri kendi güçleriyle cesaretle muhalefet etme yolunu seçmiştir ki bu kendi başına en büyük kazanımdır. Bundan sonraki süreçte sivil toplum güçleri yaptıkları işlerin soyut, işe yaramaz şeyler olmadığına daha çok inanacaktır…
Üşenmessem devam edecek… 2. bölüm burada
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.