Çılgın Kanal
Hükümetin içeride ve dışarıda takdir edilen üyelerinden Ali Babacan geçen hafta hiç âdeti olmamasına rağmen, görev konusu dışında kalan Kanal İstanbul projesi hakkında beyanda bulundu. Yakın coğrafyamızın ekolojik dengesini geri dönüşsüz bir şekilde altüst etme kapasitesi olan projenin gerçekçi olduğunu iddia etti.
Ankaralı ?yüksek sadakat? kurumlarından Yüksek Planlama Kurulu kararını vermiş, proje başlama aşamasına gelmiş. Babacan ?dünya için çok konuşulacak bir proje olduğuna inanıyoruz? demiş. Dünyanın ve en başta Karadenizli komşularımızın bu deli saçması projeyi konuşacağı açık, ama bakanın sandığı şekilde değil.
Allahtan Bakan ?her türlü çevre değerlendirmesi ve hazırlığı çok dikkatli yapılmalı? demeyi ihmal etmemiş. Bu işin absürt olduğunu yıllardır anlatmaya çalışan profesör Cemal Saydam Bakanın bahsettiği çevre değerlendirmesini çoktan yaptı. Şöyle: ?Projede kanal derinliği 25 metre olarak planlanıyor. Bu, beslendiği nehir ve yağmur suları dışında kaynağı olmayan Karadeniz?e yeni bir musluk açacak ve Karadeniz?in devamlı Marmara?ya tatlı su iletmesini sağlayacak hatta denizi buna zorlayacak. (?) Karadeniz iki musluktan iki kat hızla boşalacak fakat Karadeniz?i dolduran ve besleyen nehirlerin, Tuna?nın, Dinyeper?in debisi ve kapasitesi artmayacak (?) Karadeniz git gide kuruyup yok olurken, diğer tarafta Marmara ve Akdeniz?in sıcaklık, tuz oranı bozulacak Çılgın Projenin sonu Çılgın Felaket olacak! Projenin sahibi Türkiye olsa da etkileyeceği ülkeler ve doğacak sonuçlara bakılırsa bu felaketin sonuçları Karadeniz?e kıyısı olan tüm ülkeleri etkileyecek.?
Kibrin sonu yok değil var: Kitlesel felâket! Change.org?daki kampanyaya imza atabilirsiniz.
Tükenmez dergisi
78liler Dernekleri Federasyonunun yayın organı Tükenmez?in son sayısında ?Dört Bir Yanda Kürdistan? adlı bilgi dolu bir özel dosya var. Dosyada Irak?ın Kürdistan Özerk Bölgesi ağırlıkta. Ne de olsa Türkiye ile ekonomik anlamda bütünleşme süreci yaşayan bir bölge burası. Adı konmamış bir Ortak Pazar. Dergiye konuşanlar Türkiye?nin Kürt barışı tutarsa bütünleşmenin Ortadoğu çapında bir ekonomik başarıya dönüşeceğinden emin.
Bölge üzerine bilgi Kürt çatışmasının ve Kandil?in gölgesinde kaldığından olsa gerek, son derece sınırlı. Oysa neler neler oluyormuş. Erbil?de kamuya ait Selahaddin Üniversitesi?nde 25-30.000, Ömer Üniversitesi?nde 15.000 öğrenci okuyor. İlâveten Duhok ve Süleymaniye Üniversiteleri ile Hizmet?in Şaheste, Işık ve Cihan Üniversiteleri var. Türkiye?den okumaya giden çok. Ancak diplomaların Türkiye?de denkliği yok.
Bir diğer konu Mahmur Köyü ve siyasî mülteciler. 1990?ların başında Hakkâri ve Şırnak?ın sınır köylerinden Irak?a iltica eden binlerce Kürt?ün yaşadığı bu köy 2009 açılımı sırasında gündeme gelmiş ve konu açılım gibi kapanıp gitmişti. Mahmurlular döner mi bilinmez ama köyün barış döneminde özellikle eğitim açısından bir nevî pilot proje olabileceği açık. Siyasî mültecilere gelince, sanılanın aksine Türkiyeli Kürtler son dönemde Avrupa?ya değil güneye iltica ediyormuş!
Jandarma?dan siyasî tahlil
Haftanın askerî gelişmesi Jandarma komutanının beyanıydı: ?Küreselleşmenin getirdiği dinamik ortam; ülkelerin iç ve dış güvenlik ayrımının belirsizleşmesi ve güvenlik paradigmalarının değişmesi neticesinde, kamu düzeni ve yasal kurumların da içerisinde olduğu ulusal güvenliğe yönelik tehditler farklılaşmış, terörizm, ayrılıkçı hareketler, etnik ve dini çatışmalar, kitle imha silahlarının yayılması, uluslararası organize suçlar ve siber terörizm gibi asimetrik tehditler, yeni parametreler olarak ortaya çıkmış ve güvenlik algılamalarını büyük ölçüde değiştirmiştir. Ülke bütünlüğünün parçalanmasına yönelik tehditlerin; içte ve dışta artan yoğunlukta güç kazanma çabası karşısında, değişen güvenlik algılamaları temelinde, iç güvenliğin sağlanması ve korunması öncelik kazanmıştır.?
Neresinden tutsak? 6 satırlık cümleler her vakit sorunludur, başlar bitiremezsin. Art arda envai çeşit kavramı sıraladığında meramın karman çorman olur. Nitekim içeriğe bakınca acaba 1990?larda mıyız diye sormadan edemiyoruz. Jandarma ?barış? diye bir şeyin konuşulduğunun farkında değil mi? Ya beyanının siyasî olduğunun? Savaş bitince canları mı sıkılıyor acaba?
Askeriyeyi topyekûn değiştirecek olan sivil bir ?asker politikası? uygulanmadıkça kamusal hayatın askersizleşmesi, memleketin de normalleşmesi zor.
Bu yazı ilk olarak Taraf’ta yayınlandı. Yazarın izniyle burada da yayınlanıyor…
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.