Cengiz Aktar’dan Cuma notları: Milliyet?in başına gelenler vb…

Milliyet?in başına gelenler

Barışa giden upuzun yolda herhalde en çok ihtiyacımız olacak olan bilgiye dayanan bir tartışma ortamı. Türkiye?de toplumun bilgilenmek için başvurduğu iki ana araç da televizyon ve gazete. Doğrudan ya da dolaylı biat etmiş basının dışında kalabilmiş olan bir avuç yazar var, bir avuç da mecra. İktidarın denge ve denetim alerjisi, diğer taraftan çoğu basın patronunun başka işlerinin emrettiği otosansür, haberalma özgürlüğünün önünde duvar. Bu yüz kızartıcı olayın barış ve çözüm konuştuğumuz bir sırada cereyan etmiş olması talihsiz. Umarız tekrarlanmaz.

 

 

Bir millet iki devlet

Ekrem Eylisli yetmişlerinde Azeri bir yazar. Ne soysuzluk araştırması kaldı, ne kulak kesme tehdidi, ne kitabını gömme töreni? Alioğlu İmparatorluğu?nun hedefi olmasının nedeni yazdığı ?Taştan Rüyalar? öyküsü. Mevzu şu: Bir Azeri sanatçı yaşlı bir Ermeni?nin dayaktan can vermekte olduğunu görür ve onu savunur. Dayakçılar Sovyetlerin çökmesiyle Ermenistan?dan sürülen Azerilerdir. Tam bir ?madem öyle işte böyle? durumu. Yüzyıl önce Balkanlar ve Kafkasya?dan sürülen Müslüman unsurların Anadolu?ya geldiklerinde meseleden tamamen bihaber yerli Hıristiyanlardan intikam almasının güncel ve mini versiyonu? Karşısında, bu kin sarmalına erken uyarıda bulunan ama bertaraf edilen edebî hassasiyet.

 

Hocalı protestoları

26 şubat Hocalı katliamının 21. yıldönümüydü. Geçen yılki Taksim kepazeliği yaşanmadı, herhalde Azeri lobisi devletten izin alamadı. Karabağ sorununun Türkiye kamuoyuna maledilmesi 2009?da Başbakan?ın kararıyla Zürih Protokollerinin çöpe atılmasıyla başladı. Bırak Karabağ?ı, haritada Azerbaycan?ı gösteremeyecek kamuoyuna Karabağ hassasiyeti aşılanmaya başlandı. 26 şubat 2012 bu çalışmaların zirvesiydi. Hocalı?da katledilen insanları halisane duygularla anmaya gelmiş olanları istismar ederek yapılan yürüyüş buradaki klasik soykırım inkârcısı pozisyonlara artık Karabağ argümanıyla geri dönüldüğünü gösteriyordu.  

Bu yıl Azeri lobisi büyük oynadı ve ABD?deki ?Beyaz Ev?e vatandaş sorusu? formülüne başvurdu. Kısa zamanda 126.828 imza topladı ve karşılığında Başkan Obama?dan Hocalı katliamını savaş suçu olarak anacak ?Başkan beyanı? beklemeye başladı. ?Karabağ?da çare savaş değildir? yollu kupkuru bir cevap aldı.

Azeri lobisi petrol parasıyla dünyayı satın alabileceğini düşünüyor. Ermeni Soykırımı?nın karşısına ?Hocalı Soykırımı? ile çıkınca işin ciddiyeti kalmadığını anlayamayacak kadar kendinden emin.   

 

Azerbaycan ve Avrupa Konseyi

23 ocak?ta Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi?nde (AKPM) Azerbaycan?daki siyasî tutukluların statülerini araştıran bir karar tasarısını reddetti. Alman sosyal-demokrat Straesser?in raportörü olduğu tasarıyı reddeden parlamenterlerin gerekçeleri farklıydı.   Azerbaycan?la iş tutan farklı ülkelerden vekiller; Aliyev rejiminin ?İslâm ve Terör?e karşı verdiği mücadeleyi savunan Batı Avrupalı Hıristiyan Demokratlar; realpolitik uyarınca Azerbaycan?a âlemin önünde sahip çıkan Kafkasya?nın ağası Ruslar; ?bir millet iki devlet?çi Türk vekiller? Bir de raportör raporunu yazarken neden Azerbaycan?a gitmedi diyen vekiller vardı. Adama vize vermemiş Azeri hükümeti!

Reddedilen rapor geçen akim ayında AKPM?de kabul edilen yeni siyasî tutuklu tanımının bir ilk uygulaması niteliğindeydi. Tanım, aşırı sol vekillerce yetersiz bulunsa da boşluğu dolduruyor ve Avrupa Konseyi?ne üye olan Türkiye dâhil pekçok ülkedeki keyfî tutukluluk hallerine bir çare niteliği taşıyordu.

Ekim?de Azerbaycan?da ?prezident? seçimi var. Rejim, adaylardan MammedovGambar ve Kerimli?nin kampanya yapmaması için elinden geleni yapıyor. Buna rağmen memnuniyetsizliğin had safhada olduğu söyleniyor. Petrol ağası Azerbaycan?ın muktedirleri sağa sola para dağıtarak lobi yapmaktan gelir dağılımını boş vermiş görünüyorlar.

 

Yapay şehre yapay tabiat

Geçenlerde Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar Başakşehir adlı uydu kentin oraya kurmayı planladıkları ?İkinci İstanbul? için bakanlığının iki işlevini aynı anda yerine getirecek projeyi muştulamış: ?Şehrin içinde ekolojik yerleşim alanları olacak. Sadece hibrit araçların ve bisikletlerin girebildiği alanlar olacak. Endemik bakımdan (!) kaybolmaya yüz tutmuş bitkilerin ve hayvanların yaşatılacağı bölgeler yapacağız.? Eskiler ?başka İstanbul yok? derdi ya?

 

Bu yazı ilk olarak Taraf’ta yayınlandı. Yazarın izniyle burada da yayınlanıyor.


Discover more from Erkan's Field Diary

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.