Sevgililer Günü
Elimi minicik göğsüne koyduğumda avucumun içinde pıtpıt pıtpıt atışları hissettiğimde yaşadığım mutluluk ve heyecan anlatılmaz.
Ancak yaşanır.
“Çocuk yapma kararı” deriz bazen. Dil işte.
Oysa kâğıttan kutu mu yapıyorsun? Evlat sahibi olacaksın.
Dünyaya bir can getireceksin. Sen şekillendireceksin. Belki birisinin canını yakacak, belki birinin canı olacak.
Hamilelik, doğum acısı tatlısı ile güzel zamanlar. Çoğu kadın diyordur kendi kendine “bu kadar acıya nasıl katlanırım. ” Aylarca besleyip büyüttüğü, sağlığı için dua ettiği o minicik her şeyi ile sana bağımlı bebeği kucağına verdiklerinde yani onu ilk kez gördüğünde “ahh diyordur sana değer, hoş geldin.”
Oğlumu kucağıma ilk verdiklerinde babasıyla “hoş geldin” diyebilmiştik. Geresi laf-ı güzaf. Yolumuza “yaşamın anlamı” ile devam ediyoruz.
Bazen ayaktayken ben, başını beni görebilmek için kaldıran ve derdini anlatmaya çalışan oğlumun yanına eğiliyorum ve onu dinliyorum.
Bazen “yaramazlık” yapıyor bağırıyorum.
Çoğu zaman eğlenceli, komik, etrafına sürekli neşe mutluluk dağıtan bir çocuk Engindeniz.
Yanına eğilerek onu dinlerken gözlerinde ki ışıltı, ona bağırdığım zamanlarda ki gözlerinde ki koyu mavilik arasında bir uçurum var.
Hayatta doğru bildiklerimizin en iyilerini ona vermeye çalışıyoruz. İyi bir insan olması için gayret ediyoruz. Ona verebileceğimiz hayatta ki en önemli şeyin ise koşulsuz sevgi olduğuna inanıyoruz. Verdiklerimizden en çok koşulsun sevgi olanını koşulsuz ve sonsuz olarak aldığını görmek en büyük lüksümüz.
Sevgililer günü yaklaşıyor.
Çocuklarımıza sevmeyi ve sevilmeyi öğretmeliyiz ki sevebilsinler. Kalpleri hep mutluluk içinde mutlu etmek üzere atsın. Hepimizin farklılıklarımızla, güzellikler yarattığımızı görebilsinler.
14 Şubat elbette “Sevgililer Günü” ama aynı zamanda sevginin günü. Kutlamayabiliriz. Ama sevginizi esirgemeyelim kimseden. Bir gülüş, sıcacık bir dokunuş mutlu edebilsin bizi.
Sevgiyle kalın.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.