Barış notu
Artık hep barışı kurmak üzerine kafa yorsak, yazsak. Oslo görüşmelerinin açıklanmasından sonra kamuoyunun verdiği olumlu tepkinin aynısı bugün de geçerli. Keza 2009 açılımının kapanmasından sonra, ardından Oslo?nun akamete uğraması sonrasında yeniden alevlenen karşılıklı şiddete rağmen beklenti hâlâ barış yönünde. Alenen PKK başkanı ile müzakere edilmesine rağmen. Barış cephesi genişledikçe savaş lobisi daralıyor, daraldıkça da sırıtıyor.
Türkiye alışık olmadığı, kerhen deneyip beceremediği, itişip kakışmanın kolaylığı varken zor olan barışa yeniden girişmeye hazır gibi. Bir de şu taviz kelimesinin olumsuz ?tek taraflı vermek? anlamının yanında ?karşılığında bir şey vermek? yani müzakereyi ifade eden diğer anlamını bilebilsek.
Askeri kırdıran Enver Paşa
Türkiye bu kışın da Sarıkamış şehitlerine yürüdü. Yürüyüş faaliyeti yanılmıyorsam 2004?te, Sarıkamış Faciası?nın doksanıncı senesi münasebetiyle devletçe başlatıldı. O yıldan bu yana anma giderek artan dozda yapılıyor. Geçen yıl Başbakan da katılmış, âdeti üzere tarihle pek alâkası olmayan hatırlatmalarda bulunmuştu.
Birkaç zamandır Sarıkamış Çanakkale ile birlikte destan mertebesine yükseltiliyor. Bunun tesadüf olduğunu söylemek zor. Her ikisi de bir bakıma ?serhat? boylarında. Biri memleketin doğu ucunda, diğeri batı. Semboller tumturaklı. Bu kadar zaman görmezden gelinmiş muharebeler son on yıldır resmen ?pazarlanıyor?. Yeni destanlarımız, 1915 Ermeni soykırımının yüzüncü sene-i devriyesine millî cevap niteliğinde. Nitekim Sarıkamış hezimetinin, birkaç ay sonra başlatılacak tehcirle, güvenlik endişesi babında, ilişkisi yok değil.
Şühedayı anmak anlaşılabilir ama tarihi yeniden yazarak değil. Sarıkamış, imparatorluğun her köşesinden müslim ve gayrimüslim askerin Enver Paşa?nın kibri, orduyu parmağında oynatan Alman subayların Kafkas stratejisi ve fahiş bir kolektif komuta hatası sonucunda, Rus ordusuyla çarpışarak değil donarak ölmesinin feci hikâyesidir. Facia gecesi bölgeden sıvışan Enver?i daha önce cephede bir Osmanlı Ermenisinin kurtardığı söylenir. On binlerle ifade edilen zayiat gurur duyulacak, hele İttihatçı melanetin simgesi Enver?i yücelterek destanlaştırılacak bir şey değil. Buram buram hamaset kokan bugünkü Sarıkamış destanının işlevi güncel, 98 sene önceki feryat ise Sarıkamış Türküsü?nün ilk dörtlüğünde: Oltu?dan girdik Sarıkamış?a; Akıl ermez yerde yatan üleşe; Askeri kırdıran Enveri Paşa; Kitlendi kapılar mekân ağladı
Afrika politikası
Başbakan ?Afrika?ya baktığımızda elmasları, altınları, madenleri görmüyoruz. Biz, sadece ve sadece dost ve kardeşlerimizi görüyoruz. Artık kardeşler arasındaki hasreti, ilgisizliği, uzaklığı ebediyen dindirmeye niyetlendik ve bunun için mücadele veriyoruz? dedikten sonra esasa gelmiş: ?Gabon?a gelirken 300 işadamı ile birlikte geldik. Bunların içerisinde 175 girişimcimiz var ki yıllık ciroları 65 milyar dolardır. İhracatları 12 milyar dolardır. Çalışan işçi sayıları ise 429.000 kişidir.?
Hükümetin tuhaf bir kapitalizm anlayışı var. Kardeşlik ve daha iyisi din kardeşliği, içeride ve dışarıda, kapitalizmin fenalıklarını dengeleyen bir fazilet olarak sunuluyor. Kardeşler arasındaki patron-işçi ilişkisi, ?büyük abi-küçük kardeş? ya da ?baba-oğul? tadında seyrediyor. Kapitalizmin en iptidaî şekli olan, 19. yüzyıl başının paternalizmi, ?baba patron? evresi.
Daha önceleri, Kaddafi?den sonra Libya?ya şirket yöneticileriyle birlikte kendisinden evvel avdet eden Sarkozi?yi benzer bir üslûpla paylamıştı. Bugün petrol zengini Gabon?a, doğal zenginliği olmayan Senegal?e ve uranyum zengini Nijer?e de kardeşlik mesajıyla gitti. (Son ikisinin halkı Müslüman ama ilkininki sanılanın aksine Hıristiyan!)
Türkiye?nin Afrika?ya açılması, oralarda iş imkânları araması, uluslararası rekabete çekinmeden dâhil olması, bakir Afrika?nın eski müstemlekeci Avrupalı efendileri ile bugünkü heveskârları ABD, Brezilya, Çin, Güney Afrika ve Hindistan?la aşık atması kayda geçer. Buna kardeşlik kılıfı uydurmanın ne manası var? ?Müslüman Müslümanı sömürmez? masalına kim inanır bu devirde Allahaşkına?
İstanbul?da haftanın icraatı
Belediye halkla dalga geçmeye devam. Sirkeci ile havameydanı arasındaki iki şeritli sahil yolunun bir şeridini yoğun saatlerde toplu taşımaya ayırdılar. Aksilik o ki, o tıklım tıkış yoldan geçen otobüs hattı yok! Ama sağ şeride girerseniz ayakbastı cezası var.
Bu yazı ilk olarak Taraf’ta yayınlandı. Yazarın izniyle burada da yayınlanıyor.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.