Ayşe Özer: ADI KAYIP PRENSES

ADI KAYIP PRENSES

Doğduğu gün öldüğünden adı konulamamış. Kralın kızı, küçük, süslü bir tabutta yatmakta Berlin Katedralinin altındaki mezarlıkta. Adı kayıp, ama ne de olsa kralın kızı. Hanedanının mezarlarının yanı başında parmaklıklarla ayrılmış özel bir bölümde ?sergileniyor? mezarı. Kocasının soyadını alarak adlarını uzatan kadınların dahi şanslı addedildiği bir yerde yaşamıyordu sonuçta. Girişte şöyle bir tabela var: ?Burası bir mezarlıktır, lütfen sessiz ve saygılı olunuz?. Ruhlar tedirgin mi olurlar sesten? Sessizlik hep saygıyla özdeşleştiriliyor nasılsa.

Saygılı olup susması öğütleniyor kadınlara bu topraklarda. Hasret?in işlediği suçun adı konuluyor hemen ve cezası infaz ediliyor. Doğduğu gün ölen, adı kayıp kadınların ülkesinde bir ceset torbasıyla gömülüyor. Kapıdaki tabelada buranın bir mezarlık olduğu, sessiz olmamız gerektiği söyleniyor daha doğduğumuzda. Süslü bir tabutta, parmaklıklar ardında durmuyor Hasret?in ölüsü. Ölmeyi bile hak etmek gerekiyor çünkü bu mezarlıkta. Evlenmeden ölen genç kızların tabutunun üzerine gelinlik sererken birileri, beri yanda gelinlikle girdiği evden kefenle çıkması gerektiği öğretiliyor kız çocuklarına. Olsun, devlet çeyiz olarak panik butonu veriyor nasılsa, panik yok. Gelin kızların ana babaları kızlarının çeyizlerine dikiş makinesi koyarlarmış eskiden. Sonraları diploma koymaya başlamışlar, bir altın bileziği olsun diye. Dünyanın bin bir türlü hali varmış. O dikiş makinesi bir kefen dikebilir belki 13 yaşındaki küçük kadına. Kenarına piko mu yapar pembe iplikle?

Ailesinin 13 yaşında gözden ve elden çıkardığı Hasret, adı kayıp kadınlar ülkesinde müminlerin elleri kirlenmesin diye üzerine iş makinesi ile atılan toprağın altında yatmaktadır şimdi. Ne gelinlik, ne de kefen giymeye yaraşır bulunduğundan, o kapkara ceset torbasının içinde. Daha genç kızlık hayalleri bile kuramadan, kadın olarak göçüp gittiği bu gölgelikten, iki yüzlü ahlakçıların bembeyaz, pür-i pak kefenleri olsun diye, cenaze namazı kılınmadan gönderilir. Gelinlikle gidemediği evden, kefenle de çıkamadan. Yaşasaydı adı kısaltılarak, baş harflerine indirgenirdi. Tecavüze rızasının olup olmadığı sorgulanırdı. Çocukluğunu ancak mağdur olunca hatırlardı devlet baba ve onu ?korumaya alırdı?. Açık lisede okuturdu ki elinde bir altın bileziği olsun.

Ölmeden önce mutlaka izlenmesi gereken 100 filmden kaçını izlemiştir Hasret? O filmlerden birinde sevdiği adamı hasretle bekleyen o esas kızın yerine koymuş mudur kendini? Boğazlanırken, kısacık ömrü film şeridi gibi geçmiştir belki de gözünün önünden. Esas oğlan, prensesi öperek uyandırmamıştır o filmde.

Ayşe Özer


Discover more from Erkan's Field Diary

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.