NAZLIGÜL?ÜN SUÇU NE?
Kadın-Doğum uzmanı bir hekimden dinlemiştim. Doğu illerinden birinde görev yaparken yumurtalıklarında miyom olan 25 yaşında bir kadının rahminin alınmaması için ne şekilde bir ameliyat yapılmasının gerektiği hastanın yakınlarına anlatılırken kadının erkek akrabalarından biri şöyle demiş: ?bence rahmini alın, nasıl olsa kocası öldü?
Kadın bedeni üzerinde söz sahibi olmak için kadınla herhangi bir yakınlığınızın olmasına gerek yoktur bu toplumda. Bu lafı yoldan geçen herhangi biri de söyleyebilirdi. Ve hiç garip karşılanmazdı. Adam haklı beyler. Alın gitsin. Nerede kullanabilir ki kadın artık rahmini? Rahim içine girilen küçük kaygan bir deliktir. İçine girilmesin diye İran?da sünnet edilir kadınlar. Sadece idrar için bir küçük boşluk bırakılır. İnsani bir ihtiyaçtır ne de olsa. Cinsellik ise sadece erkeğe sunulmuş bir insani ihtiyaçtır, zira Tanrı yarattığı kulları arasında cinsiyet ayrımı yapmaktadır. Zina, birinin elinin kiri, birinin hayatının lekesi olduğundan, sevdiği adamın çektiği kaseti internete düşen ünlüler, boyunlarında Allah yazılı kolyelerle basın toplantısı yaparlar. Öyle ya, zina nedense yalnızca kadına günahtır, Allah?a olan inancını ispatlaması gerekir kadının. Kaseti çektiren ve yayınlatan adam ise bilmem kimi yatağından geçirmiş olmanın gururuyla o akşam çevrilen erkek mavrasında birincilik ipini göğüsler. O ünlüler yine hemcinsleri tarafından namussuzlukla itham edilirler. Oysa bir gün bütün kadınların kaseti çıkabilir. En normal insani ihtiyacı, davranışı ahlaksızlık olarak nitelenebilir. Toplum kadın bedeni üzerinde çitleme yapmaya doymaz. Hep daha fazlasını ister. Boyun eğmeyen kadının varlığını bile ahlaksızlık olarak nitelendirir.
Bir erkek egemen topluluk olan ordunun içinde var olmaya çalışan 28 yaşındaki Nazlıgül Üsteğmen, bekar ve çocuklu bir kadın olarak rahmini ve dahi göğüslerini ve kalçalarını aldırmalıdır. Yoksa kuyruk sallamış ve her şeye davetiye çıkarmış olur. Sadece var olarak çıkardığı davetiye, bir kez çıktıktan sonra da, işinde kalmak istiyorsa o davetiyelerin karşılığını vermelidir. Karşılık vermezse ayartan olur. Verirse ahlaksız. Kendisi başka bir adama ilgi duymamalıdır. Duysa bile belli etmemeli, etse bile birlikte olmamalı, ya da hemen evlenmeli ama alyansını kimselere göstermemelidir, yoksa bu kez de ikiyüzlü entelektüel ahlak Kezban diye niteleyebilir onu. O ahlak ki, karşısındaki her kadının kendisine en az bir kez evet demesini, ancak evleneceği kadının illa da bakire olmasının hayalini kurmaktadır hala ve bu hesabın matematiksel olarak imkansızlığını zinhar reddetmekte, kızlık bozmanın dayanılmaz hafifliği diye başlıklar açmaktadır sanal ortamlarda.
Enteli cahili, 28 yaşında bekar bir kadının orasından elini, gözünü, aklını çekemez. ?Ama olmaz artık çocuğu var, duygularını bastırmalı? der ortalama hanım teyze de, okumuşu yalayıp yutmuşu da. Ordu soruşturma açar ve suç elbette ki hem kadın, hem de ölü olduğundan Nazlıgül?e kalır. Hem erkek, hem de ordu, yanlış yapmış olamaz. Esasen ellerinden hiç alınmamış olsa da, itibarları iade edilir hayattaki iyi aile babalarına. Karıları onlara her sabah ak pak gömlekler giydirir.
Bir kanun hükmünde kararname çıkaralım, kocası ölmüş veya eşinden ayrılmış kadınların bizi ayartan organ ve uzuvlarının hepsini alalım toptan. Cinsiyetsizleştirelim onları. Herkes rahat etsin. O zaman işledikleri günahlar hangi cinsiyetin tarifesinden cezalandırılır onu da masaya yatıralım. Başlarını boş bırakmaya gelmez.
Ayşe Özer
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.