Biat, itiraz, terk
?İlkokul için beş buçuk çok erken?? ?Çocuklarımızı erken evliliklere kurban etmeyelim?? ?İçişleri Bakanı?nın istifasını talep ediyoruz?? ?Şekerbank?ın doğa düşmanı projeleri için sanatı araçsallaştırmasına hayır???Ülkemizdeki tarım arazilerine sahip çıkıyoruz?? ?Ali Çetinkaya?nın Afyonkarahisar?daki yol, cadde, okul, gar ve camilerden isminin kaldırılmasını istiyoruz?? ?Taksim hepimizin?? Diyanet?i ve yayımladığı fetvaları tanımıyoruz???Aliağa?ya kurulacak ölüm santrallerine hayır diyoruz?? ?Yunuslara özgürlük?? ?Kürtaj haktır? ve daha niceleri.
İllâki bir imza kampanyasına imzanızı atmışsınızdır. Türlü haksızlığa, saygısızlığa, bilgisizliğe, umursamazlığa, dayatmaya, hileye hurdaya, yalana dolana, para hırsına, buldozere karşı elinize silâh alamadığınızdan imzayla itiraz etmişsizindir. Toplumun, doğanın, çocuklarınızın geleceği için yazılmışsınızdır bir yere.
Çağdaş demokrasinin erken kuramcısı, Amerikan Devrimi?nin Avrupalı gözlemcisi Fransız asilzadesi Alexis de Tocqueville?in ?bir toplumu tehlikeye atan birkaç kişinin kanunsuz hareketleri değil bütün fertlerin kendini koyvermesidir? dediğini bir yere not etmişsinizdir. Buna rağmen kimse sizi ciddiye almamış, itirazınız sayısı iki elin on parmağını geçmeyen mecranın dışında haber olamamıştır. Zira bilirsiniz ki sivil olana duyulan güvensizlik, onun kendi iradesiyle itiraz edebileceğini tahayyül edememek buraya mahsus bir illettir. Kışkırtılmışsınızdır muhakkak. Yine bilirsiniz ki buralı iktidar anlayışı icraatına karşı çıkılmasını sevmez, daima alkış bekler.
Bunlara rağmen bilirsiniz ki bir imza şiddetten evlâdır. Ol nedenle barışın yıkıcı bir savaş sonrasında değil yeni anayasayla tesis edilmesine inanmışsınızdır.
Klasik siyaset vasıtasıyla yaptığınız itirazlar hiçbir zaman egemen partilere alternatif oluşturacak kadar oya dönüşememiştir. Liberal, sol ve yeşil oluşumlar beklentilerinizi karşılamamış ama sizi siyasetten de soğutmamıştır. Zira siyaset yapmanın sivil yolları olduğunu ve bunun belki en değerli ve kalıcı siyaset olduğunu da bilirsiniz. Hiçbir iktidarın, devrim hallerinin erken dönemleri dışında toplum ve bireye kendiliğinden özgürlük bahşetmediğine de vakıfsınızdır. Dünyada varolan özgürlüklerin iktidarlara rağmen elde edildiğine de.
Sözlü, yazılı, imzalı, siyasî itiraz
Albert Hirschman?ın 1970 tarihli ?Exit, Voice, and Loyalty: Responses to Decline in Firms, Organizations, and States? (Terk, itiraz ve sadakat: şirketler, örgütler ve devletlerin gerilemesine tepkiler) kitabının başlığı Türkiyelilerin önündeki seçenekleri mükemmel koyar.
Sadakat ya da biat mâlum, gündelik uygulama. Buna mukabil parlamento dışı siyaset alanında AK Parti?nin merkezî ve mahallî uygulamalarına karşı çıkan, karşı çıkmakla kalmayıp alternatif çözümler üreten, bu çözümleri merkezî ve mahallî iktidar sahipleriyle tartışmaya çalışan milyonlarca vatandaş var. Saydığım imza kampanyaları, sayı ve içerik itibariyle toplumsal dokunun sorun ve itirazlarını ilk elden dile getiren son derece önemli siyaset yapma biçimleri. Bugüne dek bu çığlıkların bir tanesiyle muhatap olmaya tenezzül eden bir iktidar odağı oldu mu?
Toplumun her kesiminden, farklı konularda, silâhla değil sözle, yazıyla, imzayla yapılan çağrılar Türkiye’de kendi kendine konuşan bir toplum olduğunu gösteriyor. İktidar da öyle. Danışmadan, meşveret etmeden ?kazandığıma göre iktidarı, herşeyin en iyisini ben biliyormuşum demek ki? şiarıyla sadece kendi bildiğini okuyor. Ve artık giderek daha fazla hata yapıyor. Tabiatıyla!
Geçmiş dönemlerdeki iktidarlar farklı değildi ama AK Parti icraatında yapısal yenilikler var. Birincisi toplumsal dokuyu ülkeyi içsavaş raddesine getirerek kalıcı bir şekilde tahrip etme riski. İkincisi ülke çapında kalıcı uygulamalarla insan yerleşimleri ve doğa üzerinde yapılan geri dönüşü olmayan tahribat. İktidarın karşısında da, yine geçmiş dönemlerden farklı olarak meşruiyet kazanmış, itiraz etmesini öğrenmiş ve üstelik AK Parti?nin ilk dönem icraatları sayesinde sesi gittikçe gür çıkan bir toplum var. Bu karşılaşma her çeşit enerji yüklü. 21. yüzyılda Türkiye?nin bekasını bu karşılaşmanın sonuçları belirleyecek. Sonuçlar terk ağırlıklı olursa ki bu şiddet demek, ülkenin bekası tehlikede demektir. Terkten kasıt, Kürtlerin bir biçimde ayrılması olduğu kadar doğduğu, büyüdüğü, yaşadığı ülkeyi terk etme şiddetini yaşamak zorunda kalacak olan bireylerin terk etmesi. 200 yıldır göçülen ve böylece sürekli kan kaybeden bu toprakların yeni göçlere maruz kalması.
İtiraz ağırlıklı olursa ki bu siyasetin galebe çalması anlamına gelir; ufukta cılız da olsa ışık var demektir. Eğer öyleyse Türkiye?nin modernlik serüveni yeniden ve gerçekten şimdi başlıyor. Tektip dayatmaların karşısında çalışanın, kadının, çocuğun, doğanın, hayvanın, farklı cinsel eğilimlinin, başörtülünün, etnik ve dinî farkların hakkını arayan kavgalar şimdi başlayacak demektir. Cinin şişeden çıktığı, insanların AK Parti markalı yeni bir deli gömleği giymeyeceği bir Türkiye ve küresel vicdandan kimsenin azade olmadığı bir dünya bu kavgaların sigortaları.
Işığı, şiddet muhalifi Gandi tutsun: ?Önce seni yok sayarlar, sonra sana gülerler, ardından uğraşırlar seninle ve sonunda sen kazanırsın.?
Bu yazı ilk olarak Taraf gazetesinde yayınlandı. Yazarın izniyle burada da yayınlanıyor… E. S.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.