Beni ne profesyonel devrimciler istedi de?
-Oğlumuz ne işle meşgul?
-Efenim, profesyonel devrimcidir kendisi
-Yani?
-Yani, devrim için yedi gün yirmi dört saat canla başla çalışan insan manasında.
-Yani geçimi bundan
-Evet
-Devrim olunca ne olacak?
-Nasıl yani?
-Devrim olunca oğlumuz işsiz mi kalacak? Geçimi bundansa
-(Sessizlik)
-Hayırlısı, gençler birbirlerini sevmişler madem.
Herkesin devrimci olduğu ülkede devrim neden olamaz? Soru buysa, yanıt devrimcilerdedir. Devrimin objektif ve subjektif koşulları oluşmamıştı azizim. Biz de baktık ki olmuyor, arkadaşlarla okey oynamaya devam ettik. Öyle mi aferin size.
Sadece boş zamanlarını değil, ömrünü verir birileri devrime. Birileri de bir baltaya sap olamayınca ?profesyonel devrimci? olur, partinin emekçisi olarak tavan ücretten sigortalı oluverir. Ne işle iştigal ettiği meçhuldür. Böylesi devrimin olmasını istemez tabii, geçimi bundandır çünkü. Devrimcilik bir mesleğe dönüştüğünde mi kaybetmiştir devrim kendi ruhunu? Bir üretim süreci midir devrimi meslek ürünü haline getiren? Bir insan ömrünü devrime bu şekilde mi verebilir ancak? Bu kadrolar sonra kadrolaşmayı da beraberinde getirirse, adam kayırmalar da olacak mıdır mesela? Devrime inanmamanın göstergesi değil midir bugün profesyonel devrimci kalıbı?
Yani demem o ki devrimi partiye, oradan da bizzat kendisine indirgeyene kız mız vermezler bizde. Başka kapıya.
Ayşe Özer
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Ben de konuyla ilgili Behzat Ç’den ilhamla şöyle diyorum; “ben (iyi) bi devrimci olamadım, ama kimsenin de devrimcisi olmadım!” 😉