Emre Sevimbige
https://twitter.com/fable_edgar
Çok Konuşulan Konulara Dehşet Saçan Adam
Çok asabi yanlarım sözkonusu. Bazı olaylar, bazı kişiler, bazı durumlar çok canımı sıkıyor. Bundan sonra düzenli aralıklarla, doldukça birşeylere, bir olaylara bir durumlara çatacağım ve kendi penceremden haykıracağım. Popüler olaylara en uyuz bakış diyebiliriz buna. Ama olması gereken bakış bence bu.
?SAKİN OLMAM LAZIM?
Antep?teki patlama başta olmak üzere birsürü tatsız olaylar yaşandı son günlerde. İnsanlar üzüldü. Nasıl üzülmesin? 1 yaşındaki Melisa bile öldü. 1! Neyse, ben işin bu tarafını ele almayacağım. Elbette olanlar korkunç, ancak ben işi bu olayı kullananlar üzerinden alacağım. En azından ben öyle düşünüyorum. Ünlüler bu olayın üzerine konserlerini iptal etti, yazılarında nefret kustu. İyi güzel de, bunu ilk gün yapın. Üzerinden birkaç gün geçip hala birşeyleri iptal edenler vardı! Bu bir işe gelimciliktir. Hele ki Ayşe Özyılmazel?in köşesinde ?Yazı yok? başlıklı 2 cümlelik durumu en komiği. Yazmış ki,
?İçimdeki kelimeler fazlasıyla hırçınlaştığı için…
Düşündüğüm her şey anlamını yitirdiği için…
Bayramı, tatili, sohbeti, sofrayı, kahkahayı, dostları bırakıp acıya gömüldüğümüz için…
Bugün benden yazı yok.
Üzüntümüzün tarifi yok.?
Ohh, karşılığında da yazı paranı al. Ne ala.
Bir ara Haluk Bilginer?in başlattığı, ?Babam ölse sahneye çıkmam.? Başlığı altındaki yavşaklık hakkındaki konuşması büyük olay olmuş ve insanlar ikiye ayrılmıştı. Şimdi böyle olay varken kadın yazı yazmasın, üzgün v.s. derseniz ben inanmıyorum o kadar da. Yoksa Haluk Bilginer?in o röportajının tamamını 46 dergisinde okumuştum ve cümle cümle de katılırım. Neyse, peki sonraki yazısında sayın Yılmazel neyi yazıyor? Bilmeyenlere hatırlatayım, haftalık falan yazmıyor. Bir sonraki gün yine yazısı var. Zeynep Turan?la yaptığı burç muhabbetinden ve burçların geleceğinden bahsediyor! Muhtemelen Antep?teki olaylara üzülürken astroloji üzerinden birşeyleri unutmaya çalışıyordu kendince.
Allah vergisi, hoş sayılabilecek bir kadın Ayşe Özyılmazel. Azbuçuktan daha az sesi var, azbuçuktan daha az sunuculuk yeteneği var ve azbuçuktan daha az yazma kabiliyeti var. Ama en ünlü kanallardan birinde program sunuyor, en ünlü müzik kanallarında çıkan kliplere sahip ve Türkiye?nin en popüler ve önemli gazetelerinden birinde köşe yazarı. Kuyruk acım mı var? Belki. Kıskanıyor muyum, bana mı dert oldu? Gerçekten bilmiyorum.
Teyzemle konuşuyordum. Dedim, Pakize Suda da, Ayşe Özyılmazel de benzer iş yapıyor. Hani özellikle köşe yazarlığı konuları açısından. Ama biri muhteşem, biri korkunç. Bu nasıl oluyor dedim. Olayı jenerasyona bağladı. Yeni nesilin eskisi gibi olamayacağını savundu. Eyvah ki ne eyvah! O zaman şimdiden yeni alanlara yönelmeliyim sonum Ayşe Özyılmazel gibi olacaksa. Onun gibi yazacaksam yazmamalıyım mesela.
İnsanların onu pohpohlayıp, çok sevmesini de garip karşılamamak gerek. 10 yılı aşkın süredir televizyon eleştirileri yazan Yüksel Aytuğ?un Olimpiyat yazısıyla patladığını düşünürsek, çok doğal. Bir de insanların twitter?da falan ?Yüksel Aytuğ kim lan?? tarzı şeyler yazıp, kendince bilmemeleriyle cool olduklarını sanmaları da cabası! Yüksel Aytuğ hayatımda tanıdığım en düzgün Türkçe kullanmaya çalışan, şiirler yazan, kadınlara en çok değer veren adamlardandır. Haftada 6 gün yazı yazar ve hergün 5?i aşkın başlığı olur ve 10 yılı aşkın süredir yazıyor? Sonuçta kaç tane yazısı olduğunu hesaplamak zor! Okyanustaki çakıl taşının insanlara bu kadar batması bir yana, bu olay yüzünden adam hakkında 0 bilgiyle 80 tane laf etmek kadar da komik bir şey yok. Bir yazıyla insan tahlili. Ne ala memleket!
Son olarak da Cem Mumcu?yla ilgili 2 çift laf etmem farz! ?Ben utangaç adamım. İmza günlerimde bile geriliyorum okuyucularımdan. İyi gelmiyor bana.? Dedi Habertürk?teki ?Kime Göre Neye Göre? programında. Saygı duyarım. Ünlü olmak için yazan değil, yazdığı için ünlü olan birisi olduğuna da inanıyorum. Ama sonraki dediği şey çok komikti. ?Bazı okuyucular geliyor yanıma, kitabımla ilgili birşeyler diyor. Ama beni tamamen yanlış anlamış. Ben öyle bir şey söylemiyordum bile.? Deyip kızdı! Laf ağızdan çıkana kadar senin esirindir. Ağızdan çıktıktan sonra sen onun esiri oLursun.? Diye bir söz vardı değil mi? Bazı insanlar hayalleri kırılmasın diye yazılarına hayran olduğu kişiyi araştırmaz bile. Hep hayalindeki gibi kalsın ister. Bazı insanlar çok sevdiği kitabın filmi gelince gitmez. Çünkü kafasındaki dünyadan farklı birşeyle karşılaşmaktan korkar. Yani senin eserin okuyucunun yönlendirmesine açık birşeydir sayın Mumcu. Bir de aynı programda eblehleşerek sevmediği programları izlediğini söyledi. Sonuna kadar en iğrenç magazin programlarını falan izliyormuş. Öyle bir hastalık durumu yok dünyada. Seviyorsun ki izliyorsun. Aa, pardon çok cool bir adamsın sen. Tabii ya, eblehleşerek, hipnotize olmuş gibi izle. Biz de yedik. Ona ayıracağın vakitte az daha yazılarına vakit ayıraydın da, bugün adını Orhan Pamuk?larla anaydık ha? O eblehleşerek izlemiyordur kanımca?
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.
Özellikle Ayşe Özyılmazel’le ilgili bölümün altına imzamı atabilirim:) elinize sağlık…