TOGO İŞÇİSİ MAKOSENLERİNİ GİYERKEN
77 kanlı 1 Mayıs?ından sonra çekilen Kemal Sunal?ın başrolünü oynadığı Köşeyi Dönen Adam filminin sansürlü bölümlerinde Kemal Sunal önceleri duvardaki yazılamaları silerken, çıkış yolu bulamadıkça bilinçlenir ve yazıları kendisi tamamlamaya başlar. Kendisini sınıfının içinde 1 Mayıs eyleminde bulur. Film, sansürlenmiş olsa bile izleyiciye sunulan kısmı bile meselenin özünü anlatmaya yeterlidir. Amerikan eşeği Mister Dörtnal?ın karnında elmas olduğu oyunu, patronları eşeğin kıçında bekletir. Nöbet kıymete biner. İşin ucunda elmasa tek başına sahip olmak vardır. Kavgalar çıkar. Patron takımı kendi silahıyla vurulur.
Ö.Lütfi Akad?ın Diyet filminde kadın, kocasını sendikalı olma konusunda dini inancı üzerinden ikna etmeye çalışır: ?İki birden ve üç ikiden ve dört üçten iyidir, birleşiniz?. Sendika, işçinin olmazsa olmazıdır. Sarı sendika, sosyal bir kulüp, bir çıkar işbirliği olmanın ötesine geçemez. Kredi kartı sahiplerine tanınan ayrıcalıklar gibi üyelerine alışverişlerinde özel imkanlar sağlayan pembe sendikalar da var. Asgari ücretin icadı, işçi sınıfının ücretinin standardizasyonu, sendikacılığın bir başarısı, aynı zamanda da en büyük yanlışı olmuştur. Ücretin tek tip hale gelmesi, işçinin buna boyun eğmesi ve daha fazlası için mücadele etmeyi rafa kaldırması sonucunu doğurmuştur.
Afrika?da küçük bir cumhuriyetin adıdır Togo. Türkiye?de ünlü bir ayakkabı markasını hatırlatır bize. Ayakkabıları çok dayanıklı olan marka, bunu kalifiye çalışanlarına borçludur. O işçiler, Ankara?da tam da ODTÜ?nün karşısında bulunan ayakkabı fabrikasının önünde 55 gündür eylemde. Deri-İş Sendikasına üye olmalarının ardından 35 işçi işten çıkarılmış. Fabrikanın 55 işçisi var. Geri kalan 20 işçi de fason üretime geçildiği ve fabrikanın kapatılacağı gerekçesiyle işinden olmuş. İşçilerin 9?u 27 Nisan?da işten çıkarılmış. 1 Mayıs?tan hemen önce işten çıkarılanlar, hayatlarında ilk kez bu sene 1 Mayıs eylemine katılmışlar. Sendikaya üye olmaları da patronları ile olan sorunları çıkmaza girince olmuş. Sendikaya üye olmak, bir hak olmanın ötesinde en son noktada akla gelen bir çözüm önerisine dönüşmüş. İşçilerin üye oldukları sendika Deri-İş, öcü olarak görülen DİSK?e değil, Türk-İş?e bağlı olmasına rağmen ona üye olunmasına bile tahammül yok. O Türk-İş ki bu seneki asgari ücret tespit edilirken metne muhalefet şerhi bile koymamıştı.
Togo?nun Atatürk Bulvarı?ndaki satış mağazasının önünde de eylem yapmışlar. Mağaza, ne tesadüftür ki Türkiye İş Kurumunun yanı başında ve öğreniyorum ki İş-Kur, Togo?nun kiracısı. Mizahçı için cennet bu memleket.
Ankara?nın eylem alanı Yüksel Caddesinde açtıkları imza masasında konuşuyorum Togo işçileriyle.
Yalçın Şimşek; 17 yıldır Togo?da çalışıyormuş. 35 yaşında. 27 Nisan?da işten çıkarılmış. O da bu sene ilk kez 1 Mayıs?a katılanlardan. Olay çıkar, arada kalırım diye daha önce katılmamış. ?Katılmak lazımmış, bundan sonra bütün 1 Mayıslara katılacağız? diyor. Sendikalı olması nedeniyle işten çıkarılmış. ?Fabrika kapatıldı, artık fason üretip satacakmış? diyor. 3 yaşında bir çocuğu varmış. Eşi çalışmıyormuş. ?430 lira civarında işsizlik maaşı alıyorum, onunla geçiniyoruz, bir de vatandaşın kumbaramıza yaptığı destekle geçiniyoruz? diyor. İşe geri dönüş davaları açılmış, henüz sonuçlanmamış. Fabrikada daha önce sendikalı işçi yokmuş. Zam istemek için patronla konuşmuşlar, patrondan olumsuz yanıt alınca sendikaya üye olmuşlar. ?Geçim indirimi de dahil olmak üzere 900 lira alıyorum, 200 lira yol parası veriyorum. 400 lira kira veriyorum. 300 lira bana yetmiyor, zam yap dedik patrona, o da yapmam dedi. İşine gelen çalışır, işine gelmeyen de kapı orada dedi. Biz dedik ki biz bu parayla geçinemiyoruz madem öyle bize tazminatımızı ver biz başka yerde çalışalım dedik. O da tazminat filan veremem dedi? diyor. Ürettikleri ayakkabılardan 10 sene öncesine kadar her yıl bir çift veriyormuş fabrika. ?On yıldır bir çift ayakkabı almadık? diyor. Mağaza işçileri de fazla çalışmadan ötürü şikayetçi olmuş, tazminatlarını alıp ayrılmışlar. ?Fabrikada 18 yaşından küçük bir işçi iş kazası geçirdi. Kayıt dışı çalışan işçiler de vardı. Denetim olduğunda patronun haberi oluyor. Temizliğini yaptırıyor? diyor.
Cengiz Karagöz; 43 yaşında, 27 senedir Togo?da çalışıyormuş. ?Aile şirketi, bizim de aile şirketimiz gibi oldu? diyor. Babası da bu fabrikadan emekli olmuş. Kardeşi de bu fabrikada çalışıyormuş. 27 Nisan?da 8 işçiyle birlikte o da işten çıkarılmış. 26 işçiye de izin verip, izindeyken tebligat gönderip işten çıkarmışlar. Haftada 45 saat çalışıyorlarmış. 1000 lira ücret alıyormuş. ?40-45 işçi patronun yanına çıktık, zam istemek için. Zam olayında patron, fabrika dört ortaktan iki ortağa düştü, 3 mağazamız vardı, 13 mağazamız oldu, borcumuz var ödeyelim, siz de elinizi taşın altına koyun dedi. Zamanı geldiğinde biz de sizin için gerekeni yapacağız dedi. Borçlar bitti. Kazandınız bize de verin dedik. Başınızın çaresine bakın dediler, biz de baktık, sendikalı olduk. O da suçmuş demek ki, anayasal hakkımızı arayınca kapının önüne konulduk. Geçmişimize bakarsan fabrikamız çok iyiydi. Memur gibiydik. Şu dokuz-on senedir erite erite bu hale getirdiler. Ondan önce her türlü imkanımız vardı. Ayakkabın vardı, mesain vardı, yol paran vardı, iznin vardı, ikramiyen vardı. Ecevit krizinden beri erime başladı. Üniversite imtihanına girdi çocuğum, çocuklarımız da destekliyor. Eşim çalışmıyor. Halkın ilgisinden memnunuz. Fabrika önünde biraz garip kaldık. ODTÜ?lü öğrenciler destek veriyorlardı, onlar da yaz tatiline gittiler. 1 Mayıs?a daha önce katılmamıştık. Mesele oradan kaynaklanıyor belki de. Sendika 8 Temmuz?da Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezinde dayanışma gecesi düzenleyecek. Tazminatlarımızı aldık. Ama bizim niyetimiz işe geri dönmek. Meclis?e de gittik ama oradan da bir sonuç çıkmadı? diyor.
Görüştüğüm bir TKP?li yetkiliye başka bir konu ile ilgili soru sorarken ?Togo işçilerinin direnişine destek veriyor musunuz?? diye soruyorum. ?Elbette destekliyoruz ama Deri-İş genellikle EMEP?lilerin örgütlendiği bir sendika? yanıtını alıyorum. Sol örgütlerin de kendi iktidar alanları ve kurtarılmış bölgeleri mi var? Bu da bir çeşit çitleme olsa gerek. Bahçeme girme!
Bir Afrika ülkesinin adını alan marka, bir işçisinin maaşının üçte biri fiyatına bir çift ayakkabı satıyor. Köle gibi çalıştırdığı işçileriyle artı değer üretiyor. Ucuz işçilik, bu kez kaliteden yoksun ve kırılgan ürünlerle sonuçlanmıyor. Kalifiye işçi bile bu kölelik düzeninde sendikalı olduğu için kapının önüne konuluyor. Sendikalı olmayı hakkı olarak görmeyen, patronuna ayıp olur diye düşünen işçi, ancak işten atıldıktan sonra sınıfının neferi olabiliyor. İşsizliğin alıp başını gittiği bir ortamda işini kaybetme korkusu, işini kaybettiriyor. İşçinin olmazsa olmazı sendikanın yokluğu kanıksanıyor, ancak tehlike anında hatırlanan bir imdat çekicine dönüşüyor. Onun da nasıl kullanılacağını öğrenene kadar olan oluyor. Safların sıklaşması için çoğu kez tabutun musallaya konması bekleniyor.
Togo işçisi geç de olsa ?makosenlerini giyiyor?
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.