Fransız kaldım : Manzaralı bir ev
Sıkıldım artık ben, İstanbul?daki yabancı arkadaşlarımın manzara yarışmasından. Dün yine biri sordu :
– Evin nerede?
– Beşiktaş?ta.
– Manzaralı mı?
– Manzara yoksa gelmeyecek misin??
Böyle demedim elbet. ?Yok? dedim. Yalan mı? Yalan. Beşinci kattaki evimden su kadar net görülüyor, karşıdaki apartmanların hayat akışı. Bu değil mi manzara, ?bakışı, dikkati çeken herşey? ?
On beş yirmi dakikadır karşı komşumu izliyorum. Ev kadını, bahar geldi diye camları siliyor. Televizyon ekranı atv?nin ?Evlen benimle? programını veriyor. Komşumla o kadar yakınız yani. Bakarsanız pencereden pencereye yirmi metre falan var. Neyse ki kadın televizyon izlemiyor, içerde bile değil, camdan dışarıya sarkıyor. Ona ?Cam-baz? derim çünkü hep böyle yapar, hep böyle siler camlarını. Ayrıca yalnız değil. Sokağımda tam bir cambaz topluluğu faaliyet gösteriyor. Hepsi yerçekimi ve sinirlerimle oynuyor. Kadın düşecek diye ?Evlen benimle? programını takip edemiyorum. O kadar yani.
Yandaki binada, binanın en üst yani beşinci katinda, elli yaşlarında bir çift, otuz yaşlarındaki oğullarıyla oturuyor. Hepsi balkonda sigara içiyor ama üçü birarada değil. Balkonları oldukça küçük olduğu için, sırayla üflüyorlar. Anne, oğul, baba, oğul, anne, baba, anne, oğul… İçerken hep aşağıya bakıyorlar. Kim geçiyor, kim taşınıyor, hangi huysuz şoför kornaya basıyor, hangi kedi sırtını kamburlaştırıp diğerlerine meydan okuyor, hangi seyyar satıcı neyi ne kadara satıyor… ta ki sigara sönene kadar. (Tam bunları yazarken sokaktan ?taze simit? satan bir amca geçiyor. Fark ettiniz mi bilmiyorum, simitçilerin simitleri her zaman ?yeni geldi?, her zaman ?çıtır çıtır?, her zaman ?sıcak sıcaaak?. Böyle bir şey olabilir mi? Hiç soğumaz mı bu simitler?)
Bir de şu yaşlı ressam var, yandaki balkonsuz apartmanda yaşayan. Sehpasını tam camın önüne koymuş. Sabahtan akşama kadar yerinden ayrılmıyor. Son günlerde tepeleri karlı dağların arasında masmavi bir göl çiziyor. Gölün üzerinden bir köprü geçiyor. Yeryüzünde aynen böyle bir göl olmalı ki bizim ressam, sehpanın sol alt köşesine onun bir fotoğrafını koymuş. Belki oraya gitmiş, belki balık tutmuş, belki yüzmüş bile, ne bileyim. Ressamın yüzünü doğru dürüst göremedim şimdilik. Markette karşılaşsak muhtemelen tanımam. Ama bir gün o gölü, o köprüyü ve etraflarındaki o dağları görsem, işte o gün ?Manzaraya bak! Aynen evimdeki gibi!? diyebileceğim. Yalan mı?
Foto: Gary Denness, ?Window Wonder?, Flickr/CC
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.