Emre SEVİMBİGE
twitter.com/fable_edgar
Bu Olanlar Da Ne!
?Neden bu kadar ciddisin? Neden bu kadar ciddisin ki?? diye kendi kendine konuşuyordu salonun ortasında. Işıkları kapamış, tek başına oturuyordu kanepenin üzerinde. Saat gece 3?e doğru ilerliyordu, tik tak seslerinden daha net hissettiği kalp atışları, inanılmaz bir huzursuzluk veriyordu. Korkuyordu. Çok korkuyordu.
Hani o sevdiği kızla tanışmıştı dün. Tanışmasıyla sevmesi bir olmuştu. Sokakta arabası kaza yapınca yardım ettiği kız. Hani evine gitmişti. Birlikte birşeyler içip sohbet etmişlerdi. Tekrar görüşmeyi planlamışlardı. Aklından o anlar geçiyordu. Ancak bu güzel anı niyeyse aklına siyah beyaz düşüyordu, o birlikte oturdukları salondan da dumanlar tütüyordu. Konuştuğu, tanıştığı kızın sesi de ürkünç bir şekilde zihninde kalmıştı. Niyeyse ağır çekim gibi geliyordu her hatıra.
Bir arayıp sesini duymak istedi. Telefon numarasını çevirdi Penelope?nin salonun ortasında oturan huzursuz adam. Gece 3?te rahatsız etmek istemiyordu ama bunu yapmalıydı. ?Aradığınız numara kullanılmamaktadır. Yanlış bir numara çevirdiniz.? Sesi geldi. Neden bu kadar ciddiydi şimdi daha iyi anlıyordu. Hasta mıydı acaba? Hasta olsa daha rahat olması ve bunun farkında olmaması gerekmez miydi ama? Bir çığlık sesi duydu. Kedi geçti önünden. Kedisi yoktu ki adamın! Işığı açmaya çalıştı korku içinde. Işık yanmaya çalışıyordu. Ama o kadar yavaş aydınlanıyordu ki? Kalbi artık kaldıramayacak kadar huzursuzdu. Üzerindeki t-shirt?ü çıkardı ve fırlattı o adrenalinle. Tam pencerenin üzerine asılmıştı şans eseri. Yavaş yavaş aydınlanmaya devam ediyordu oda ama çok yavaş?
Ve uyandı! Korku ve dehşet içinde uyandı. Ter içinde kalmıştı. Nefes nefese? Saat sabah 10?du ve odasındaydı. Camı açtı, çok güzel bir hava vardı ve telefonunda Penelope?den gelen mesajları gördü. Huzuru tekrar yerine geldi. Kahvaltı etmek üzere mutfağa doğru giderken salonda bir şey dikkatini çekti. O rüyası sırasında gerilip adrenalinle çıkarıp fırlattığı t-shirt asılıydı salondaki pencereye. Ama o bir rüyaydı! Bu nasıl olabilirdi ki!
?Penelope hiçbir zaman senin olmadı Tony!? diye bir ses içini ürpertti ve evinden koşarak kaçmaya karar verdi. Kapı kilitliydi ve anahtarın nerede olduğuna dair en ufak bir fikri yoktu! ?Alt tarafı bir t-shirt, başka bir zaman atmış olamaz mıyım hem? Rüyamda da denk gelmiştir!? diye kendini rahatlatmaya çalışıyordu. O anda eline telefonu aldı ve telefonunun ekranı kendi kendine yanıp sönmeye başladı. Ama ne bir arayan, ne de yeni mesaj vardı. Telefonla Penelope?yi aramaya karar verdi. Aradı, konuştular. Ona olanlardan bahsetti biraz. Çok garip karşılamıştı o da olanları. Sesi yorgun geliyordu Pen?in. Ölü toprağı serpilmiş gibi. Garip karşılaması ve şaşırması bile o kadar stabil bir ses tonuylaydı ki, sanki önceden kayıt edilmiş bir ses gibi?
Herşey canını sıkmaya başlamıştı. O t-shirt?ü camdan alıp dolaba koymaya karar verdi. Onun orada olması canını sıkıyordu ve salona doğru yürüdü. Ancak camda bir t-shirt falan yoktu! Nasıl yani, hayal mi görmüştü? Mesleğinde saygın bir avukattı kendisi. Deli değildi! Neler oluyordu…
1.Bölümün Sonu
Resim Kaynakları:
http://www.naturalcatcareblog.com/wp-content/uploads/2011/01/goddess_cat.jpg
http://www.metrolic.com/wp-content/uploads/2011/04/2-300×220.jpg
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.