Öğreten Adam Olarak Alışveriş Merkezi
Yılın ilk gününü bir alışveriş merkezinde geçirdik ailecek. Yazılarımda şirket, yer vesaire isimleri yazmak gibi bir alışkanlığım olmadığı için gittiğimiz alışveriş merkezinin ismini de yazmayacağım. Ama siz hemen anlayacaksınız. Restoranında yemek yedikten sonra tepsinizi bulaşıklığa bırakmak zorunda olduğunuz tek AVM?ye (alışveriş merkezi) gittik.
Neden bu tepsi meselesine takıldım. Bir defa, sahiplendiğimiz kara parçası dahilinde bu tepsi taşıma işini müşteriye yaptırmaya cüret edebilen tek AVM kendileri. Bizim insanımızın zevk için yaptığı eylemlerde toplum yararını hiçe saymak gibi bir özelliği vardır. Kırar, yıkar, döker… Parasıyla değil mi kardeşim der sonra. Hem iş gücü de ucuz. Arkamızdan temizler, onarırlar nasıl olsa… Hal böyle iken tepsimizi bize taşıtan AVM?ye saygı duymamak zor.
İkincisi ise bu AVM?nin bize tepsiyi neden taşıttığı ile ilgili bir açıklama yazmak zahmetine katlanmış olması. Size tepsinizi taşıtıyoruz bu sayede masraflarımız az oluyor, mallarımızı ucuza satıyoruz anlamında portakal renkli küçük, ?tatlı? ve ?sıcak? bir metin bulaşıklıkların girişinde bize merhaba derken bir AVM?nin didaktik misyonu üzerine de düşüncelere garkolmamıza sebep oluyor. (Belki bu cümleyi birinci tekil kişi yani kendim için kurmam daha doğru) Metnin arkasındaki lütfeder, bahşeder söylem, hafif tehditvari uslup dikkatli gözlerden kaçmıyordur herhalde diye umut ediyorum. Bir de merak ettiğim, bu AVM?nin başka ülkelerdeki mağazalarında da aynı uyarı var mıdır?
Devletin, belediyenin, dini kurumların toplumu terbiye etmeye yönelik tepeden inme yöntemlerine alışığız. İlk kez böyle bir çabayı bir AVM?de görmek ise şaşırtıcı. Kardeşim, bu insanlar, yemeklerini yedikten sonra tepsilerini bulaşıklığa bırakmak için bir uyarıya ve uyarının neden yapıldığının açıklandığı bir tabelaya neden gerek duysunlar. Üniversite, lise okuyanları zaten okul yemekhanelerinde o tepsileri bolca taşıdılar bulaşıklığa. Çalışanların bir kısmı da hala işyeri yemekhanelerinde tepsilerini tıpış tıpış taşıyorlar yedikten sonra.
Aynı insanlar dışarıda yemek yedikleri zaman tepsilerini taşımak istemiyorlar. Onlara her yer lüks bir restoran. Gittikleri her yerde hizmet almak en doğal hakları. Yoksa başka AVM?lerin yemek katlarında da yıllardır ?lütfen tepsinizi buraya bırakınız? yazılı bulaşıklıklar boş yere insanların tepsilerini kendilerine boşaltmasını bekliyorlar.
Bu yemek alanları ortak alanlar. Bu yerlerin temizliğinden orayı kullananlar olarak hepimiz sorumluyuz. Bu sorumluluğumuzu da bir uyarıya gerek olmadan sadece bir AVM?de değil ortak kullanılan her alanda yerine getirmeliyiz. Bu kültürün bunca senedir ortak alanların kullanımı ile ilgili bir adap geliştirememiş olması, bu adabın da bir AVM tarafından yerleştirilmeye çalışılması çok yazıktır, çok da ayıptır.
Üçüncüsü, bu konuyla ilgili yaptığım küçük internet araştırmasında, internette sosyal medyacılık oynamaya pek hevesli ülkedaşlarımın bu konuda tek kelime etmemiş olduğunu farkettim. Kimsenin mi gözüne çarpmıyor bu konu. Söz konusu AVM ile ilgili üç, dört sayfa konu başlığının olduğu sosyal sözlüklerde bile tek kelime yok.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.