Blackbud son zamanlarda dinlediğim en güzel indie gruplarından bir tanesi. Grup İngiliz olmakla beraber, 3 kişiden oluşmaktadır. Müziklerini dinlediğiniz zaman, ?ben bu melodileri bir yerde duymuştum ? ya da ?bu kimin şarkısıydı, dur sen söyleme ben diyeceğim? derken bulabiliyorsunuz kendinizi. En azından benim için durum bundan ibaret. Grubun en büyük özelliği de bu; saygı duyduğum müzisyenlerin/grupların bol bol etkisinde kalmaları. Ancak bu durum kötü bir hadise değil kesinlikle. Blackbud bunu size öyle bir harmanla size sunuyor ki; grubu eleştirmekten çok, size kalan yaptıkları güzel notalara kendinizi bırakmak. En azından öyle hissettim.
Her neyse, Blackbud?ta bulunan etkilişimlere bakacak olursak, öncelikle ciddi bir Radiohead etkisi var diyebiliriz. Bu etkiler daha çok Ok Computer dönemlerine denk gelmekte. Özellikle gitar soundu, Ok Computer albümünden fırlamış gibi duruyor.Solistin sesi de bazı şarkılarda ciddi bir şekilde Thom Yorke?u andırmakla beraber, bazı şarkılarda Jeff Buckley olarak karşımıza çıkabiliyor.
Yukarıda birazcık neleri andırdıklarından dem vurduk. Ancak Blackbud neleri andırdıklarından çok fazlasına sahip olan bir grup. İlk başta Blackbud?a safkan bir Indie grubu demememiz gerek çünkü gerek soundları olsun gerekse biçimsel yapıları olsun yeterince progresif ve hırçın. Hatta bazen ?Alternatif Rock mı yapıyolar?? derken buldum kendimi. Gitarın sesini yüksek tutmaktan asla çekinmiyolar. Şarkılar içerisinde geçişler yeterince radikal ve progresif.
Alternatif bir indie grubu arayanların balıklama dalması gereken bir grup Blackbud. Kaçırılmaz.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.