Reuters ve BBC haber başlıklarında neden terörist kelimesini kullanmıyor?
Toplumların hayatında bazı günleri vardır, bu günlerde analitik düşünce yerini şiddetli duygulara bırakır. İşte 19 Ekim Türkiye için böyle bir gündü. O gün PKK, Hakkari Çukurcuma?da 8 ayrı hedefe yaptığı saldırıyla 24 askeri öldürdü ve 18 askeri yaraladı. Bu feci olay toplum içerisinde derin bir infial uyandırdı.
Tüm gazeteler, televizyonlar, radyolar ve internet haber siteleri bu feci saldırı hakkındaki gelişmeleri bildirmeye başladı. Televizyonların haber bültenleri ?Son Dakika? uyarısıyla kaplandı, TRT ekranlarından ölüm haberlerini veren bir spiker gözyaşlarına boğuldu. Türkiye?nin popüler radyolarından Best FM bu saldırıyı protesto etmek için yayınını bir günlüğüne durdurdu. Bu protesto şekli Türkiye?deki bir yayıncı kuruluşlar adına bir ilkti. Akşam haberlerinden sonra televizyonlara çıkan çeşitli ?terör uzmanları? konu hakkında akıllarına ne gelirse konuştular.
Saldırı sosyal medyanın da en çok konuşulan konusuydu. Facebook?ta saldırıyı protesto etmek için irili ufaklı bir çok sayfa açıldı. Twitter kullanıcıları bu saldırıları konuştular, tartıştılar ve tepkilerini ortaya koydular. ?19 Ekim? ise Twitter?da en çok konuşulan kelimelerden birisi oldu. Bu satırların yazarı olan ben de twitter hesabımdan bir kaç yorum paylaştım.
Ertesi gün, 20 Ekim tarihinde çıkan gazetelerin manşetlerini kaplayan tek konu bu acı ölüm haberleriydi. Takvim ve Posta gazetelerinin manşetleri birbirine tıpatıp benzerken, Cumhuriyet?in logosu simsiyahtı. BirGün?ün ilk sayfasında sadece siyah fon üzerine en büyük puntolarla ?Tek Yol Barış? yazarken, Milli Gazete beyaz fonun üzerine yerleştirilmiş bir kaç fotoğraf ve ufak bir başyazıyla ilk sayfasını süsledi. Sözcü her zamanki sert manşetlerinden birisiyle çıktı.Radikal ise (biraz da gazetenin boyutu nedeniyle) tek bir fotoğrafı sürmanşet yaptı. 20 Ekim sabahı gazetelerinin görsel anlamda en sadesi ise Zaman Gazetesi?ydi. Zaman?ın manşetindeki puntoların büyüklüğü tasarım kurallarına sadık kalınarak gazetenin logosundan daha küçük tutulmuştu ve haberle ilgili sadece bir fotoğraf kullanılmıştı.
Böylesine büyük bir olaya dünya medyası da kayıtsız kalmadı elbet. Reuters,AFP, CNN, BBC gibi uluslararası haber kuruluşları gelişmeleri anında tüm dünyaya duyurdular. Bu medya kuruluşlarının yaptıkları haberlerinde kullandıkları ?Kurdish Rebels? (Kürt İsyancılar) ibaresi ise büyük tepki çekti. Olayı duyunca ben de Twitter hesabımdan (@denizergurel) kendimce bir tepki gösterdim. Ama Sabah Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Barış Soydan?ın Medya Etiği Platformu e-mail grubuna attığı bir mesaj konuya bakışımı etkiledi. Barış gruba attığı mesajında şu hatırlatmayı yapıyordu; ?Reuters?e kızanların bilmediği, BBC, Reuters gibi uluslar arası yayın kuruluşlarının bir çoğunun yayın ilkeleri gereği ?terörist? ifadesini kullanamadığı. Bu da bir medya etiği meselesi ya da tartışması?
Evet Reuters, BBC gibi uluslar arası yayın yapan bu kuruluşlar sahip oldukları mesleki etik kurallar gereği haberlerinde doğrudan ?terorist? ifadesini kullanmıyorlar. ?Terörist? ifadesine sadece haber içerisinde verilen demeçlerde yer veriyorlar. Bu medya kuruluşları, ?uluslar arası yayın yapan bir kuruluşun dili uluslar arası olmalıdır? düşüncesinden hareketle, haberlerinde kullandıkları kelimelere dikkat ediyorlar.
Reuters editörü Sean Maguire 13 Haziran 2007 tarihinde yapmış olduğu açıklamada terörist veya terörizm gibi kelimeleri doğrudan kullanmadıklarını çünkü bu tanımların ?duygusal? (emotive) olduğunu belirtiyor. Maguire, Reuters haberlerinde genel bir kural olarak doğrudan terörist demek yerine yerine ?bombacı?, ?saldırgan?, ?korsan? vb. daha belirgin kelimelerin kullanıldığını söylüyor. Terörist ve terörizm gibi kelimeler ancak belirli bir kişiden doğrudan görüş alındığında kullanılıyor. Reuters?ın bu politikası El-Kaide, Hizbullah, Hamas gibi gruplar için de geçerli.
Reuters bu politikası nedeniyle zaman zaman ağır eleştirilere de maruz kalıyor. Örneğin 11 Eylül 2001 New York İkiz Kulelerine yapılan saldırı sonrasında terörist kelimesini kullanmaması ve bunun sebebi olarak da ?birisinin teröristi, diğerinin özgürlük savaşçısı olabilir? ifadesi Amerikan kamuoyundan yoğun eleştiriler aldı. Reuters bu eleştiriler nedeniyle bir açıklama yaparak neden terörist kelimesini kullanmadığını dünya kamuoyuna duyurmak zorunda kaldı. Reuters?ın bu saldırıda 6 çalışanını kaybettiğini ama buna rağmen bu saldırıyı teröristler yaptı demediğini de hatırlatmakta fayda var.
Aynı şekilde BBC de haberlerinde terörist kelimesinin mümkün mertebe kullanılmamasına büyük özen gösteriyor. BBC yayın ilkelerinde terörizm ve terörist kelimelerinin nasıl ve hangi şartlarda kullanılması gerektiği yönünde oldukça detaylı bir açıklama var. Bu konu ile ilgili olarak BBC ayrıca 2005 yılında bir açıklama yayınladı, yayınlanan açıklamada terörist kelimesini kullanmanın BBC?nin tarafsızlığına gölge düşürebileceği iddia ediliyor
Elbette batı medyasında da herşey güllük gülistanlık değil, orada da çok yanlı ve fütürsuz yayınlar yapılıyor. Örneğin Irak işgali zamanında Batı medyasının nasıl taraflı bir yayın politikası yürüttüğü ve yaptığı yalan haberlerle nasıl bu işgale yardımcı olduğu o dönemin en üst düzey yöneticileri tarafından itiraf edildi. Temmuz 2011?de Norveç?te gerçekleşen katliamı ?Norveç?in 9/11?i başlıklarıyla verip El-Kaide?yi suçlayan başlıkları da halen hafızalarımızda. Libya?nın eski lideri Kaddafi?nin linç edilme görüntülerinin batı medyasında manşetlerden verilmesi de karşımıza çok ciddi sorular çıkarıyor.
Fakat yine de bu kötü örneklere bakıp bakışımızı bulandırmamalıyız diye düşünüyorum. BBC ve Reuters gibi kuruluşların sahip olduğu etik prensipleri yakından tanımak oldukça önemlidir.
Elbette bir gazetenin dili ile bir haber ajansının dili aynı değildir ve elbette bir ülkede farklı yayın yapan ?marjinal? medya kuruluşları her zaman olacaktır. Bu yayınlarda duygusal bir dil kullanılması bir ölçüye kadar normal karşılanabilir. Herkesin aynı dili kullanması beklenemez. Bunun yanında kendi kültürümüz, alışkanlıklarımız ve şartlarımıza dayalı olarak olayları farklı şekillerde ifade etme biçimimiz olabilir.
Ama eğer Türkiye, bölge ve dünya siyasetinde daha etkin olma iddiasındaysa ana akım medyanın da kullandığı dili gözden geçirmesi gerekmektedir. BBC ve Reuters gibi kuruluşların çalışma yöntemlerini detaylıca inceleyip, anlayıp, kendimize dersler çıkarmalıyız diye düşünüyorum. Bu dersler sayesinde çok farklı perspektifler yakalayabiliriz.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.