Seven Lights’dan aydınlatma denemelerine devam: “Bağımlı – Bağımsız”

Bağımlı – Bağımsız

 

Bağımlı olmak kötü değildir. En azından bence. İyiden kötüye geniş bir yelpazede bağımlı olduğum bir sürü şey var. Oğlum Ali en iyi bağımlılığım, sigara en kötüsü. Haftada 4 gün sabaha karşı 4’te uyanıp NBA maçlarını seyretmek, House m.d., nesquikli süt, play station, sushi bağımlılıklarımdan sadece bazıları.. Bağımlılıklarımı severim, onlara sağdığımdır ve değişimleri hoşuma gitmez.
Bağımsızlık ise hayat boyu çok deneyimleyebildiğim bi konu olamadı. 20 küsur sene okula gittim, 15 sene memuriyet hayatım oldu. Tam kendimi hayatın kollarına bırakacaktım ki evlendim. Motorla Anadolu’yu keşfetmek için yola çıktığım ilk gün bir araba üzerimden geçti, 1 ay hastanede yattım, bir sürü örnek. Bu sebepten bağımsızlıklarını kazanmak isteyen kişilere, kurumlara, halklara sempatiyle bakarım ama neyin peşinde olduklarını, ne istediklerini pek anlamam.

 

Konuyu biraz abartmışlar mı ne?

Söz konusu aydınlatma tasarımı olduğunda ise durum çok farklı. Bağımlı ya da bağımsız olmanın anlamı, gerekliliklerini, sorumluluklarnıı bildiğim, seçim yaptığım konular. Kabaca “Bağımsız Aydınlatma Tasarımcısı” sadece tasarım yaparak, proje çizerek para kazanır, armatür satmaz, armatür satandan komisyon almaz vs. Bağımlı olmakla “suçlanan” aydınlatma tasarımcılarının ise bu tip günahları işlediği rivayet olunur. Bana göre bağımsız olup olmamak bir seçimdir ve diğer seçim-ler-den daha değerli ya da değersiz addedilmemelidir. Bağımsız olmadığı halde çok şahane aydınlatma tasarımları üretmiş bir çok arkadaşım olduğu gibi sabahtan akşama kadar sokakta “ben bağımsızım” diye dolaşıp pek bişi üretmeyen arkadaşlarım da var. Tabii bunun tam tersi de geçerli. Yani yeteneğin kazanılan paradan “bağımsız” olduğunu düşünürüm. Kanımca  aydınlatma tasarımcısının bağımsız olup olmadığıyla ilgili tek kriter kişinin beyanı olmalıdır.

Aksi takdirde konuyla ilgili kabul edilen/dayatılan etik kuralların gerçekçi olmadığı kanaatindeyim.
Ben bağımsız olmayı seçtim. Hangi üreticinin hangi ürününü kullanacağım konusunda özgür olmak isterim. Birbirine kalite,fiyat, görünüm anlamında  çok yakın olan ürünlerden yalnızca biri o projeye girebilecekse buna kendim karar vermek isterim. Aydınlatma üreticisi firmaların proje departmanlarında çalışan çok değerli arkadaşlarımdan ayrıldığım konulardan başlıcası budur. Onlar firmalarının haklı kaygılarını gözetmek durumunda olduklarından farklı alternatifler arasından karlılığı fazla olan, stok durumu müsait olan ya da üretimi/tedariği daha hızlı olan ürünü kullanma yoluna giderler. Bu seçimler de her zaman en doğru çözüme işaret etmez. Buna ilave olarak şunu da unutmamak gerekir ki üretici firmalar aydınlatma armatürlerinin tüm çeşitlerinde üretim yapmazlar. Dış aydınlatma,sanayi aydınlatması,dekoratif aydınlatma, mağazacılıkta kullanılan armatür tipleri vs. farklı üretim teknikleri ve karakterleri olan üretimlerdir. Dolayısıyla satın alıcının, örneğin bir alışveriş merkezinin ihtiyacı olan tüm armatür tiplerini tek bir üreticiden alması pek gerçekçi değildir (üretici bazı kalemleri diğer üreticilerden tedarik etmiyorsa). Bu durumun doğurduğu ihtiyaç (farklı üretici / tedarikçilerin farklı ürünleri arasında hangi ürünün teknik anlamda doğru olduğu seçimi) marka bağımsız aydınlatma tasarımcısına yönelinmesindeki başlıca etmenlerdendir.
İster bağımlı olsun ister (tercihen) bağımsız, mimari projelerde aydınlatma tasarımcısına gün geçtikçe artan ilginin, Türkiye’nin profesyonelleşen çalışma hayatıyla paralellik teşkil ettiğini düşünüyorum. Çok az sayıda olan biz aydınlatma tasarımcılarına düşen ise her projemizi bir öncekine oranla daha ilgi çekici kılabilmek.


Discover more from Erkan's Field Diary

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.