Deveye diken müride cezbeden
Geçtiğimiz hafta akıl sınırlarını zorlayan bir haber çıktı karşımıza. Sözde tarikat şeyhi, kendi deyimiyle zikr sonrasında ?cezbelenen? müritleriyle, ?sır odası? ismini verdiği bir mekanda cinsel ilişkiye giriyordu. Hatta şeyhin müritleri, şeyhin hizmetlerinden yararlanmayı kendileriyle sınırlamıyor, eş dostlarını da dergaha sözde zikre götürüyordu.
Haberi bir arkadaşım cep telefonunda gösterdi ilk. Küçük ekrandan haber sitesinin web adresini göremediğimden Zaytung da abartmış düzmece haber işini dedim. Arkadaşım, ne Zaytung?u gerçek haber bu deyince olayın vehameti kafama dank etti.
Aile, ev, ocak sahibi, yaşça olgun olması umulan insanlar inanç, din adına, biraz da cennete kısa yoldan gitme hayaliyle akılları başlarından gittiğinden olacak, böyle akıl almaz bir rezaletin içinde olabiliyordu. Bu olayla karşılaştırıldığında, cennetten yer satan Ortaçağ papazlarını aziz olarak ilan etmemiz gerekir. Önerim , bu papazların ahlaksız, papazların mensubu olduğu dinin de yozlaşmış olduğunu iddia eden satırların bir an önce ders kitaplarından çıkartılması olacak. Yerine sahiplendiğimiz toprakların modern zamanlarında din adına gerçekleştirilen sapıklıkları koyabilirler. İnternette küçük bir arama sapıklığın sadece bu tarikatla sınırlı olmadığını görmeye yetiyor.[1] Rezillik ayyuka çıktıysa iğneyi kendimize çuvaldızı başkalarına batırma zamanı gelmiş demektir.
İşin bir diğer boyutu da bu aklı evvellerin bir sosyal paylaşım sitesinde toplaşıp haberleşiyor olmaları. Yani bilgisayarı açacak, internete bağlanacak, bir sosyal paylaşım sitesinde bin beşyüz kişilik bir topluluk kurabilecek kadar akılları başlarındaymış.
İnsanların karşı tarafa zarar vermedikleri sürece istediği hayatı yaşayabildiği, bu yüzden de sahiplendiğimiz topraklarda yaşayanların büyük çoğunluğu tarafından tiksinilen batı kültüründe de buna benzer seks seansları düzenleniyor. Sosyal paylaşım siteleri de bu tür seansları organize etmek için kullanılıyor. İnsanlar kandırılarak, ya da zorla bu seanslara katılmaya mecbur bırakılmadığı sürece kimse de ceza almıyor sanırım bu seanslarda yaptıkları yüzünden. Ama bizdeki olayda durum farklı. Batıda niyet açıkça belli iken, burada gerçek niyet toplumun büyük kesiminin kutsal kabul ettiği değerlerin arkasına gizleniyor. ?Seni bir adama götüreceğim çok güzel becerecek? önerisiyle karşısındaki arkadaşını küçük küçük parçalara bölmesi muhtemel bir kişi, işin içinde din, cennet, tarikat olduğu zaman kolayca kandırılabiliyor. Bu kandırma da internetteki sosyal paylaşım siteleri üzerinden yapılabiliyor.
Aslında bu olay toplumun ahlak zabıtalığına soyunup internet üzerine türlü türlü sınırlamalar getirmeye çalışan yöneticilerimizi de çaresizliğe ve umutsuzluğa gark etmiş olmalı. Toplumu ahlaksız neşriyattan korumak için yırtına dursunlar, hiç beklemedikleri yerden, tam arkadan hançerleniverdiler bu olayla. Öyle ya, kutsal değerler insanların kandırılıp ahlaksız sayılan uğraşlara bulaşmaları için alet olarak kullanılıyor, internet de bu insanların organize olabildiği bir paylaşma platformu oluyordu. Bu olaydan sonra umalım ki onu bunu yasaklamanın değil, insanları istedikleri hayatı seçebilecek aklı başında bir birey olarak yetiştirip kandırılmalarını zorlaştırmanın daha doğru bir yöntem olacağını anlamış olsunlar.
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.