Türkiye?de sayıları 10?u geçen kahve zincirlerinde en çok tüketilen çeşit latte olsa da özellikle yabancı zincirlerin menülerine eklemekten sakınmadıkları Türk kahvesi müdavimleri ise hiç de küçümsenmeyecek bir büyüklüğe sahip.
Türkiye?de kişi başına 155 gram kahve düşüyor. Pazarın yüzde 66?sını suda çözünebilen ?birada?lar oluştururken onu yüzde 23 ile Türk kahvesi izliyor. Peki aradaki bu fark neden kaynaklanıyor ? Kahve zamane gençlerine mi ayak uyduramıyor. Yapılan araştırmalara göre gençler Türk kahvesini ?ama? tipi seviyor. Nasıl mı? Türk kahvesini seviyorum ama; diye başlayan cevaplar şöyle: -Yurtta ocak yok, cezve yok -Zahmetli, köpüğünü beceremiyorum -İşe başladım sadece müdürlere ikram ediliyor (hangi şirketler bunlar şahsen merak ettim) İşte liste böyle uzuyor gidiyor?
Daha çok Ülker ile zihinlere yer eden Yıldız Holding markalarından Cafe Crown, Türk kahvesini gençleştirdi. 8 gramlık 40 kuruştan satılan birarada görünümlü paketi açıp fincana boşaltın, yarısına kadar su ile doldurup bekleyin. Dikkat kahve köpüğü taşmasın!!! 30 saniye sonra kahveyi karıştırıp üzerine bir miktar daha su ekleyin? Cezvesiz, ocaksız, telveli, köpüklü bir kahve hazır! Sade ve az şekerlisi mevcut olan bu ürün raflarda tek değil. İzmirli Osmanbey?in kahvesi de benzer bir yöntemle hazırlanıyor. Sade, az şekerli ve şekerli olarak piyasaya sunulun tek içimlik 24?lük paket 16 TL. Dileyen daha doğrusu içine sinmeyen cevzede soğuk su ile de yapabiliyor.
Tadı güzel ruhu eksik
Açıkçası her iki markanın da tadını ve sunumunu beğendim. Ancak el lezzeti, emeği ve seromonisi eksik olsa da bence patlama yaratacak. Başarılı bir çalışma. Çünkü fal bakan mekanlara bakılacak olursak kahve seviliyor, eh şimdi ocağım yok, cezvem yok bahanesi de olmadığına göre gençler 40 kuruştan 40 yıllık kahve hatrını kolayca bırakabilecekler? Benim gibi filtre kahveyi kitaba ve sohbete yol arkadaşlığı yapıp geleneksel Türk kahvesini keyif için içenler ?Aman öyle şey mi olur, tutar mı ağır ateşin yerini? diyebilir. Banaanneler ?Haydi kalk tembellik etme edebiyle kahve pişir? diyebilir? Bence de ağır ateşte hatta kor üzerinde pişen bir kahvenin tadı hiçbirine değişilmez. Şöyle ulu bir çınaraltı ya da deniz kenarındaysanız deymeyin keyfe! Ülkercilerin de Osman Bey Kahve?nin de böyle bir iddası yok. Yani mevcutun yerini almak değil, pastayı büyütmek dertleri? Onlar açığı yakalamış, potansiyeli görmüş ortaya pratik bir ürün çıkmış.. Gençler bir yana tiryakiler yurt dışı gezilerinde bavullarına birkaç paket atabilir ya da piknikler daha lezzetli sonlanabilir diye düşünüyorum. Üniversite gençliği ile patlama yapması amaçlanan kahve sanıyorun orta yaşı da etkisi altına alacak. Ben diğer markaların da Türk kahvesinin kokusuna dayanamayacaklarını ve benzer tatları pazara sunacaklarını düşünüyorum.. Sıkı rekabet için hep bir adım gerekmez mi, fındıklıyı ilk çıkaran marka belki pazarda lider ama fındık aromasız marka yok gibi? Biri ilk ben yaptım der diğeri en iyisi benimki, sonuçta rekabet tüketiciye yarar?
Kahve tamam da fal nerde?
Benim merak ettiğim nokta ise şu; Son derece kritik bir an sayılan ?kız isteme? merasimlerinde bu hazır Türk kahveler nasıl bir reaksiyon verecek? Tamam gelen davetliler telveli köpüklü kahve içecek ama çeşitli bölgelerin geleneklerinde yer alan ?damada bol tuzlu? kahve içirme noktasında ki bu kahveyi içen damat gelini tüm kusurlarıyla kabul ediyorum demiş oluyor. Bizim genç kahveler ne yapacak. Yani içine tuz atınca köpüğü kaçar mı, taşar mı, yüzümüzü kara çıkarır mı? Şaka bir yana damat adaylarına saksıya yakın bir yere oturmalarını tavsiye ederken üreticilerin yapacağı şahane kampanyaları da beklemekteyim. Öyle kahvenin yanına bardak verin, lokum, çikolata hediye edin demiyorum? Paketin üzerine kahvenizi kapatmayı unutmayın yazmak kolay, haydi 10 kahve alana fal bakan bir robot hediye edin de kahve keyfimiz bol olsun, falımız fallanmasın!?
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.