Transfer Dönemi Üzerine
Futbolda en çirkin döneme girilmiş bulunmakta. Gazetelerin spor sayfalarının yaratıcılıkta ve saçmalamakta sınır tanımadığı transfer mevsimindeyiz malum. Sezon biter bitmez sonuçlanan Selçuk İnan, Emenike, Serdar Kesimal, Elmander transferleri çok renkli bir dönem yaşayacağımızın habercisi gibiydi. Ancak Haziran ayının ortasından sonra yine o bildiğimiz ?sallama? odaklı süreç yine başladı ve kabusumuz haline geldi.
Bu sürecin belki de en ilginç olayı Galatasaray başkanı Ünal Aysal?ın Atletico Madrid çıkarmasıydı. 3 yıldızla dönülmüştü bütün gazete ve televizyonlara göre ama taraftar temkinliydi. Zira yıllarca uçakta kalan Pires, Nuno Gomes ve Rui Costa?lı, hafızalarda taze taze duran bir ütopya takımı vardı. Açıkçası bu transfer döneminde daha farklı bir Galatasaray profili bekliyordum, zira Ünal Aysal kulüp yönetim biçimi olarak profesyonel bir tutum içerisinde olacaklarından sıklıkla bahsediyordu. Ancak transfer konusunda muhtemelen ?futboldan anlamamasının? azizliğine uğradı ve ?prensip anlaşmalarını? farklı yorumlayarak yurda ?sevinçli haberler? eşliğinde döndü. Medyada yaratılan algının yanı sıra, GS yönetimi çok titiz bir çalışma içinde de olabilir. Konuşulan isimler bugün teklif götürülüp, ertesi gün imza attırılacak cinsten isimler olmadığından, sürecin uzaması doğal karşılanmalıdır.
Transfer döneminin en mantıklı hareket eden takımı Fenerbahçe. Alınan oyuncuların kalitesi tartışmaya açıktır ama ?ihtiyaca göre yapılan transfer? kavramını Aziz Yıldırım (ve yönetimi) başarılı bir şekilde uygulamaktadır. Yoksa ?Sezer = Kemal Aslan, Orhan Şam=Bekir İrtegün ve Emenike=Preko? gibi denklemler de kurulabilir. Ama transferlerin arkasındaki temel mantık takdire şayan.
Beşiktaş yine tam bir kapalı kutu. Elinde gerçekten kuvvetli bir kadro var siyah-beyazlıların. Mevcut kadrodaki kaliteli Türk oyuncu eksikliğini de gurbetçi futbolcularla gidermeye çalıştılar. Gençlerbirliği?nden alınan Mustafa Pektemek ligimizin gelecek vaadeden golcülerinden biri ve rotasyonda önemli bir isim olacaktır kuşkusuz. Beşiktaş adına en büyük tereddütüm şudur: Tayfur Havutçu kısa dönemde bir başarı yakaladı ama tüm sezonda bu kadar yıldızı ve yeni oyuncuyu nasıl aynı potada eritebilir? Bu sorunun cevabı sezon içinde olumlu bir şekilde gelirse, keyif veren bir Beşiktaş takımı izleyeceğiz demektir.
Trabzonspor en kaliteli oyuncusunu kaybetmesine rağmen Zokora gibi sağlam bir önlibero transfer etti. Polonya?dan alınan Mierzejewski (adını okuyacak spikerlere sabır dilerim) Selçuk?tan boşalan oyun kurucu görevini üstlenecek gibi gözüküyor. Halil Altıntop ise hiçbir zaman parlatamadığı yıldızını Trabzonspor?da parlatabilirse hücumda Umut?un yokluğunu aramaz. Yine de çok fazla dengesiz futbolcunun yer aldığı Trabzonspor?un son iki sezonda Sivas ve Bursa?nın yaşadıklarını da yaşayabilir.
Eminim ki tüm futbolseverler bu dönemden nefret ediyor. Bir an önce kadroların hazır olup, sezonun açılışını bekliyorlar. Ne yazık ki elden bir şey gelmiyor. Yalan haberleri magazin niyetine okuyup, kafalarda kadrolar kurup bugünleri atlatacağız hep beraber. Bu arada bir Haim Fresco vardı, ne oldu?
Discover more from Erkan's Field Diary
Subscribe to get the latest posts sent to your email.