Cengiz Aktar: Bir Akdeniz turu

http://mexico.cnn.com/media/2011/05/17/afp-indignados-espana-protestas-1.jpg

Bir Akdeniz turu

Dün İspanya?da il meclisleri ve bölge hükümetleri seçimleri vardı. Makaleyi gazeteye yollamadan sonucu bilmek mümkün olmadıysa da hükümetteki Sosyalistlerin hezimete uğrayacaklarını tahmin etmek zor değil. Ancak bu illâki muhalefetteki sağ Halkın Partisi?nin zaferi anlamına gelmiyor. İspanya artık bütün güney kuşağındaki Avrupa ülkeleri gibi yönetilemez bir ülke. Mariano Rajoy gelecek yıl Mart ayındaki genel seçimleri kazansa da işi çok zor. Zira artık tıpkı Yunanistan?da olduğu gibi İspanya?da da partiler ötesi bir muhalefet var. Çoğu işsiz ve istikbalsiz gençlerden oluşan bu protesto ?sosyalistlere de muhalefete de oy atılmasın? çağrısı yapıyor. Kendilerine ?indignados? ?haksızlığa karşı öfkeliler? diyen bu grubun hedefi, hareketi Avrupa çapına yaymak. Bu çok da zor olmasa gerek.

Zira küresel kriz sonrası Avrupa?nın avro ülkelerinde ortaya çıkan malî krizler artık iplerinden boşanmış durumda. AB ile İMF?nin güdümündeki yardım paketleri dikiş tutmuyor. Yunanistan orta vadeli programına bir türlü son halini veremiyor. Başta Almanya, parayı verenler kurtarma operasyonunun illâki millî mutabakat ile desteklenmesini şart koşarken verdikleri mesaj açık: Reformlar şu veya bu partinin altından kalkabileceği bir iş değil; birinin beceremediği zaman diğerinin nemalanacağı klasik bir siyasî ortamda değilsiniz, olağanüstü bir durumdasınız artık. Bu tespitler İspanya için de geçerli.

Bu ülkelerde siyaset kurumu bir anlamda malî manda altına girmiş durumda, karşılarında ise gayrimemnun ve öfkeli halklar var. Potansiyel çatışma hali ve toplumsal öfke, çöken ekonomilerinin nasıl düzlüğe çıkacağı konusunda iyimser olmaya teşvik etmiyor. Çare sadece avrodan çıkmakta da değil. Daha geniş açıdan bakıldığında ufukta siyasetüstü otoriter yönetimler, toplumiçi husumetler, korku ve içe kapanma görünüyor. Portekiz ve İtalya bu gidişattan azade değil, keza cumhurbaşkanı arayışındaki Fransa? Akdenizli Avrupa?nın ve esasen kıtanın gelişmiş bütün ülkelerinin geçmiş refah seviyelerinden taviz vermeden, daha mütevazı ekonomilere razı olmadan bu fırtınayı atlatmaları kolay gözükmüyor.

Karşı kıyı

Karşı kıyıda sorunların nedenleri elbette çok farklı ama kuzeydeki korkunun karşı kıyısında cesaret var. Arap toplumları artık kendi geleceklerinin sorumluluğunu yüklendiler, aktörleştiler. Yarım asır önce bağımsızlıklarını kazandıkları dönemden sonra ilk kez böyle bir gelişmeye şahit oluyoruz. Eskiden, boğuştukları sorunların sorumluluğunu daima dış mihraklara ihale ederken artık sorunu kendilerinde arıyor ve buluyorlar. Ayaklanmalar da o ölçüde yerel, millî, muhtar ve özgüvenli. El-Kaide?yi alternatif olmaktan çıkaran yeni ve farklı politikalar söz konusu artık. Dış mihraklar ise orada duruyorlar ve onlar da bu yeni durumlara ayak uydurmak zorundalar.

Onlar kabaca Avrupa ve ABD?de cisimleşen Batı ile İsrail. Yarım asırdır Arap diktatörlere ve ceberut rejimlere bir yanda komünizm ve İslâm?la mücadele adına, diğer yanda ekonomik rant ve sözümona istikrar uğruna destek verenler. Aralarından ilk dişe dokunur yeni söz büyük ağabey ABD?den çıktı. Kendi derdine düşmüş Avrupa?nın Dış Politika Yüksek Temsilcisi Ashton duyulmayan bir şeyler mırıldandı, diğer Avrupalı politikacılardan kapsamlı bir söz işitmedik. Aksine ?İslâm güçlenecek? diyen ürpertici masallar yaygın. En vahimi bu gelişmelerden kanaatimce olumlu etkilenecek olan İsrail?in verdiği tarih-dışı tepkiydi. Başından beri Arap dünyasındaki gelişmelere tamamen savaş gözlükleriyle bakan İsrail Obama?nın ?kalıcı barış için 1967 sınırlarına dönüş? formülünü ilk kez kamuoyu önünde paylaşmasına pek öfkelenmiş.

Obama ABD?nin bölgede yeni bir siyaset inşasında. İsrail?i kızdıran mesajı gibi Suriye?ye hükmeden hizbe verdiği sert mesaj bu siyasetin temel öğelerinden biri. Beşşar Esad?a ?ya Suriye?nin demokrasiye geçişini hazırla ya demokrasiye giden yoldan çekil? mesajı, Suriye?nin herkesleri telaşlandıran geleceği konusunda beklenenden güçlü bir ikaz. ABD, Suriye gibi iflâh olmaz rejimlerin reforme edilemeyeceğini artık söylüyor. Eğer bir kaza olmazsa 2012?de yeniden seçilecek olan Obama?nın demokrasi ağırlıklı bir dil ve davranış içinde olacağını beklemek mâkul. Türkiye?nin bölgesel politikalarının bu değişiklikten etkileneceğini de?


Discover more from Erkan's Field Diary

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.